Başımız taş düşünce feryat ediyoruz. Atmış olduğumuz taşın altına başımızı koyduğumuzu neden konuşmuyoruz. İktidarlar bu taş durduğu yerde neden başımıza düştü diye tartışamaya açmaz.
Taşların düşmesi neden konuşulmaz. Bir olay vuku bulacak, ya da bir can kaybı olacak ki gündem olsun. Yıllardır bu ülkede tarikatlar, cemaatler tartışıldı sonuç değişti mi?
Elazığ'da bir cemaate ait öğrenci evinde kaldığı belirtilen tıp fakültesi öğrencisi Enes Kara’nın intihar olayı birkaç gün tartışma konusu olacak yine unutulacak. Yıllardır bu ülkede böyle olmuyor mu?
Enes Kara'nın intiharı ve intiharına yönelik bıraktığı notlar Türkiye'deki cemaat ve tarikat gerçeklerini tekrar manşetlere taşıdı.
Tıp öğrencisi Enes Kara'nın gördüğü cemaat evi ve aile baskısı nedeniyle intihar etmesi ülkenin gündemine bomba gibi düştü.
Her konuda konuşan Televizyon yorumcularına malzeme çıktı. Tarikat ve cemaat yurtları üzerinde İslam dinine karşı saldırı başlayacak.
Allah’a inanmazlar, din tanımazlar, kitap bilmezler, peygamber düşmanları kinlerini kusacaklar.
Çokbilmiş konuşmacılar oturumlarında din adıyla işletilen din tacirlerini konuşmayacaklar. Cemaat işletmecileri üzerinde Allah’ın dinine karşı duruşlarını konuşacaklar.
Yüz yıllardır İslam dinin en büyük darbeyi beynini kiraya veren tarikatlardan ve cemaatlerden görmüştür.
Tarikatlar hiç konuşulmuyor çünkü bunların sunduğu Allah’ın dini İslam’a uymuyor. İktidarlarında, yönetimlerinde, devletlerinde işine geliyor.
Ülkemizde Allah’ın dini İslam’ı Müslümanlar konuşmuyor. Kim konuşuyor her konuda bilmişler. Programların gündemi Enes olsa da konuşmacıların karın ağrısı İslam olacak. Üzücü olayın ardından tarikat ve cemaatler tekrar yorumcuların gündemi olacak.
Günlerce başa döneceğiz cemaatleri tartışacağız. Devlet, eğitim çağındaki gençlerine, güvenli sağlıklı bir ortamda barınabilecekleri yurtlar yapıp sunmak zorunda değil mi? Evet zorunda…
Halkın büyük çoğunluğu yurtların yetersiz olduğunu düşünüyor. Ki pek çok kişiye göre de bu yetersiz şartlar ve ekonominin gün geçtikçe kötüye gitmesi bazı aileleri ve gençleri bu tip oluşumların kucağına atıyor.
Devletin sunamadığı hizmeti bu gün kim sunuyor. Cemaatler, dernekler, vakıflar, şucular, bucular.
Ülkede, öğrencilerin barınabileceği yurt sayısı yetersizse, öğrenciler istemeye istemeye, özgür iradeleri dışında, aile baskısı ve veya ekonomik koşullar yüzünden tarikat ve cemaat yurtlarına gitmek zorunda kalıyorlarsa burada suçlu aramaya gerek var mı?
İktidarın suçu varda, muhalefetin hiç mi suçu yok. Bugün muhalefet muhafazakârlara, cemaatlere daha yakın durmak için elinde geleni yapmıyor mu?
Cemaatlere, tarikatlara sahip çıkıyormuş gibi seçmen peşinde değil mi? Cemaatlere perde arkasında teklifler sunmuyor mu?
Dün, Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencilerinin saygılı, özenli Enes Kara'nın intiharı ve intiharına yönelik bıraktığı notlar Türkiye'deki cemaat ve tarikat gerçeklerini tekrar manşetlere taşıdı.
Ah, vah, tühle bununda üzeri karartılacak. Çünkü bu ülkede tarikatlar, cemaatler oy deposu kim gider üzerlerine. Ülkede seçilmişlerin oy derdi oldukça daha çok gençleri toprakla buluşturursunuz…