Seçim sonrası ekonomik durum nasıl olacak?

Seçimlerin yaklaşmasıyla birlikte, normal şartlarda para politikası kararları seçim takviminden bağımsız olarak belirlenir. Ancak, Türkiye'de durum oldukça farklıdır.

Türkiye'de siyasi olaylar, özellikle de seçimler, para politikasına doğrudan etki edebilir. Seçimlerin sonucu, hükümetin ekonomi politikalarını belirleme gücünü ve para politikası kararlarını etkileyebilir. Bu nedenle, Türkiye'de para politikası kararları seçim sonuçlarına bağlı olarak belirlenebilir.

Bu durum, Türkiye'nin para politikasını belirlemesini zorlaştırabilir ve öngörülebilirliği azaltabilir. Para politikası kararlarına güvenilirliği artırmak için, siyasi olayların ve seçimlerin para politikası üzerindeki etkileri minimize edilmelidir.

Kemal Kılıçdaroğlu'nun cumhurbaşkanlığına ve Millet İttifakı'nın parlamentoyu kazandığı senaryoda, 2023 sonunda politika faizleri yüzde 30'lara kadar yükselebilir. Ancak, yeni ekip ne kadar hızlı kredibilite kazanabilir, iletişim gücü ne kadar etkili olabilir, enflasyon beklentileri ne kadar inatçı olabilir ve döviz kuru baskıları ne kadar güçlü olabilir gibi faktörlere bağlı olarak bu seviyenin bir miktar altında veya üstünde kalabilir.

Para politikasının kararlı duruşunu sürdürmesi ve enflasyon beklentilerini kontrol edebilme yeteneği, TL'nin değer kazanmaya başlamasını ve enflasyon beklentilerinin düşük çift haneli seviyelerden tek haneli seviyelere düşmesini sağlayabilir. Büyümede ise "yumuşak iniş" stratejisi uygulanabilir ve hatta faizler yükselirken bile büyümeyi destekleyen "genişleyici sıkılaştırma" politikaları uygulanabilir.

Ancak, bu senaryo gerçekleşmek için yeni ekip tarafından güvenilir ve etkili bir para politikası stratejisi benimsenmesi gerekiyor. Ayrıca, enflasyon beklentilerinin kontrol altına alınması için para politikasının kararlılığına ve iletişimine büyük önem verilmelidir. Bu şekilde, Türkiye ekonomisi gelecekte daha sağlıklı bir büyüme patikasına girebilir.

Türkiye'nin faiz politikası, seçim sonrası dönemde çeşitli senaryolara bağlı olarak değişebilir. Öncelikle, Cumhurbaşkanlığı ve Meclis'in aynı ittifakta kalması durumunda, politika faizinde büyük bir değişiklik beklenmemektedir. Bu senaryoda, mevcut politikaların sürdürülebilirliği hakkında bazı endişeler olsa da, faiz artışı ancak ekonominin köşeye sıkışması durumunda gerçekleşebilir. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın faiz oranlarının düşürüleceğine yönelik açıklamaları, bu senaryonun devam edeceğini göstermektedir.

Ancak, Cumhurbaşkanlığı ve Meclis'in ayrı ittifaklarda kalması durumunda, faiz politikasında belirsizlikler ortaya çıkabilir. Bu senaryoda, politika faizinde önemli bir değişiklik olabilir veya olmayabilir. Ayrıca, faiz politikasını etkileyen diğer faktörler de mevcut olacaktır. Örneğin, ekonomik büyüme, enflasyon ve kur dalgalanmaları, faiz politikasının belirlenmesinde önemli rol oynayacaktır.

Sonuç olarak, seçim sonrası dönemde Türkiye'nin faiz politikasının ne yönde ilerleyeceği belirsizlikler içerse de, Cumhurbaşkanlığı ve Meclis'in aynı ittifakta kalması durumunda politika faizinde büyük bir değişiklik beklenmemektedir. Ancak, Cumhurbaşkanlığı ve Meclis'in ayrı ittifaklarda kalması durumunda, faiz politikasında belirsizlikler ve değişiklikler meydana gelebilir.

AKP’nin iktidara geldiği gün 1,67 TL olan dolar, 19 yılda 18 TL’ye çıktı.

İşte, 2002 – 2021 yılları arasında dolar kurundaki değişimler:

2002 1,50 dolar/TL
2003 1,49 dolar/TL
2004 1,42 dolar/TL
2005 1,34 dolar/TL
2006 1,43 dolar/TL
2007 1,30 dolar/TL
2008 1,29 dolar/TL
2009 1,54 dolar/TL
2010 1,50 dolar/TL
2011 1,67 dolar/TL
2012 1,79 dolar/TL
2013 1,90 dolar/TL
2014 2,18 dolar/TL
2015 2,72 dolar/TL
2016 3,02 dolar/TL
2017 3,64 dolar/TL
2018 4,81 dolar/TL
2019 5,67 dolar/TL
2020 7,01 dolar/TL
2021 (12 Kasım) 10 dolar/TL
2021 (18 Kasım) 11 dolar/TL
2021 (23 Kasım) 12 dolar/TL ve ardından 13 dolar/TL
2021 (13 Aralık) 14 dolar/TL
2021 (16 Aralık) 15 dolar/TL
2021 (17 Aralık) 16 dolar/TL ve ardından 17 dolar/TL
2021 (17 Aralık) 17 dolar/TL
2021 (18 Kasım) 18 dolar/TL

Son yükselişin ardından dolar kuru 9 yılda 12 kat artmış oldu.

DOLARIN YÜKSELMESİNİN SONUÇLARI

Doların yükselmesinin sonuçları ülkedeki ekonomik dengeleri ciddi şekilde etkiliyor. Özellikle asgari ücretliler, doların yükselmesiyle birlikte alım güçlerinde ciddi kayıplar yaşıyorlar. 2021 yılında doların 7,37 TL olduğu dönemde, asgari ücretle çalışan bir kişi 383 dolar alabiliyordu. Ancak doların 18 TL’ye yükselmesiyle birlikte aynı kişi sadece 157 dolar ediyor.

Bu durum üretim ve finans sektörlerinde de olumsuz sonuçlara yol açıyor. Kurlardaki yükseliş enflasyonu artırıyor ve yoksulluğu derinleştiriyor. Aynı zamanda, döviz ve altın gibi yatırım araçları üzerinden vurgun elde edenlerin sayısı artıyor, ancak ücret ve maaşlar eriyor. Kredi borçları da tavan yapıyor.

Dışa bağımlılık sonucu dış borçlar artarken, vergiler yeterince hizmet olarak dönmemekte ve finans sektörüne akıyor. Bu durum müteahhitleri kurdaki artıştan daha fazla gelir elde etmeye yönlendiriyor. İhracat yapanlar ise yüksek döviz kuru sayesinde daha fazla servet biriktiriyorlar.

TÜİK verilerine göre haziran ayında yıllık tüketici enflasyonu yüzde 78,62'ye ulaştı. Ancak bazı araştırma gruplarına göre bu oran daha da yüksek, yüzde 175,55'e kadar çıkabiliyor. Son altı ayda ise enflasyon yüzde 71,44 olarak gerçekleşti. Bu durum, ülke ekonomisi için ciddi bir risk oluşturuyor ve ekonomik istikrarı sağlamak için önemli adımlar atılması gerekiyor.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Ekonomi Haberleri