Geçen Bayramda, bir mezarlık ziyaretinde aile fertleri olarak ellerimizi kaldırdık içimizden uzun uzun dua ediyoruz. O sırada yanımızda bulunan Hacı Kardeşim birden sesli bir şekilde kısaca şöyle dua etti: “Allah zavallılara yardım etsin.”
Hepimiz duyduk bu duayı ve “amin” dedik.
Birden “kafamda şimşekler çaktı” derler ya, şunları düşünmeme vesile oldu, o kısa dua.
Esasında çok güzel ve özlü bir dua bu.
Zavallılar denildiğinde de yalnız fakir, gariban ve güçsüz insanlar anlaşılmasın. Çok geniş düşünüldüğünde, Dünyada herkes ve her şey zavallıdır.
Çünkü “zavallı” demek, zevalli yani sonu olan, fani olan ve geçici olan demektir. Bu mana itibariyle Dünyada olan her şey zavallıdır, çünkü sonludur. Hatta Dünya’nın kendisi de zavallıdır. Çünkü sonunda kıyamet günü o da yok olacaktır.
Bir insan, “Allah zavallılara yardım etsin” diye dua ederse belki kastı, güçsüzlere, fakirlere ve garibanlara yardım etsin diye bir talebini dile getiriyor ve gönülden bunu istiyordur. Elbette bu mana itibariyle çok yerinde ve güzel bir duadır.
“Allah zavallılara yardım etsin” diye ben de bu kısa ve özlü duada bulunuyorum. Kendimi en zavallı görüyorum en başta. Kendimden başlayıp herkes ve her şey için dua ediyorum.
Biraz da bu duayı dile getirerek gönülden isteyen Kardeşim Hacı'dan bahsedeyim.
Hacı'm 1993 yılından beri ruhen bir rahatsızlık içinde. Evlenemedi, tabi hastalığından dolayı. Hacı’m, ruhi bir hastalığa düştüğü 23 yaşından beri bizim bakımımız altında, Allah'ın yardımıyla bu günlere geldik. Hastalığının ilk günlerinde zor günler yaşadık. Bazen saldırganlık içinde olabiliyor ve zorluk çıkartabiliyordu. Şimdi iyi. Elhamdülillah, kendi halinde yaşayıp gidiyor.
Bizim Hacı'mız, gariban Hacı’mız bazen hikmetli ve özlü sözler de söylüyor.
İşte o gün mezarlıkta hepimiz dualarımızda uzun uzun çeşitli isteklerde bulunurken Hacı’mız “Allah zavallılara yardım etsin” diye dua etti ve işi bitirdi.
İşte bendeniz bu yazıda, bu duadan hareketle böyle bir yazı kaleme aldım.
Esasında çoktandır düşündüğüm bir husustur bu. Duanın şekli ve niteliği üzerinde çoktandır düşünürüm.
Süslü, uzun ve karışık dua etmeyi sevmem. Süslü, uzun ve karmaşık dua edenleri de tenkit ederim.
Duada en güzeli, kısa, sade ve kapsayıcı olandır.
Evet bu yazıda sade duanın ve adeta her şeyi kapsayacak kısa ve özlü duanın hikmetinden ve güzelliğinden bahsediyorum.
Tabi bu noktada hemen belirtmeliyim ki, en sade ve en özlü ve adeta her şeyi kuşatıcı seslenişi Sevgili Peygamber Efendimizin (asm) dualarında görüyoruz.
İşte iki örnek:
“Ey Allah’ım sen affedicisin, affetmeyi seversin, bizi de affet.”
“Ey Allah’ım Recep ve Şaban’ı bize mübarek kıl, bizi Ramazan’a kavuştur.”
Sevgili Peygamberimizden (asm) sorulduğunda da zaten bu şekilde dua edilmesini tavsiye etmiştir.
Mü'minlerin Annesi ve Sevgili Peygamberimizin (asm) Eşi Hazreti Ayşe (ra) 'Ey Allah'ın Resulü! Kadir gecesinin hangi gece olduğunu bilecek olursam, o gece nasıl dua edeyim?' diye sorduğunda Resulullah (asm) şöyle buyurdu:”Allahümme inneke afüvvün keremin tuhibbül afve fa'fü anni.Allah'ım sen çok affedicisin, affetmeyi seversin, bizi de bağışla.”
İşte bu kadar kısa, öz ve sade bir dua ve aynı zamanda kuşatıcı bir dua.
Şimdi Hocalarımızın namaz öncesinde vaaz kürsüsünde, namaz bitiminde mihrapta ya da mevlid sonlarında seslendirdikleri dualara bakıyoruz. Dua değil, sanki bir şiir. Upuzun sesleniş ve kafiyeli söyleyiş. Bir de duayı süslüyorlar.
Siz dua mı ediyorsunuz, en güzel dua yarışmasına mı katılıyorsunuz? Duayı uzat, uzat, süsle süsle ve “ooooo Hoca ne güzel dua etti” diye bir tebrik al, övgü al. Maksadın bu mu?
Ey Hoca maksadın bu ise diyecek sözüm yok. Ancak ben o tür duaları doğru bulmuyorum.
Ey Hoca, dua samimiyettir, dua ihlastır. Kalben dua dahi yerini bulur. Sen bunu bilmiyor musun? Uzun uzun sözlere ve süslü, gösterişli ifadelere ne gerek var. Yürekten gelen kısa ve özlü bir duayı Yüce Rabbimize arz et. İşlem tamamdır. İş bitmiştir. Bu kadar yeterlidir.
Tabi bu arada Hocalarımızdan namaz sonrası çok kısa ve özlü dualar da duyuyoruz.
“Allahümme inna nes’elüke temamen niameh ve devamel afiyeh ve hüsnel hatimeh.” Yani, “Ey Allah’ım senden nimetin tamamını, afiyetin devamını ve güzel son diliyorum.” (Son nefeste imanla gitmeyi istiyorum)
Evet, bu da bir Peygamber duasıdır. Sevgili Peygamber Efendimiz (asm) sıklıkla böyle dua ederdi.
“Ey Allah’ım senden nimetin tamamını, afiyetin devamını ve güzel son diliyorum.” (Son nefeste imanla gitmeyi istiyorum)
Evet, bu duayı siz de duymuşsunuzdur. Hocalarımız namaz sonralarında sıklıkla sesli olarak okurlar. Bu şekilde kısa ve özlü dua eden ve tabi davranan Hocalarımıza elbette bir şey demiyoruz. Allah onlardan razı olsun diyoruz.
Allah’tan nimet istemek, afiyet dilemek ve en sonunda imanlı olarak ölmeyi talep etmek. Var mı bunun ötesi? Var mı bundan daha güzel bir dua?
İşte bu kadar. Bu dua her şeyi kapsıyor, kuşatıyor ve sade olarak beyan ediyor.
Vallahi, en güzel dua budur. Bundan daha güzel bir istek ve talep olamaz. Bunu istemek ve dilemek yeterlidir.
Yüce Rabbimizin (cc) Kuran-ı Kerim’de bildirdiği Peygamberlerin dualarında da aynı sadeliği ve kuşatıcılığı görüyorsunuz.
Hazreti İbrahim’in duası:
“Rabbimiz! Hesap kurulacağı gün beni, anamı, babamı ve müminleri bağışla.” (İbrahim Suresi. 41)
Bakara Suresinde müminlerin duası babında şu ayet-i kerime bize ışık tutmalıdır.
“Ama içlerinden öyleleri de var ki, “Ey Rabbimiz! Bize bu Dünyada da iyilik ver, Ahirette de ve bizi ateş azabından koru” diye dua ederler.” (Bakara Suresi, 201)
Evet, özlü, sade ve kuşatıcı bir duadır bu. Elhamdülillah.
Amene Rasulü diye bildiğimiz Bakara Suresinin 286. ayetinde de kapsayıcı ve özlü bir dua mevcuttur. : “Rabbimiz! Unutur veya yanılırsak bizi cezalandırma! Bizden öncekilere yüklediğin gibi bize de ağır yük yükleme! Üstesinden gelemeyeceğimiz şeyleri boynumuza borç kılma! Bizi bağışla, ayıplarımızı ört ve bize rahmetinle muamele buyur! Sen bizim sahibimiz ve yardımcımızsın; artık inkârcı topluluğa karşı bize yardım et!”
Bitti, işte bu kadar.
Bir kısa ve özlü dua da şudur: “Ey Allah’ım umduklarımızı nasip eyle ve korktuklarımıza uğratma.” Bu duanın Peygamber duası olup olmadığını bilmiyorum. Tek bildiğim. Kısa ve özlü bir dua olduğudur. Maşallah.
Yazımın bu noktasında aklıma geldi. Rahmetli Babam’dan dua isteyenlere karşı Babamın cevabı çok kısa idi: “Allah günahlarınızı affetsin.” Bu dua da mühim, özlü ve kısa bir duadır.
Sözü uzatmayalım ve yazımın en sonunda Yusuf Peygamberimiz’in (as) duasıyla aranızdan ayrılıyorum.
“Ey rabbim! Bana iktidar verdin ve bana rüyaların yorumunu da öğrettin. Ey gökleri ve yeri yaratan! Dünyada da Ahirette de beni yönetip himaye eden sensin. Müslüman olarak canımı al ve beni iyi kulların arasına kat!” (Yusuf Suresi, 101)
Vesselam…