Geçen hafta ‘Şimdiden seçim havasına mı girdi Ankara?’ydı yazımızın başlığı. Daha belediyelerin konser masrafları yoktu ortada. Konser maliyetlerinden başlayan tartışma, hükümet ve etmediği tahsilatlar aklına gelen SGK gibi kamu kurumlarının birbiri peşi sıra yüklenmesiyle ülke gündemine oturdu.
Geçmişin sorulmayan hesaplarını atlayıp, müsriflik akıllara geldi, borçları önüne kondu daha yeni seçilmiş belediyelerin. Gözlerimizi yaşartmıştı duyarlılık.
“Şimdiden seçim havasına mı girdi Ankara?” demiştik ama hiç de girdiğini kabullenmek istemeyerek. Neden seçim havasını istemediğimizi de anlatmıştık.
Bir hafta içinde değişen manzara, erken seçimin habercisi görünüyor.
YARARSIZ DENGE
Bürokrasi beklemeye geçecek, işler duracak, yatırımlar bekleyecek, fırsatçılar krizi körüklerken ekonomik önlemler boşa düşecek, boş işlere paralar dökülüp, dünyanın kaynama noktasına yükselen gündemine önlem almak yerine yine içeri kapanıp, sonuçsuz siyasi dalaşmalarla kuyruğumuzu kovalayacağız.
Dışarı ve içerideki gelişmelerin hızı ile etkinliği, seçimin normal süresinde yapılmasına müsaade etmeyecek anlaşılan. Anketler, muhalefetin iktidarla dengeyi bulduğunu gösteriyor. Hayırlı olmadığı anlaşılıyor bu dengenin; halat çekme yarışması gibi, yenişilemeyen ama enerjiyi tüketecek yararsız bir dengeyi bulduk galiba.
MECLİS ÇOĞUNLUĞU İHTİYACI
Meclisi, beklenen gelişmelere karşı koymak ya da önlem almakta güçsüz bırakacak bir denge. Özellikle uluslararası gelişmelere direnç gösterecek ve kararlı önlemler alacak, söz ve siyaset birliği yapabilen bir Meclis çoğunluğu ihtiyacı var.
İçeriden çok dışarıdan gelecek artık hayati tehditler. O yüzden ‘hayırsız denge’ diyoruz, bir kez daha her zamanki uzlaşamayan, yenişilemeyen, gücü tüketen sağlıksız bir dengeye oturdu siyasetimiz.
İşte bu aniden canlanan müsriflik ve hesap sorma edebiyatına, sağlıksız dengeyi bozma girişimi diyebiliriz.
DENGE YAVAŞ’LA MI BOZULACAK?
Anketlerde, partili rakipleri de dahil, herkesin önünde çıkan en güçlü halka Mansur Yavaş’ı hedefleyerek başlatıldı girişim. En ağırı alarak bozarsınız terazi kefelerinin dengesini, sonra diğer ağırlıklar. Ama Melih Gökçek’in hafifliğinden sonra zor Yavaş’ı almak, vatandaş yeterince tecrübeli ağırlıkları konusunda.
Ya da şöyle mi acaba; Mansur Yavaş’ın ağırlığını arttırırken kendi içinde aday çekişmesine dolanan muhalefeti dengeden düşürmek!
Erken ya da geç, seçimlerden çok seçim süreçlerinde kaybediyoruz ülke olarak. Çaresini de bulamadık. Ancak ‘yeni dünya’ masasına oturmakta kararlı Türkiye, bu seçimlerden birinde kırmak istiyor kısır döngüsünü.
O seçim, bu erkene alınacak seçim olabilir mi ya da bir sonraki mi hazırlanıyor acaba?