Dinimizin Engelliye Bakışı Hayatı boyunca tüm insanlara bir örnek ve rehber olan Efendimizin (a.s.m.) davranışlarında günlük yaşantımızda karşılaşabileceğimiz meselelerimize çözümler vardır. Bunlardan bir tanesi de engelliler içindir. Toplumumuzun yüzde 12 sini oluşturmaktadır. Ama onlara karşı nasıl bir yaklaşım sergileyeceğiz Bunu Kuran'ı kerime sorarak öğrenip, Efendimiz hayatıyla da nasıl bir örneklik sergilemiş anlamaya çalışalım öğrenelim.
Kur’an-ı Kerim’de doğrudan engellilerle ilgili birkaç ayet-i kerime vardır. Söz konusu ayetlerde Rabbimiz, bazı konularda engellilerin sorumluluklarının olmadığını ifade buyurmuş ve onları rahatlatmıştır. Ama Abese Suresinde ise özet olarak, tefsir kitaplarında geniş bir şekilde anlatılmıştır. Hz. Muhammed (a.s.m.) ile görme engelli sahabi Abdullah b. Ümmi Mektûm arasındaki olay çok ilginçtir. Abese sûresinde “(Peygamber) âmânın kendisine gelmesinden ötürü yüzünü ekşitti ve geri döndü. Onun halini sana kim bildirdi! Belki o temizlenecek yahut öğüt alacak da öğüt ona fayda verecek. Kendini (sana) muhtaç görmeyene gelince ona yöneliyorsun, oysaki onun temizlenip arınmasından sen mes’ul değilsin. Fakat koşarak ve Allah’tan korkarak sana gelenle ilgilenmiyorsun.” (Abese 80/1-10)
Bu âyetlerin nüzül sebebi olarak şu hadise anlatılır: Hz. Peygamber bir gün Kureyş müşriklerinin ileri gelenlerinden Utbe bin Rebia, Ebû Cehil, Umeyye bin Halef gibi kimselerle konuşuyordu. Onların Müslüman olmalarını istiyor ve bu konuda gayret gösteriyordu. O esnada âmâ bir sahâbî olan Abdullah bin Ümmi Mektûm gelerek Hz. Peygamber’e:
-Yâ Resûlallah Allah’ın sana öğrettiklerinden bana da öğret, dedi. Hatta onun başkalarıyla meşgul olduğunu fark etmediğinden bu sözünü birkaç defa tekrarladı. Konuşmasının kesilmesinden dolayı canı sıkılan, bu hoşnutsuzluğunu yüz ifadeleriyle açığa vuran Hz. Peygamber onunla ilgilenmeyerek yanındakilere döndü ve konuşmasını sürdürdü. Çünkü bu ekâbir takımı, zaten kendilerine özel muamele edilmesini istiyorlardı. Efendimiz konuşmasını bitirip kalkacağı sırada yukarıdaki âyetler nazil oldu. Bundan sonra Hz. Peygamber, İbn-i Ümmi Mektûm’a iltifat ve ikramda bulunup halini hatırını sormuş ve zaman zaman ona Ey kendisinden dolayı Rabbimin beni azarladığı zat, merhaba!” diye hitab etmiştir:
Bu ifadelerle engelliler konusunda ikaz edilen Allah Resulü, engelliler noktasında daha da duyarlı hale gelmiştir. Bu sürecden sonra, Peygamber Efendimiz engellilere nasıl davranmış, onun bu insanlara yaklaşımı nasıl olmuştu? Şimdi, kısaca buna göz atalım: Efendimiz, engellileri ziyaret ederdi Hz. Peygamber’in kişinin engeline değil, onun insanlığına ve Müslümanlığına kıymet vermenin önemli olduğunu vurgulamak üzere “O, âmâ değildir; asıl gören odur” dediği sahabi Umeyr b. Adiy’i, Resul-i Ekrem zaman zaman ziyarete giderdi. Hz. Peygamber, sahabileriyle birlikte bu ziyareti gerçekleştireceği zaman “Kalkın, Vakıfoğulları’ndan şu iyi gören adamı ziyarete gidelim” derdi.
Sanki Allah Resulü bu sözleriyle ziyaretinin bir sebebi olarak da onun âmâ oluşunu çevresindekilere hissettirmektedir. Çünkü engelli insanların ziyaret edilmesi, onların başkalarını ziyaret etmelerinden daha kolay görünmektedir. Onlar bu anlamda ziyaret edilmeye daha layık ve hak sahibi kişiler olmaktadır. Bu sebeple de Hz. Peygamber, engelli insanları ziyaret etmeye ayrı bir önem vermiş ve bunu hayatında yaşayarak göstermiştir. Efendimiz, engellilere yardım ederdi Hz. Peygamber, sağlıklı insanların engellilere karşı nasıl davranmaları gerektiğini düzenleyen ahlakî tavsiyelerde bulunmuştur.
Özellikle görme engelli insanlara karşı yardımda bulunmanın gerekliliğini şöyle ifade etmiştir: “Gözleri görmeyen birine yol göstermek sadakadır.” Yine aracına binmeye çalışan bir engelliye yardımcı olmak da Allah Resulü tarafından sadaka olarak değerlendirilmiştir. Bu sözleriyle Hz. Peygamber engelsiz insanlardan engelli kimselere karşı birtakım ahlakî davranış kalıpları geliştirmelerini istemiştir.
Bu amaçla Hz. Peygamber’e ashabdan birisi “Herhangi bir mal varlığımız yoksa sadakayı nasıl verelim?” diye sorunca o şöyle cevap vermiştir: “Sadakanın kapılarını, âmâlara yardım etmek, sağır ve dilsizleri anlayana kadar dinlenmek, bir insana ihtiyaç duyduğu nesnenin yerini göstermek, yardım isteyen birine gücümüz yettiği kadar yardım etmek ve güçsüzlere kol kanat germekle açabiliriz.” Peygamberin bu cevabı işitme engelli birine karşı onun derdini ve sorununu anlayıp çözüme kavuşturuncaya kadar çaba sarf edilmesi gerekliliğine bir vurgu olarak değerlendirilebilir.
Ayrıca Efendimiz, engellilere iş imkânıda sağlardı Allah Resulü, engellilere sadece değer vermek veya farklı şekillerde yardım etmekle kalmamış, onları kabiliyetlerine göre değişik işlerde istihdam etmiş ya da ettirmiştir. Bu bağlamda Asr-ı Saadet’e baktığımız zaman engellilerin imamlıktan berberliğe, sancaktarlıktan valiliğe kadar çok farklı iş kollarında görev aldıklarını görmekteyiz Burada sadece birkaç örneğini verebildiğimiz, Peygamber Efendimizin engellilere karşı davranışlarının, çağdaş bilgilerle örtüşen uygulamalar olduğu görülmektedir. Allah Resulü, on dört asır öncesinden engellilerle ilgili günümüzde söylenilen hususları dile getirmekle kalmamış, söz konusu hususları hayatında göstermiştir.
Engellilere değer vermiş, yardım etmiş, iş imkânı sağlamış, onların eğitimleri ve tedavileriyle ilgilenmiş; böylece herkesin yanında huzur bulduğu Efendimizin yanında engelliler de önemli olduklarını hissetmişler ve mutlu olmuşlardır. Burada sadece birkaç tane örnek verebildik Peygamber Efendimizin engellilere karşı davranışlarının, çağdaş bilgilerle örtüşen uygulamalar olduğu görülmektedir.
Allah Resulü, on dört asır öncesinden engellilerle ilgili günümüzde söylenilen hususları dile getirmekle kalmamış, söz konusu hususları hayatında göstermiştir. Engellilere değer vermiş, yardım etmiş, iş imkânı sağlamış, onların eğitimleri ve tedavileriyle ilgilenmiş; böylece herkesin yanında huzur bulduğu Efendimizin yanında engelliler de önemli olduklarını hissetmişler ve mutlu olmuşlardır. sözün kısacası ve özeti şudur ki dostlar. Engelli kardeşlerimize. Acıma! Gerektiği yerde yardım etmeyi unutma.. Kınama! Her an o hale düşebileceğini unutma. Saygılı ol! Canlı bir ayet ile karşı karşıya olduğunu unutma.