Müşrikler, Hz. Peygamberimizin İslam'a davetinden vazgeçirmek ve dine girenleri yıldırmak amacıyla Habeşistan hicretinden sonra Müslümanlar ve onları koruyan; Haşimoğulları ve Muttaliboğullarıyla konuşmama, kız alıp vermeme, alışverişi kesme, ticaret yapmama medenî muameleleri ve bütün beşerî münasebetleri kesme kararı almışlardır. Müslümanlar bu dönemde Ebu Talib mahallesinde sıkışıp kalmışlar, büyük bir kıtlık ve acı çekmişler, çocuklarını kaybetmişlerdir. Müslümanlara uygulanan Bu boykot ve ambargo üç sene çok büyük sıkıntılar çektiler. Açlıktan ağaçların kabuklarını ve yapraklarını yediler. Çocukların ağlama sesleri çok uzaklardan duyuluyordu. Sa’d bin Ebî Vakkâs (r.a) şöyle der: “Boykot günlerinde bir gece açlıktan dolayı dışarı çıkmıştım. Ayağım ıslak bir şeye dokundu. Hemen onu ağzıma attım. Hâlâ onun ne olduğunu bilmiyorum. Bu zor durum karşısında Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- ve Hazret-i Hatîce vâlidemiz, bütün servetlerini Müslümanlar için sarf ettiler.
Müminlere gelince onlar, imanlarını yaşadıkları acılarla süslediler. Bir kez olsun Allah Rasûlü’nün karşısına çıkıp çektikleri zulmün hesabını sormaya, isyan etmeye kalkmadılar. İsrailoğulları’nın Musa aleyhisselâm’a söylediği çirkin sözleri söylemediler. Hiçbir anne, kucağında açlıktan ölen yavrusu için Efendimizin karşısına çıkmadı. Onlar üzüldüler, ağladılar fakat Rablerine isyan etmediler. Birkaç gün çile çekip edebiyatını yapanlardan değil, üç yıl boyunca şükredenlerden oldular. Onların Allah’a ne güçlü bir imanı, Rasûlullah’a ne yaman bir sevdaları vardı!
Emperyalist güçlerin İslam ülkeleri üzerinde yaptıkları mühendislikleriyle, darbelerle ülke içinde fitne çıkarmalarıyla malesef insanları Allah'tan korkmak yerine batılılardan korkmanın cehaleti içindedirler. Amerika birleşik devletleri; Kıbrıs harekatında ambargo uygulamış, Darbelerin arkasında görünmeyen güç olarak darbeleri yaptırmış, ülkemizin gelişmesi kalkınmasını gördüğü zaman gerekli müdahaleleri yapmış olduğu tarihi süreçte bilinmekte ve görülmektedir.
Bu ekonomik savaşta ancak dirayetli samimi Müslüman olursak Allah c.c. yardımıyla kurtulabiliriz. Gevşeklik gösterirsek, onlara taviz verirsek, Papazdan sonra, arzı medutu gerçekleştirmeleri için, Suriye'den, Afrind'en çıkma terör örgütlerine müsamaha etme, İstanbul'u verme ve ülke topraklarımızın parçalanmasına kadar gidecek, planları içinde olduklarını bilmeliyiz.
Yüce kitabımızda; Enfal 73- Kâfirler birbirlerinin yandaşları, koruyucularıdırlar. Eğer aranızda bu sıkı dayanışmayı gerçekleştirmezseniz, yeryüzünde fitne ve büyük bir kargaşa çıkar. Yûnus, 12 “İnsana bir darlık dokunduğu zaman, yanı üzere yatarken, yahut otururken ya da ayakta iken Biz’e yalvarır; ama Biz onun sıkıntısını kaldırınca, sanki kendisine dokunan bir darlıktan ötürü Biz’e hiç yalvarmamış gibi hareket eder. İşte aşırı gidenlere, yaptıkları iş böylesine süslü gösterilmiştir.” (Zümer 8 - İnsana bir sıkıntı dokunduğu zaman bütün gönlünü vererek Rabbine dua eder. Sonra kendisine tarafından bir nimet lütfettiği zaman da önceden O'na dua ettiği hali unutur da, yolundan sapıtmak için Allah'a ortaklar koşmaya başlar. Ey Muhammed! De ki: "Küfrünle biraz zevk et, çünkü sen, o ateşliklerdensin.") Bu sıkıntılar ambargolar ise, gerçekte batılıların bize yaptıklarının değil yüce Rabbımızın bizler üzerinde; samimi gönülden İslam kardeşliği ile bağıyla bağlı kafirlere karşı bina tuğlaları gibi olduğumuzu göstermemiz sonucu rızasına mazhar olmamızdır.
Müslümanlar üzerinde her türlü savaş Tüm Şiddetiyle Devam Ediyor. Muhammed aleyhisselâm’ın ümmeti, tarih boyunca ambargonun bin bir türlüsünü yaşadı. Bugün yaşanan boykot ve ekonomik savaşın eşi benzeri olmadı. Gazze hala ambargo altında, Suriye’de Irak'ta bir parça ekmek bulamadığı için ölen kardeşlerimizin sayısı belli değil. Son elli yılda Müslüman ülkelerde yaşananlar yürekleri sızlatıyor. Açlıktan ölmek üzere olan Müslümanlara kedi, köpek yenmesi için verilen fetvalar kanımıza dokunuyor. Ülkemizde dövizin artması için yaptığı ekonomik savaş, Şu koca dünyada insaflı adamlar yok mu gerçekten! Peki, dolar milyoneri Müslümanlar neredeler? Küfür cephesinde yeni bir şey yok. Bugün de Ebû Cehiller in kardeşi olan Trump ve benzerlerinde küfre hizmet olduğu için; Hadislerde; Merhamet, ancak cehennemlik kimselerde bulunmaz. . Irkçılık için mücadele eden, ırkçılık için savaşan, ırkçılık uğrunda ölen bizden değildir. küfür tek millettir'' buyurmaktadır. İsrafa, günahlara, düşmanlıklara ve Haramlara hep birlikte cihad edelim.
Ekonomik savaşın ülkeyi yönetene değil ülkemize göz dikildiğinin bilinmesi ve insanlığın ölmediğini; başka türlü inansa, yanlış yolda olsa da yan çizse bile vicdan sahibi, yüreğinin sesini dinleyen halkımızın insanlarının diklenmeden dik duruşta olabileceğini göstermelidir. Döviz alıp satmamalı, karaborsaya neden olmamalı, İsrail mallarını boykot etmeli, israftan da kaçınmalıyız. Bizde önce bu insanlara davamızı, haklılığımızı anlatmak ve hak olan davamızda yanımızda olmaları için çalışmak düşüyor. Elbette bu en zor anımızda yardımımıza yetişen bizi destekleyen Devletleri, duayla maddi yardım yapan insanları, Müslüman’ca bir vefa göstermek boynumuzun borcudur.
Ne gariptir ki biz Müslümanlar, asırlardır en sert şekilde üzerimizde uygulanan ekonomik savaşa karşı boykot silahını, kutsallarımıza saldıran şer odaklarına karşı bir türlü kullanamıyoruz. Dinimize, canımızdan çok sevdiğimizi iddia ettiğimiz Peygamberimize ‘düşünce hürriyeti’ adı altında hakaret edenlere karşı önce derin bir öfke duyuyoruz. Sonra boykot edilecek ürünler listesi yayınlanıyor. Öfkemiz rüzgâr gibi bir an da geçip gidiyor, üç yıl değil üç gün boykot edemiyoruz bize zulmeden, Efendimize hakaret edenleri. O ürünleri kullanmadan yaşayamayacağımızı anlıyorlar, hayat standartlarımızı bozamıyor, marka hastalığımızı yenemiyoruz. Kadınlarımız, erkeklerimiz ve çocuklarımız Müslüman kimliğinden uzak üzerinde dövmeler, namazı samimice kılmamalar, evdeki mobilyaları üzerindeki eşyaları moda diyerek değiştirme, ekmek, yiyecekler, çürütülen meyve ile sigarayla israf içinde olmalar, hizma ve kulaktaki sıra sıra deliklere abdest ve duanın ibadetin kabul olmasının önünü kesmelerden habersizler. Namazlarımızı vaktinde kılalım sabah ve yatsı namazında da camide olalım. Teheccüde kalkalım. İyilik etmede yarışalım.
Japonya’dan bursla gelmiş, bütün sene ayni kıyafetlerle dolaşan tek derdi okumak olan Japon gencin gömleğinin düğmesi kopmuştur. Kopan düğmenin yerine kola kutusunun açma halkasını takan genç üniversitede alay konusu olur. Bu durum üzülür. Ama düğme almaz... Son sınıfta mezun olduğunda bu dalga geçilen olayın nedenini açıkladığında, dalga geçenler büyük bir utanç yaşamıştı..: “Bir düğme yüzünden dalga geçtiniz. Neden bir düğme alıp yerine dikmek yerine, benimle dalga geçmenize izin verdiğimi merak ediyorsanız şunu söyleyeyim ki; Nagasaki ve Hiroşima’da halkımı katleden bir ülkeye bir düğme parası dahi vermemek içindi. Benim kazandığım paranın tek bir kuruşunu bile hak etmiyorsunuz. Bu ülkeden düğme parası dahi harcamadan gideceğim için mutluyum” Sevdamız; bu ekonomik saldırıdan diz çökmeden yüzümüzün akıyla, tam bağımsız Müslüman özgür TÜRKİYE' olmadır. Biz başarırsak diğerlerine de örnek oluruz. Selam ve duayla…