Sağlıksız gıda üretenlerden ve satanlardan bahsediyorum.
Emin olun bu adamlar korona virüsünden daha tehlikeli…
Son yılların vebası korkunç bir şekilde yayılıyor sesleri her geçen gün dalga dalga dünyaya yayılıyor.
Çin’de başladı dünyayı etkisi altına alıyor.
Ne diyelim insanoğlu bu virüsleri kendi elleriyle yapıyorlar.
Kâinatın ahengini ilim adıyla, bilim için bozdukça.
Kâinatın sahibi öyle olmaz böyle olur diyor.
Bunları bir süreliğine kendi elleriyle cezalandırıyor.
Şimdi dünyayı sardı korona virüsü, bakın yanı başımıza kadar geldi, Çin’le olan bağlantılarımızı, İran’la sınırlarımızı kapattık.
Sağlık Bakanı açıklama yapıyor “bize de gelebilir riski var”.
“Ülke bu açıda risk altında” diye açıklama yapıyor, bize de bulaşma riski var diye.
Gerçekten öyle mi?
Hızla yayılan virüs sınır kapatmakla falan önlenecek gibi gözükmüyor.
Kapıyı kapatsanız, pencereden giriyor.
Pencereyi kapatsanız, bacadan geliyor.
Bir şekilde bizim ülkemizde de görülecektir.
Dünya virüsle savaşsa da bunun sebebi kim bunun üzerinde durulmuyor.
Çin’de çıktı yok yarasada, yılanda geçti deniyor.
Çin yarasayı, yılanı bugün mü yiyor, yıllardır karada, denizde, havada ne kadar canlı türü varsa yiyen bir toplum.
Bugün korona adıyla virüs yaygarasını yapıyorlar.
Dünyada yaşayan canlılar üzerinde deneyler yapanlar hiç suçu yok mu?
Emperyalist ülkeler arasında ilaç sanayi savaşları devam ediyor.
Kendi içinizde başlattığınız biyolojik virüs savaşları.
Amerika’da, Avrupa’da dünyanın bir başka ülkesinde görülmüyor.
Ne den Çin ve İran nokta atışı oluyor.
Bunlar dünyanın yeni savaş oyunları mı dersiniz.
Bırakın virüs tartışmalarını siz ülkemizde her geçen gün artan kanser vakalarına bakınız.
Korona virüsü dünyada yayılıyor desek de bizim ülkemizde bundan daha tehlikeli güvensiz gıda üretimleri yapılmakta.
Her geçen gün tarım bakanlığınca sahte gıdacıların firmaları yayınlanıyor.
Yıllardır kontrolsüz bir şekilde merdiven altı tabirleriyle üretilen gıdalarda binlerce insanımız kanser hastalığıyla hastane köşelerinde şifa bekliyor.
Dünyada her yıl on yedi milyon kişi kansere yakalanıyormuş, ülkemizde ise bu sayının yaklaşık yüz altmış bin civarında olduğu söylenmekte.
Her yıl yakınlarımızdan, tanıdıklarımızdan ve basında takip etiğimiz onlarca canları kanser vakalarında kaybediyoruz.
Dünya buna çözüm aramıyor, ne diyor Çin de virüs var.
Bırakın bizde en büyük virüs son yıllarda kanser vakaları niye buna dur denmiyor.
Yediğimiz, içtiğimiz, kullandığımız ürünler neden takip edilmiyor.
Bakanlık üretim yapan sakıncalı gıda üretenleri isim isim açıklıyor ne oluyor.
Bir başka firma ve şirket adıyla aynı ürünler piyasaya tekrar sürülmek de.
Bugün Türkiye’yi en çok tehdit eden virüs kanser.
İnsanların temel ihtiyaçlarından olan bal, peynir, yağ, süt, yoğurt.
Her evin kullandıklarından et, sucuk, salam, köfte, tavuk, yine et ürünlerinin başında gelen köfte, döner, hamburger ve çeşitleri.
Yine çocuklarımızın vaz geçilmezlerinden olan severek yediği çikolata, gofret, bisküvi şekerleme türlerinin birçoklarında aklınıza gelen her şeyde bir kanserizasyon taşıyan yasaklar olduğu söyleniyor.
Temizlikte kullandığımız ve buna benzer daha birçok ürünlerde.
“Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından, taklit veya tağşiş yapıldığı kesinleşen, aralarında et ve et ürünleri, süt ve süt ürünleri, bitkisel yağ, bal, takviye edici gıdalar, çikolata ve enerji içeceğinin yer aldığı mamulleri üreten firmaların sayısı her geçen gün” yayınlanıyor.
Sağlıksız gıda üreticilerinin aldığı cezalar fazla caydırıcı olmadığında insanların sağlığını hiçe sayanlar her geçen gün artıyor.
Bunların tanrısı, ilahı para olmuş.
İlahı, tanrısı para olanlarda ahlak ve vicdan aramayın.
Bunlarda ahlak yok olmuş, vicdanları cüzdan olmuş.
Bunları bu ahlaktan uzaklaştıracak tek merci kanunlar, bunların tek korkusu kanunlar olmalı.
Kanunlarda korkmayanlar Allah’tan hiç korkmazlar.
Şunu unutmayın ki ülkeleri ve devletleri ayakta tutan kanunlarıdır.