DEĞERLENDİRME: SAMİ GÖKÇE
Hani atasözünde “Çok okuyan mı bilir çok gezen mi”? diye soruluyor ya…İşte tam da bunun örneğini yaşadık geçen hafta.
Kültür ve Turizm Bakanlığının desteği ile Kültür ve Sanat Muhabirleri Derneğinin öncülüğünde “Medya, Kültür ve Sanat Buluşmaları” kapsamında yaklaşık 25 kişilik bir gazeteci grubuyla Ankara'dan Tokat’a gittik.
Tokat’tan Elazığ’a tayini çıkan Vali Numan Hatipoğlu, Belediye Başkanı Mehmet Kemal Yazıcıoğlu ve Tokat İl Kültür Turizm Müdürü Abdi Dölek’e misafirlikleri için bir kez daha teşekkür ediyorum.
İşimin gereği defalarca gittiğim ama Tokat’ı meğerse hiç tanımamışım. Kültür Müdürü Abdi Dölek’in mihmandarlığında şehrin gerçek kimliğini gördük. Yazmacılar Çarşısı, Taşhan, Tarihi Sulu sokak, Kültür Sokak'taki geç Osmanlı dönemi mimari örneklerini görme fırsatımız oldu.
Adeta bir müze kent olan Tokat’taki müzeleri gezmek, o havayı sindirebilmek için en azından iki gün kalmak gerek. Yağbasan Medresesi, Kale Camii, Kale Hamamı, Türbeler, Latifoğlu Konağı, Mevlevihane Müzesi, Tokat Atatürk Evi, Gazi Osman Paşa Konağı, Sık Dişini Helası, Mahperi Hatun Kervansarayı hangi birini sayayım ki…
Her birinin ayrı bir öyküsü var.
Hele UNESCO tarafından Dünya Mirası listesine alınan Ballıca mağarası gezilip görülesi yerler.
Böyle bir kentin ne yazık ki turizmden aldığı pay yok denecek kadar az.
Tatil denilince bizim aklımıza güneş, deniz ve kum geliyor. Bu algıyı kırmak gerek. Bunun için de öncelikli görev Tokat’ı yönetenlere düşüyor.
Kentin tanıtımı daha etkin yapılmalı…
Bu arada Tokat gibi kadim bir şehrin bilinmeyen ama bilinmesi gereken güzelliklerini tanımamızı sağlayan Kültür Bakanlığı Telif Hakları Daire Başkanı Sanem Arıkan ve Kültür Sanat Muhabirleri Derneği Başkanı İbrahim Gökdemir’in de hakkını teslim etmek gerek.
İnsanlar okuduklarının çoğunu akıllarında tutamazken, gördüklerini hafızalarında tutarlar. Buna görsel hafıza da deniliyor.
Neymiş çok okuyan değil çok gezen bilirmiş!