"Türkiye’de zengin daha zengin, yoksul daha yoksul" başlıklı makalede, ülkenin gelir dağılımındaki uçurumun derinleştiği vurgulandı. Derginin raporuna göre, Türkiye’de ultra zenginlerin sayısındaki artış, genel halkın yaşam standardı üzerindeki olumsuz etkilerle çelişiyor.
The Economist, Türkiye’de lüks tüketimin doruk noktasına ulaştığını belirtiyor. Örneğin, İstinye Park AVM gibi popüler alışveriş merkezlerinde mağazaların oldukça hareketli olduğu ve Michelin yıldızlı restoranlar ile yat limanlarının sürekli dolu olduğu ifade ediliyor. Bu durum, ultra zenginlerin sayısındaki artışla ilişkilendiriliyor. 2022 ile 2023 arasında ultra zenginlerin (30 milyon dolar veya daha fazla serveti olanlar) sayısının yüzde 10 arttığı bildiriliyor.
Ancak, bu lüks tüketimin ve servet artışının, ortalama Türk vatandaşlarının yaşam kalitesiyle çeliştiği vurgulanıyor. "Kendinize zengin hissediyor musunuz?" sorusuna verilecek yanıtın büyük ihtimalle "Kesinlikle hayır" olacağı belirtiliyor.
Dergi, enflasyon ve yüksek faiz oranlarının etkileriyle düşük ve orta gelirli sınıfın satın alma gücünün ciddi şekilde eridiğine dikkat çekiyor. Türk Lirası'nın dolar karşısında yüzde 19 değer kaybetmesi, gayrimenkul fiyatlarının dolar bazında hızla artmasına neden olmuş durumda. Bu durum, geniş kesimlerin konut sahibi olmasını zorlaştırıyor.
Ayrıca, Türkiye'nin yeni süper zenginlerine hizmet veren bir varlık yönetimi sektörünün de ortaya çıktığı ifade ediliyor. Bu sektörün, Türk varlıklarının hacminin yıl sonunda 123 milyar dolara yaklaşmasını sağlayacağı öngörülüyor.
Sonuç olarak, The Economist'in raporu, Türkiye'de zenginlerin daha zenginleştiği ve yoksul kesimlerin ise daha da yoksullaştığı bir ekonomik manzarayı gözler önüne seriyor