En çok ihtiyaç duyduklarımız

İhsan Akça

Her işverenin ihtiyacı olan elemanı almadan önce işe alacağı elemanda bulunması gereken vasıfların başında “Eğitimli insan ve liyakat” gelir, bu vasıfları taşıyanları işe alır onlardan da gerekli verimi almaya çalışır. Bu devlete başvuranlar içinde, özel sektöre başvuranlar içinde geçerlidir. Bunun dışında, falan milletvekilinin, falan il başkanının tavsiyeleriyle geldik yani torpil arayanlarla iş arayanlarda ne yatırım anlayışı ne eğitimli insan ne de liyakatın önemi yoktur, zamanımızda iş arayanların takip ettiği yol bu değil mi? Hiçbir vasfı olmadığı halde tavsiyelerle iş bulanların ne devlete nede özel sektöre faydası olur mu? Olmaz iş istense faydalı olması için gerekli önlemler alınsa oda işine gelmez hemen ona iş için aracılık yapana çalıştığı yeri şikayet eder, efendim beni rahat ettirmiyorlar der, çünkü amacı faydalı olmak değildir.

Öncelikle ister devletin işinde olsun ister özel sektörde olsun hem çalıştıranın hem de çalışmak için iş arayanın “Yatırım, eğitimli insan ve liyakat” sahibi olması çok önemlidir. Böyle insanların yetişmesi için projeler üretmesi devleti yönetenlerin ve özel sektör sahiplerinin buna önem vermesi çok önemlidir şimdi isteyenlerin büyük çoğunluğunda bu var mı? İş arayanlara ne iş yaparsın diye sorulduğunda ne iş verilirse yaparım cevabını alırsınız, o cevabın karşılığında haydi şunu yap derseniz hemen ben onu yapamam der, hani ne olursa yaparım dediğinizde itiraz eder onun için aracıyla, torpille değil, “Ehliyet ve liyakat” sahibi olanlarla çalışılmalıdır.

İşte o zaman istenilen başarı sağlanır, işte o zaman istenen verim devlette de olsa özel sektörde de olsa alınır. Bu önemli bir konudur buna her kademede önem verilmelidir. Bu çalışanlar içinde çalıştıranlar içinde çok önemli ve zorunlu bir kuraldır. Bu kuralları uygulamaya çalışanlara engel olunmaz, alınacak kararlar sulandırılmaz. Böylelikle kamplaşmayı ve nefreti değil geleceğimizi kucaklayan iki dudağın arasında değil gönüllerin arasında şeffaf bir Türkiye oluşur buna çok ihtiyacımız var.

Bu günlerde Türkiye iç işleriyle, seçimlerle uğraşırken Kıbrıs’ta önemli gelişmeler olmaya başladı. Hiçbir zaman barıştan yana olmayan Kıbrıs Rum Kesimi bu seferde Fransa’yla askeri üst antlaşmasını genişleterek Rumların istediği sondaj ve deniz trafiği güvenliğini Fransa’nın üslenmesini sağlamıştır. Doğu Akdeniz’i parsellere ayırarak bu parsellerden bir kısmını uluslararası şirketlere kiraladı bunlardan çoğu İtalyan şirketleriydi. Bu şirketler sondaj gemisini Şubat ayında Kıbrıs Türk Kesimi açıklarına gönderince Türk donanması tarafından engellenmişti şimdide bu parsellerden bir kısmının Fransa’ya rüşvet olarak verip karşılığında kendisini korumalarını istiyor. Üstelik aynı anda bir Fransız firması da sondaj hakkı alıyor, kimden Kıbrıs Rum Kesiminden, görüldüğü gibi Avrupa Devletleri önce de böyleydi şimdi de böyle yani türlü bahanelerle sömürülecek yer arıyorlar, bunun da kendi denizini korumaktan aciz Kıbrıs Rum Kesiminin acizliğinden faydalanarak yapmaya çalışıyorlar. Bilmiyorlar ki o parselledikleri denizde Kıbrıs Türk Devletinin de hakkı var, onunda arkasında Türkiye Cumhuriyeti devleti var.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.