Dünya yerinde dursa da ekonomi yerinde durmuyor. Ekonominin ezdiği devletler arsındayız. Ülkenin belli zengin guruplarını etkilemese de dar gelirli bitiyor.
Her günün aydınlığında gelen zamanlar fakiri, yetimi, yoksulu sömürülenleri eziyor. Dar gelirliyi, emekliyi düşündürüyor.
Dünyada adı süper devletler savaş çığırtkanlığı yapıyor. ABD ortaklı, Rus tanklı, Çin tehditli, İsrail zulümleriyle dünya everiliyor. Güçlülerin savaşı değil güçlünün zayıfı yediği savaş oyunları sahneleniyor.
Amerika, Avrupa, Rusya, Çin, İsrail çeteler dünyayı yönetiyor. İstediklerinde virüs yayıyorlar, istediklerinde ekonomiyi güncelliyorlar, istediklerinde enerjiyi, petrolü kısıyorlar, dünyayı dara boğuyorlar.
İstediklerinde savaş başlatıyorlar. Dünya üzerinde şeytan merkezli sömürü devletleri yok olmadan dünyada huzur beklemeyiniz. Bunların savaşları, barışları hep çıkarları.
Amerika Rus’a diş gösterdi, Avrupa kuyruk salladı, Rus ayısı Ukrayna’yı eziyor. Filistin halkına İsrail zulmü hiç durmuyor.
Bakın dünya seyrediyor iki ülke sınırlarında insanlık dramı sürüyor. Hemen yanı başımızda patlak vermiş olan Rusya-Ukrayna savaşı, Çin Tayvan krizi dünya ekonomileri üzerinde, epeyce hatırı sayılır derecede olumsuz etkiler yaratıyor.
Dev ekonomili gelişmiş batılı ülkelerin pek çoğundan bile yeni bir enflasyon dalgası, ekonomik kriz ve toplumsal bunalım sinyalleri geliyor.
Elbette ki ülkemiz de dünyadaki bu kötü gidişattan etkileniyor ve kendi payına düşen olumsuzluklarda payını almak zorunda kalıyor.
İnsanlar hala hayat pahalılığın ulaştığı boyutların şaşkınlığını yaşıyor. Olan biteni anlamaya çalışıyor. Ücretler ve fiyatlar arasındaki makas iyice açılmış gibi görünüyor. Zengin fakir arsında uçurum her geçen gün genişliyor.
Son günlerde, televizyonlarımızda sık sık, büyük şehirlerin kimi semtlerinde, asgari ücretin ve ortalama bir memur maaşının sıradan bir evin aylık kirasına yetmediğine ilişkin haberler yayımlandığına tanık oluyoruz.
Ne yazık ki ne yapılırsa yapılsın ekonomideki bu kötüye gidiş bir türlü durdurulamıyor.
Karamsarlığa ve umutsuzluğa sürüklenmiş çok büyük bir halk kesimi tarafından böyle bir sıkıntılı süreçten kurtuluş için seçimlere arasalar da. Seçimlerde çare gibi gözükmüyor desem de. Halk seçimleri umut görüyor.
Bu nedenle, bir süreden beri özellikle muhalefet partileri sözcüleri tarafından sürekli olarak erken seçim talepleri gündeme getiriliyor.
Erken seçim olmasa da seçimler 2023 de olacağı kesin. İşte bu ve buna benzer nedenler dolayısıyla ülkemiz, eskilerin deyimiyle her açıdan seçim “sath-ı mailine” girmiş bulunuyor.
Ancak tüm siyasi partilerimiz ülke genelinde harıl harıl tarihi belirsiz bir seçim için kendi seçim kampanyalarını yürütüyorlar.
Liderler meydanlarda seslerini yükseltiyor. İlerleyen günlerde liderlerin sesleri daha da gür çıkacak desek de muhalefetin adayı netleşmedi.
Yirmi yıldır seçimlerin galibi bir iktidar var. İktidarın adayı net olsa da muhalefetin aday arayışı sürüyor.
Altılı masanın yedinci ortaklarının adayı netleşince ülke genelinde sürdürülen seçim çalışmaları daha da büyük bir hız kazanacaktır.