En güzel örnektir Hz. Muhammed (S.A.V)

Abdullatif Acar

Mevlid-i Nebi haftası bütün güzelliğiyle yurdun her köşesinde büyük bir coşkuyla kutlanmaya devam ediyor. İnsanlık hiçbir zaman bugün ki gibi onun önderliğine ve örnekliğine muhtaç olmamıştır. Karanlığın karabulutları ancak O’nu sevmekle, O’nun hayatını örnek almakla dağılır. Cehaletin bataklığı O’nun sunduğu yöntemle kurutulabilir. Huzur ve saadet ancak onun gösterdiği yolda aranıp bulunabilir.

Yüce Allah buyuruyor ki

Andolsun ki, Resulüllah’ta sizin için; Allah’a ve ahret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah’ı çok zikredenler için bir “üsve-i hasene” vardır.” (Ahzâb, 21) 

Kurtuluşa ermenin, rahmete nail olmanın yolunu da yine Allah ve Rasulüne itaat etmekten geçtiğini şu ayetleriyle bize bildiriyor Yüce Mevla:

“Kim Allah’a ve Resulüne itaat ederse büyük bir kurtuluşa ermiştir.”(Ahzap, 71)

“Allah’a ve Resulüne itaat edin ki rahmete kavuşasınız”(Ali İmran,132)

Fedakârlık mı? Onda.  Kahramanlık mı?  Onda.  Cesaret mi,  feraset mi? Onda.

Tevazu ve izzetin ince ve hassas çizgisinde durabilmek ancak O’nun sunduğu hayat tarzıyla mümkündür.

Nezafet, zarafet, iffet ve hayâ O’ndan öğrenilir.

Adalet onun hayatında kısıtlanmamış, duygulara, canlar ve cananlara kurban edilmemiş, hasım ve hısımlara heba edilmemiş bir sağlamlıktadır.

Kinin olmadığı, nefretin ve husumetin bulunmadığı bir merhamet anlayışı O’nun hayatıyla bir insanları hayretler içerisinde bırakmış, nice hidayetlere vesile olmuştur. O’nun öfkesi de vardı elbette, ancak bu, nefsi için değil dini içindi.

Yememiş yedirmiş, içmemiş içirmiş, var olan bir şey için yok dememiş, yokluğun çektirdiği ıstırap nedeniyle işin kolayını seçmemiş, bir şekilde herkesi memnuniyetle uğurlamıştır.

Af erdemliliğinin zirvesinde olan Kâinatın Efendisi, düşmanı dahi bu hasletle hayretler içerisinde bırakmış, Peygamber’i bir ahlakın büyüklüğünü dosta da düşmana da göstermiştir. Ahlakı, mübarek yüzüne yansımış; görebilecek gözü olanlar o nur yüzüne bakıp iman etmiştir. Her şeyden önce yüce Allah O’nu övmüş, melekler ile beraber selamlamıştır.

Sahibinden ıstırap duyan deve ondan medet umardı. O, yakasını hışımla çeken birisini kırmadan uyarır, kendisine nice zulüm ve işkenceleri reva görenleri dahi affederdi. Beddua etmez, kimsenin helakini istemezdi.

Kızı söz konusu olsa dahi adaletten taviz vermeyeceğini söyler “aman ha dikkatli olun” diye uyarırdı. O’nun yanında efendi ve hizmetçi aynıydı. Kimseye makam mevki ve zenginliği nedeniyle iltifat etmediği gibi, fakir ve yoksulları gözetir; onlarla özellikle ilgilenirdi.

Haksızlık karşısında asla susmaz, elinden geldiğince o yanlışlığı düzeltmeye çalışırdı. Hasta ve yaşlıları ziyaret eder, onlarla yakından ilgilenirdi.

Davete icabet eder, kimseyi o bereket fışkıran feyzinden mahrum etmezdi. Halk ile arasına mesafe koymaz, onlardan biri gibi yaşardı. Tevazuu elden bırakmaz, kimseyi rencide etmeden hataları gösterirdi. Kolaylaştırır güçleştirmezdi; meseleleri çözmede kolay olan yolu takip ederdi. Küçükle küçük, büyükle büyük olur, herkesin seviyesine göre konuşurdu.

O ahlakı en güzel olandı kendi ifadesiyle. O’nu Allah terbiye etti.

Hayata dair her insanın onda bulacağı nice örnekler vardır. Adeta bütün örnek hayatların yegâne numunesini kendinde toplamıştır. Bir baba olan ona baksın, evlat olan ondan öğrensin saygı ve sevgiyi; vefa ve sadakati. Devleti yönetenler, O’nun adaletini ve hakkaniyet ölçütlerini uygulasınlar. Amir memur, hizmetçi, iççi, işveren onun sünnetini takip etmek mecburiyetindedir. Bir kumandan savaşta, barışın tesisinde ve devamında onun stratejisini asla göz ardı etmemeli. Yokluğun girdabına yakalananlar, varlığın sarhoşluğuna kapılanlar, yolda olan, yoldan çıkanlar onun tutuğu meşalenin altında, onun eteğinden tutunsunlar. Azgın denizin ortasında pusulasını kayıp edenler, sahile sağ ve salim çıkmak için onun kaptanlığına sığınsınlar. Dertli olan derman arayanlar. Bütün kapılar yüzlerine kapananlar, dost arayanlar, dostsuz kalanlar ona koşsun. Onunla olmak isteyenler ahrette onun komşusu olmayı arzulayanlar onun sünnetine koşsun.

Selam ve dua ile…