Belgeler Konuşuyor
Ermenistan’ın eski Cumhurbaşkanı Robert Kaçaryan Fransa seferi zamanı basına bir açıklama yapmıştı. Dünyanın önde gelen gazete ve dergileri bu haberi yıldırım hızıyla dünyaya yaydı. Kaçaryan şöyle demiştir: “Soykırımı tarihçiler değil, devletler tartışmalıdır. Türkiye bizden af dilemelidir”(???). Ak bir yalanı dünyaya yapmış oldu.
Doğum yeri Garabağ olan, bedenindeki kan ve kemikleri Azerbaycan ekmeği ile pekişen ve bir zaman Dağlık Garabağ’daki Ermeni Silahlı Kuvvetleri Kumandanı ve Hocalı soykırımına imzasını atmış Robert Koçaryan çok ikiyüzlü ve yalancının ta tekidir. Çünkü tarihi, genelde tarihçilerin yazdığını dünya biliyordur. Nasıl mı? Tarihi belgelere dayanarak, belgeleri ise derin araştırmalar, analizler, DNA testleri yaptıktan sonra bilim uzmanları, eksperler sonuca varıyorlar. Tüm dünyada mevcut sistem, yöntem budur, bunun başka alternatifi dünyada bulunamıyor. Kaçaryan bey efendi o yıllarda Fransa’da gazetecilerin gözlerinin içine baka-baka yalan söyledi ve ikiyüzlü Avrupa gazetecileri ise bu haberi yıldırım hızıyla dünyaya manşet yaptılar.
Şimdi siz okurlar, düşünün ki Mopassan, Emil Zolya, Klod Mone ve Mane, Napolyon… ve diğer klasik yazar ve ünlü ressam ve kahramanların vatanı sayılan Fransa, ne yazık ki Ermenilerin yalanlarına, sahtekarlığına inanan ülkelerin başında yer alıyor ve bu gün bile yalanları yazmaya devam ediyorlar.
ERMENİ DİASPORASININ SAHTEKARLIĞI
Kadim bir Türk Atasözü vardır: “Yalan ayak tutar, fakat yürümez”. Ermenilerin yalanı ise yürüyor. Ya dünya ülkeleri uyuyorlar, yada Ermeniler bu ülkeleri uyutmuşlar ki, mevcut olmayan yalan ve sahte Soykırım kararları peş-peşe alınıyor. Bunu bir türlü anlayamıyorum.
Ermeni Diasporası bütün dünyaya haykırıyor ki, Osmanlı hanedanı güya 1915 yılında zavallı Ermenilere Soykırım yapmıştır. Ve dünyanın pek çok gelişmiş devletleri de bu “zavallılar’ın yalanlarına, sahtekarlıklarına gözü kapalı inanarak kendi Meclislerinde olmayan Soykırım hakkında kararlar alıyorlar. Bu devletler karar aldıklarında hiç bir tarihi belgeleri okumamışlar, hiç bir tarihçileri dinlememişler bile. Bu ne kadar acı, ne kadar üzücü bir olaydır. Tam aksine, Soykırımı Ermeni teröristleri yapmışlardır. Türkiye’nin çeşitli illerinde, özellikle Erzurum, Erzincan, Kahramanmaraş, Iğdır gibi büyük illerde toplu mezarlar açılmış, dünyadan profesyonel uzmanlar davet olunmuş ve öldürülen kişiler DNA testi yapıldıktan sonra öldürülenlerin Türkler olduğu kanıtlanmıştır. Bütün bunlar tarihi bir gerçektir. Başka ne gibi delil, sanat, belge ola bilir ki?
Ermeni cellatlarının Dağlık Garabağ’da, Hocalı’da yapmış oldukları Soykırıma yenisi, daha vahim olanı eklenmiştir; korku ve dehşet dolu 1918 yılında, yüz mine ulaşan insan cesetleri, Guba’da bulunan toplu mezarlar Soykırım yapıldığının gerçek belgesidir.
BOLŞEVİKLER GUBA’YI İŞGAL ETTİLER
Bakü’nün 120 kilometreliğinde, manzaralı illerimizden biri sayılan Guba’da, toplam 50 binin üzerinde insanın öldürüldüğü bir kaç toplu mezar bulunmuştur. Yol kazıları sonucunda ise tesadüfen bulunan toplu mezarlarda toplam 100 binin üzerinde insan kemikleri bulunduğu ile ilgili dünya uzmanları çalışmalar yapıyorlar. Aşağıdaki resimlerde sadece birkaç mezardan bulunan binlerle yaşlı, genç, kadın, çocuk kemikleri bulunuyor (resimlere bakınız). Peki, bu olay nasıl gerçekleşmiştir? Soykırımla ilgili elime ulaşan resmi Rapordan Guba’daki Soykırımın nasıl yapıldığını sizlere belgelerle ve resimlerle aktarıyorum…
Olay yerinde defalarca incelemelerde bulunan Türkiye ve Azerbaycan devlet adamları, tıp bilim uzmanları, eksperler ve dünya basını da katliamın Ermeni çetelerinin yaptıklarını kanıtladılar, yazdılar. Ermeni teröristlerin 1918 yılında Guba’da yaptıkları insanlık dramı, tarihte Nazilerin bile yapamadıkları, az rastlanan bir trajediyi kanıtlıyor. Bu toplu mezar hakkında dünya basınına bilgi ve kanıtlar gösterilmiştir, TV kanallarında belgesel olarak canlı şekilde gösterdik ve Ermeni cellatlarının Azerbaycan Türklerini nasıl vahşice, İlker yollarla öldürdüklerini beyan ettik. Her şey göz önündedir, her bir dünya vatandaşı gelip mezardaki insan kemiklerini inceleye, araştıra bilir. Olayın şahitleri ile konuşa bilir, resmi belgelerle de tanış ola bilir. Ermeni cellatları o yıllarda canlı hiç ne bırakmamışlardır; çocuk, yaşlı, hamile, hasta insanları rast gele kurşuna dizmişlerdir. Tek tek sakat kalan tanıklar bu olayı anlatmakta zorlanıyorlar, anlattıklarını dinlemek bile acı veriyor insana. Böyle vahşilik, böyle rezalet tarihin hiç bir sayfasında görülmemiştir...
TOPLU MEZARLAR KONUŞUYOR
Yıl 1918, Nisan ayı. Lenin’in sağ kolu sayılan Stepan Şaumyan’ın denetimindeki Bolşevik Alayı Bakü’yü işgal ediyor. Gürcü David Gelovani adında komünist, 187 Bolşevik Alayı ile Guba ilini işgal ederek, Sovyet sistemini ilan ediyorlar. Gelovani, cezaevinde suçlu bulunan 200 Taşnak Ermeni çetesini salı veriyor. Fakat kısa zamanda Dağıstan Lezgileri kendi çembere alıyor, David Gelovani’ye teslim olmasını talep eder. Gelovani, Ermenileri, bütün Hıristiyanları da yanına alarak Guba’yı terk etmek zorunda kalır.
Olaydan tam iki hafta sonra Guba’ya acı haber yayılıyor. Bakü’den minamyotlu, mermilerle silahlanmış büyük Alay Guba’ya hareket etmiştir. İnsanlar evlerini, malikânelerini terk ediyor, ormanlara dağılır. Evet, 1918 yılı 1 Mayıs sabahı, Taşnaksütün Amazaspa adındaki katil ve yardımcısı Nikolay’ın denetimindeki tümü Ermenilerden oluşan Alay, Guba İlini her köşeden çembere alıyor ve Soykırım başlıyor.
Adamlar, ihtiyar, çocuk, kadın aile panik halinde sağa sola fırlıyorlar. Ermeni cellatları karşılarına çıkan her insana kurşun sıkıyor. Sokaklarda, evlerinin önünde, bahçelerinde insanlar öldürülmeye başlar, sokaklardan, ırmaklardan su yerine kan akmaya başlar... Tarihin en dehşetli, acı katliamı başlar…