Doğudaki şehir merkezini koruyamayan, korumak bir yana dursun gönderecek subay bulamayan devlet, bugün Irak'ın 15 km içeride adım başı üs kurmuş vaziyette. Bunu Recep Tayyip Erdoğan yaptı işte. Sen, ben, o, filan kişi değil; Başkomutan yaptı. Hakkari şehir merkezini koruyamayan, 56 defa şehrin PKK'ya karşı düşme riski ile karşı karşıya kalan devlet, bugün Libya'nın Trablus şehrine Rusya'yı sokmuyor. Nankör olmayın. Bugün devlet, İstanbul'un göbeğinde, General Kenan Evren kışlasında Afrikalı, Somalili askerleri eğitiyor.
Ve bu insanlar memleketlerine gittiklerinde Türk askerinin, Türk milletinin merhametinden, misafirperverliğinden ve şefkatinden bahsediyor. Gelinen noktada Türkiye, Somali'yi ayakta tutan kolonlardan en önemlisi. Şundan birkaç yıl önce hakkari'deki köyü koruyamayan Devlet, bir tepede 32 şehit verip karakolu düşen Devlet, kendi topraklarındaki şehre gönderecek Albay bulamayan Devlet, bugün Suriye'den Irak'a, Libya'ya kadar at koşturuyor.
Türkiye bugün Suriye'nin El Bab, Afrin, Carablus, Azez, Rassulayn, Tel Abyad alanlarına askeri ve siyasi açıdan hakim. İdlip'te ise Rusya ve İran için güvenlik tehlikesi oluşturan bir politika izleyip İdlip Yönetimini destekliyor. Elbette ki hatalar var. Türkiye'den İran yahut Rusya yahut Amerika gibi sağlıklı bir devlet geleneği beklemeyin. Şundan birkaç yıl önce MİT müsteşarının tutuklanma riski ile karşı karşıya kaldığı bir ülke Türkiye. Yani bu işlerde çok yeni ve zaman gerekiyor. Neticede Tayyip Erdoğan'ın otoritesi, devlete hakimiyeti, hepsi topu 3 4 yıllık bir maziye dayanıyor.
Devletteki hiyerarşi şurada birkaç yıldır sağlanmış durumda. Bu devlet, nereden nereye geldi. Bundan 2 ay önce Musul'da Blackwater şefi var bir tane, Jeffrey isimli biri. Ortadoğu'daki prestijimizi kaybetme nedenimiz Erdoğan. Neden Çünkü dedi her şeyi halletmeye o kadar hazır ki bizim devletimiz artık Rusya ile mücadeleyi geri plana bırakmış, Türkiye'nin üzerine artmış durumda. Şöyle baktığımızda gerek Suriye gerek Libya'da Amerika'nın pasif olma nedenlerinin en önemlisi,
Trablus düşmeyecek dedi, düşmedi. İdlib düşmeyecek, dedi düşmedi. Böyle güvenilir ve otoriter bir insan olunca haliyle Amerika Rusya'ya vermek mecburiyetinde olduğu mücadele hususunda rehavete kapılıyor. Ne de olsa Erdoğan var. Yani Erdoğan demek sadece AK parti Genel Başkanı Erdoğan demek değildir. Erdoğan demek bir politikacıyı Recep Tayyip Erdoğan demek değildir. Erdoğan bir devri başlatan insan, bir düzenin başındaki insan, bir devrimin sahibi. Erdoğan tam bir denge adamı. Bugün 10 gün ortalıkta gözükmesin, 3 milyon İdlib'li kılıçtan geçirilir. 1 ay ortalıkta gözükmesin, Libya Trablus düşer, 2 ay ortalıkta gözükmesin, İrak'taki bütün tepeler tekrar PKK hakimiyetine girer, PKK yurt içine tekrar konuşlanır. Selahattin Demirtaş'ın serbest bırakılıp SADAT'çıların müebbet hapis cezası yemesi demek.
KHK'lı fetö'cülerin mesleklerine iadesi, milliyetçi muhafazakar insanların ise tasfiye edilmesi, memuriyetten atılması demek. Kuruşu olan devlet düzeninin en baştan yazılıp çizilmesi demek. Tecrübeli kadroların görevden el çektirilmesi demek.
Bu böyle uzar gider. Bitmez.
Ekonomi illaki düzelecek. Böyle kalmaz. İllaki bir hal çaresi vardır. Ama Erdoğan'ın gitmesi halinde yaşanacakların telafisi yok. Dolayısıyla Erdoğan'ın gitmesi demek, koca bir düzenin yıkılması demek. 3 milyon idliplinin öldürülmesi, sokaklara düşmesi demek. Irakta PKK'nın tekrar kamp alanlarını geri alması demek. Trablus'un düşmesi demek. Özetle, bu denge yıkılırsa hepimiz altında kalırız.