Merhum Cumhurbaşkanımız Turgut Özal ile şehit Başbakanımız Adnan Menderes’in kabirlerini, 17 Eylül 2022’de ziyaret ettiğinde biraz şaşırmıştık.
Öyle ya, CHP’nin 1960’ta yaptırdığı darbeyle iktidardan düşürülmüş ve sonrasında ‘sahibinin mahkemesinde’ uyduruk suçlamalarla yargılanıp idam edilmiş bir ‘Şehit Başbakan’ idi, Menderes.
Turgut Özal ise, CHP zihniyetine, onlarla aynı belediye otobüsüne binmesi bile düşünülemeyecek kadar uzak bir siyasî kimlikti.
Kemal Bey’in ‘helalleşme’ retoriklerini filan dinleyince, “Eh, seçime gidiyoruz, birazcık esnemiş olmalı…” diye geçiştirmiştik, bu sonradan olma sevgi pıtırcığını.
Lakin Kemal Bey, freni patlamış kamyon gibi, yokuş aşağıya hızlanarak gidiyor.
1950’de Menderes’in Demokrat Parti’sinin, CHP zulmüne karşı milleti ayaklandırmak üzere kullandığı ‘Yeter! Söz Milletindir…’ sloganını, CHP Genel Merkezinin tepesinden aşağıya kadar pankart yapınca bayağı şaşırmıştık. Galiba fazla sakil olduğunu gördüler ki, bir hafta sonra o pankartı kaldırdılar.
Aslında bizde de sorun olmalı ki, Kemal Bey’in tuhaflıklarına hâlâ şaşırabiliyoruz.
Kendisi ve partisi, merhum Başbakan Necmettin Erbakan’a, sağlığında etmedik zulüm bırakmamıştı. Hele 28 Şubat sürecinde yaptıklarını, Amerikan toprak ağaları Afrika’dan çalıp getirdikleri zenci kölelere bile yapmamıştı.
Sonra bir baktık, ‘Millî Görüş’ çizgisini ‘British View’e dönüştürmeyi başarmış olan Temel Reis’le birlikte ‘Erbakan Hoca’yı Anma Toplantıları’ yapıyor. Hem de, Erbakan Hoca’nın faziletlerini ve ülkeye yaptığı hizmetleri anlatmakla bitiremiyor.
Seçim yaklaşıp, kaybetme korkusu derinleştikçe, Kemal Bey, sirkteki konsolda oyun oynayan ergenler gibi, önündeki tüm tuşlara aynı anda basıyor.
Önceki gün, ‘Turgut Özal Anı Mekânı’ açılışına katılmış Kemal Bey. Ve tarihî bir laf etmiş: “Özal’ın hedef koyduğu gelişen Türkiye’yi yeniden inşa edeceğiz.” demiş.
Hızını alamamış, merhum Turgut Özal’ın ne büyük bir devlet adamı olduğunu filan da veciz ifadelerle anlatmış.
Kemal Bey’in Özal övgülerini dinleyince, zihnim 30 küsur sene öncelere gitti. Henüz stajyer bir muhabirken, o zamanın CHP’si olan SHP’yi takiple görevlendirilmiştim. Merhum Erdal İnönü ve Deniz Baykal’ın 1987 Anayasa Referandumu, 1988 Genel Seçimleri ve 1989 Belediye Seçimleri kampanyalarını bizzat takip etmiştim.
1988 seçimlerinde ANAP’ı ve Başbakan Turgut Özal’ı devirmek için canhıraş bir mücadele veren SHP, seçmene, “Bir 5 yıl daha Özal tarafından limon gibi sıkılmaya razı mısınız?” sloganıyla baskı yapıyor, Özal’ın yaptığı büyük hizmetleri yerden yere vuruyordu. Tıpkı bugün TOGG, TCG Anadolu, Bayraktar, Akıncı, Anka, Kızılelma, Millî Muharip Uçak, Akkuyu Nükleer vesaire için yaptığı gibi…
Sonra 1991 seçimlerinde, o zaman Cumhurbaşkanı olan Turgut Özal için söyledikleri en kibar laf ise; “Çankaya’nın şişmanı, işçilerin düşmanı…” olmuştu. Hızını alamayan SHP, Özal’ı Çankaya’dan indirip, Yüce Divan’da yargılamakla tehdit ediyordu. Tabi, zamanın ruhuna pek uymadığından olsa gerek, ‘Özal’ı asma’ vaadinde bulunmuyordu.
Doğrusu Kemal Bey’in ‘Turgut Özal güzellemelerini’ dinledikten sonra, ister istemez bende bir beklenti oluştu: Acaba 14 Mayıs’tan önce, geride kalan tek tuşa da basıp, şöyle esaslı bir ‘Recep Tayyip Erdoğan güzellemesi’ de yapar mı?
Ne o, şaşırdınız mı? Menderes’e, Özal’a, Erbakan’a bunca methiyeler düzen Kemal Bey, belki birkaç sağcı seçmeni daha tavlayabilirim umuduyla, şöyle laflar da edebilir:
“Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, büyük bir dünya lideridir. 20 yıllık iktidarı boyunca Türkiye’ye çok büyük hizmetler etmiştir. Hatta Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni kurarak, Türkiye’yi ebedî siyasî istikrara kavuşturmuştur. Ülkemizi otoyollarla ve hızlı trenlerle donatmış, ekonomimizi 3-4 kat büyütmüş, halkımızı kalkındırmıştır. Yetinmemiş, yerli ve millî teknolojileri ölümüne desteklemiş, yerli savunma sanayimizi kurmuştur. Ülkemizi nükleer santralle tanıştırmış, TOGG’la bu milletin 60 yıllık yerli otomobil hayalini gerçekleştirmiştir. Bununla da yetinmemiş, ‘Dünya beşten büyüktür’ diyerek, Birleşmiş Milletler şahsında şekillenen küresel adaletsizlik düzeninin kabuğunu çatlatmıştır. İktidar olduğumuzda, Büyük Devlet Adamı Recep Tayyip Erdoğan’ın yolundan gidip, onun hayallerini gerçekleştirmek için mücadele edeceğiz…”
Çok mu uçuk geldi? CHP ve zihniyetinin Menderes’e, Demirel’e, Özal’a, Erbakan’a ve Türkeş’e yaptıklarını şöyle bir hatırlayın… Sonra, Kemal Bey’in yukarıda bir kısmını alıntıladığım güzellemelerini masaya koyun… Recep Tayyip Erdoğan güzellemesi yapabilir mi, bir kez daha düşünün.
Ey demokrasi!... Ey millet hâkimiyeti!... Sen nelere kâdirmişsin?
İşte, seçmenin elindeki o bir tek ‘OY’ var ya… O ne muhteşem bir güç imiş…