İnsanlar çeşitli sebeplerden dolayı yaşadıkları yeri terk ederek, kendilerine yeni yaşam alanları bulup buralara yerleşmektedirler. Bu yer değiştirme olgusuna göç denilmektedir.
Ülkemizde 1950 den sonra çok partili hayata geçiş, sanayileşme, batıya açılım, ulaşım ve iletişim araçlarının artması ve kentleşme gibi faktörlerin etkisiyle kırsaldan kente göç başladı. Kırsalda ki nüfus fazlalığı ve yoksulluk bu süreci hızlandırdı.
Türkiye’deki kırsal göç hareketi bu dönemlerde bir sorun olarak algılanmamış hatta desteklenmiştir. Ancak daha sonraları, özellikle kentsel bölgelerde yaşanan ekonomik ve sosyal problemler, kırsalda boş kalan arazilerin fazlalaşması, köyden kente göçün bir sorun olarak değerlendirilmesine neden olmuştur.
Göç 1950-1980 yılları arasında gönüllü olarak yapılırken, 1980 sonrasında ve özellikle 1990'larda gönüllülük yanında, terör korkusuyla yapılan göçlerde artış gözlemlenmiştir.
Kentlerde yaşayan insanların sayısı 1970 yılında yaklaşık 10 milyon iken, 2014 yılında 68 milyon kişiye yükselmiştir. Kırsalda yaşayan insanlar ise, 1970 yılında 25 milyon iken, 2014 yılında % 40 civarında azalarak 10 milyon kişiye düşmüştür.
Kırsaldan kente göçün etkisiyle kentsel bölgelerde suç oranın artması ve varoşlarda oluşan kimlik arayışı ve bunalımları Türkiye’nin göç gerçeğinin bir sonucu ve ürünüdür. Bunun yanında Kırsaldan kente oluşan göçlerden dolayı ekilebilir olup da ekilmeyen yani, boş kalan tarım arazisi 2.7 milyon ha civarındadır.
Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip ERDOĞAN, Milli Tarım Projesi tanıtım toplantısında yaptıkları konuşmalarında "Tarımsal hasılada Avrupa'da bir numara olmamızın, gerçek potansiyelimizi kullanabildiğimiz anlamına gelmediğini, bölgesini ve hatta tüm dünyayı doyuruyor olması gereken Türkiye'nin gıda ve et ithalatı yapıyor olmasının ortada bir sorun olduğunu gösterdiğini söyledi” Sayın Cumhurbaşkanımızın işaret ettikleri sorunun en önemlisi ve giderek derinleşen ve içinden çıkılmaz hale geleni, kırsaldan kente göç ve boş kalan tarım arazileridir.
Daha önceki Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, boş kalan tarım arazilerinin değerlendirilmesi ile ilgili olarak yaptıkları bir konuşmalarında “bir karış toprağın boş kalmayacağını belirterek, hepsini ekecek bir politikayı şimdi devreye sokacağız." diye söylemişti. Ancak o günden bugüne kadar yürütülecek olan yeni politika hakkında detaylı bilgilendirme yapılmadı. Umarım sadece slogan olarak kalmaz.
Aslında sadece ülkemiz değil, 20. Yüzyılın ikinci yarısından sonra ister zengin isterse fakir olsun, tüm ülkeler kırsaldan kente göç hareketleriyle yüz yüze kalmışlardır. Bu sorunun çözümü için her ülke kendi şartlarına, ekonomik, kültürel ve sosyal yapısına göre farklı tedbirler alarak uygulamaya aktarmışlardır.
Örneğin Japonya’nın tarım arazilerinin parçalı yapısı(ortalama arazi büyüklüğü 20 dekar) ve kırsaldan kentlere göç ülkemizle benzerlik göstermektedir. Göçten dolayı ekilemeyen tarım arazilerinin tekrar tarıma kazandırılması için 2008 yılında başlatılan proje kapsamında, çiftçilik yapmak isteyenlere 2 yıl eğitim verilmektedir. Eğitimi biten çiftçi adaylarına karşılıksız 1.500.000 Yen yardım yapılmaktadır. Eğitim alan kişiler daha sonra çiftçilik yapmazlarsa verilen para geri alınmaktadır. Ekilmeyen tarım arazileri devlet tarafından üretimde kullanmaları için kirası karşılığında bu çiftçi adaylarına tahsis edilmektedir. Şirketler ekilmeyen tarım arazilerini kiralamak isterlerse yine ihtiyaçları olan krediler ve hibeler verilerek boş kalan araziler kirası karşılığında tahsis edilmektedir.
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanımız Sayın Ahmet Eşref FAKIBABA’dan ekilmeyen 2.7 milyon hektar tarım arazilisini, gelişmiş ülkelerde olduğu gibi, kazan kazan ilkesine dayanan, herkesi memnun eden ve sürdürülebilirliği olan politika ve projelerle en kısa zamanda ekilebilir hale getirmesini bekliyoruz.
Bu vesile ile Sayın Bakanımız Ahmet Eşref FAKIBABA’nın yeni görevinin hayırlı ve uğurlu olmasını temenni ediyorum.
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının, boş kalan 2.7 milyon hektar tarım arazisinin, tekrar üretime kazandırılması için gerekli olan kararlılık, bilgi, tecrübe ve altyapıya sahip olduğunu ve en kısa zamanda bu problemi çözeceğini düşünüyorum.