XX. yüzyıl, üç önemli hadise ile dünya tarihine yazılmıştır. Bunlardan bir tanesi Osmanlı İmparatorluğu’nun parçalanması oldu; ikincisi II. Dünya Savaşı’nın Naziler tarafından başlatılması; üçüncüsü ise Sovyet İmparatorluğunun çöküşü idi. Her üç olay tarihin sayfalarına yazılmıştır ve gerçekten de XX. yüzyıl için yüz karartıcı asır olarak geçmişe gömüldü. Şimdi bu üç olaya dikkatle nüfuz edelim…
Osmanlı, parçalandı demişimdir. Çünkü tarihteki İmparatorluklar arasında en uzun ömürlü bir hanedan olmuştur ve Batılı devletler, tıpkı aslanlar gibi birleşerek Osmanlı’ya her yönden saldırmışlardır; Genelkurmay Başkanı Alman ırkından, Dış ve İç işleri Bakanları Ermeni, yani, Hıristiyan ırkından olan bir Hanedan gerçekten de çökmeye layiktir. Çünkü onun dâhilinde, uç görevlerde ikiyüzlü, hain düşmanlar oturmuştur. Nitekim, Batılı güçlerle irtibatta olmuşlar: işbirliği yaparak kocaman Osmanlı İmparatörlüğünü çökertmişler. Bu hakta çok yazılmıştır, izaha ihtiyaç yoktur. Osmanlı Hanedanına en büyük darbeyi Ermeniler saldırmışlar: hem içten, hem de dıştan. Eğer, zamanında,Türklerin onuru ve şerefi - Ulu Önder, Mustafa Kemal Atatürk, Samsun’a çıkıp da, Osmanlı’nın kin beslediği Türkmenleri ve Alevi cemaatini çevresine toplamış olmasaydı, birlik ve beraberlik ortamını yaratmış olmasaydı; Çanakkale’de zafere imza atmış olmasaydı, bu gün Anadolu dahil bütün Türkiye topraklarında İngilizler, Fransızlar, Almanlar, Yunanlar, Bulgarlar ve başka ırklar hakim olacaktı ve hepimiz onlara hizmet edecektik. Bunu böyle anlamalıyız. O zaman Ermeniler de kendilerini belki rahat his edeceklerdi, çünkü bu ülkeleri zaten onları piyon olarak kullanıyordu, daha sonra ise Kafkas’lara yönelik yeni-yeni senaryolar üreteceklerdi. Burada da Ermenileri süpürge olarak kullanmış olacaklardı. Tarihte zaten Ermeniler bu hain görevlerini seve-seve devamlı sürdürmüşlerdir.
ERMENİ GENERALLERI HİTLER’İN SAĞ KOLUYDU
II. Dünya Savaşında Naziler sonuçta çökertilecekti, az geç oldu, ama çökertildi. Çünkü zülüm, işkence, etnik temizleme yapanlar - tarihin hiçbir safhasında başarılı olmamıştır. Tanrı bunu sevmiyor, bir kere. Artı, Dünya devletlerinin hiç biri topluca başka bir ırkın yok edilmesine razı olmazdı. Dünya diplomasisinde de bunun esmalı yoktur. Fakat ilginç olanı şudur ki, Naziler arasında Ermeni Generallerinin olduğunu tarihten biliyoruz. Hatta Hitler’e daha yakın oldukları da Belgelerde gözüküyordur. Yani Nazilerin işkence usullerini derinden örgenmiş bulunuyorlar ki, ileride Hocalı hadiselerinde bunları belgeleyeceğim. Ermeniler nerede güçlü iktidar, güç kullanımı var ise o takımın içinde yer alıyorlardır. Bunu da tarihin her kademesinde görüyoruz: Gâh Rusların saffında olmuşlar; Gâh Yunanların, gâh Osmanlı Hanedanının içinde yer almışlar; gâh da Nazilerin yanında…
Daha önceleri ise İngilizlerin, Fransızların ve Almanların maşası oldukları da başka bir gerçektir. Bütün bunlar belgeli şekilde kitaplarda yer alıyordur. Şimdi ise Sovyet İmparatorluğunun çöküşüne bakalım. Çöktü çökmesine, Allahtan beş Türk devleti kurulmuştur ki, tarihte önemli yanı bu oluyor. Fakat, Ruslar kendi din kardeşlerini sırtında beslediklerini biliyoruz. Hâlâ, 1918 yılında, İngilizler, Kafkas İslam Ordusu’nun Bakü’ye gelişiyle Bakü’den ayrıldıklarında 27 Bakü Komissarlarını (bakanlarını) da yanlarına esir olarak alıp götürmüşler. Bunlardan 26 Bakanı Türkmenistan’ın uçsuz bucaksız, ıssız kul sahralarında kurşuna dizmişler. 27’cisi Ermeni Anastas Mikoyan olduğu anlaşılmıştır. İngilizlere büyük rüşvetler vermiş, böylece gemiyle Astrahana, oradan da Moskova’ya gitmiş, cellât Stalin’in yanına sığınmıştır. Daha sonralar Politbüro’ya dek yükselmiş, hatta Sovyet Cumhuriyetleri Ali Soveti Reyaset Heyeti Başkanı görevine dek yükselmiştir.
ASALA’NIN KURUCULARINDAN BİRİ ANASTAS MİKOYAN’DI
İşte bu zevat her beş yılda bir fitneler, fesatlar karıştırmış, önce Ermenistan adında kukla devletini kurdurmuştur. Daha sonra cellât Stalin’in de onayını alarak Azerbaycan’ın bin yıllarca dede-baba topraklarından parsel-parsel koparmış, Azerbaycan Türkleri’nin topraklarında Ermenistan arazisini genişletmiştir. Ermeni ırkından olanları Kremline yerleştirmiş, bütün Sovyet Bakanlıklarında uç görevlere dek yükseltmiştir. Kısacası Ermenileri Moskova, Leningrad’ın üst kademelerinde, İç İçleri, Dış İşleri, Savunma, KGB gibi üst görevlerine atamıştır. Hatta Mokyan, Türkiye’ye karşı Fransa’da ASALA terör grubunu yaratıcısıdır. Ama, A. Mikoyan’ın en önemli görevi, topraklarımızın işgali ve Ermenilere peşkeş edilmesi ile tanınıyor. Bu zat Ermenilerin damağında kök salmıştır ki, XXI. yüzyılda bile ülkemizdeki iktidar boşluğundan faydalanarak Garabağ’ı ve Azerbaycan topraklarının beşte birini ellerinde tutmuşlardı. Bir milyondan fazla soydaşlarımız evlerinden topraklarından kenarda, evsiz, topraksız yaşadılar. Doğru, devletimiz, Cumhurbaşkanımız, Sayın, İlham Aliyev devamlı kaçkın ve göçkünlerin aile durumlarıyla, yaşamlarıyla meşgul olmuş, onlar için yeni modern şehircikler salmış; su, elektrik, gaz ile temin etmiş, onlar maaşla temin edilmişler. Yani devletimiz bütün ekibiyle göçkünlere her türlü yardımını etmiştir. Fakat tam otuz yıl topraklarımızın beşte biri işgal altında kalmıştır. Dünya devletleri de bunu görüyordu ve sakince susmayı tercih ediyorlardı. Batılı devletler ve Amerika Birleşik Devletleri Başkanı da Azerbaycan’ın sınırını tanıyordur. BM Teşkilatının 4 kararı alınmış ve orada Ermenistan işgalci devlet olarak nitelendiriliyordu. Avrupa Birliği Parlamentosu da sınırlarımızı tanıyordur. Bu zalim Ermeniler BM’in 4 kararına bile uymadılar. Azerbaycan’ım şerefli devlet Başkanı, Sayın, ilham Aliyev, dünya devletlerini dolaşıyordu, her gittiği ülkede Garabağ sorununu, Hocalı katliamını dile getiriyordu ve dünya devletlerinin de desteğini alıyordu. Fakat, gaddar, sahte devlet Ermenistan, Fransa, Rusya ve bazı devletlerden güç alıyordu ki, dünyanın dev ülkelerini bile dikkate almıyordu.
Cesaretli, siyaset arenasında tanınan, Haydar Aliyev siyasi kursunun ender devamcısı, Sayın, İlham Aliyev, Ermenistan Ordusu’nun belini ebediyen kırmış oldu: darmadağın ederek diz çöktürdü ve 44 günlük Savaşta tüm topraklarımızı düşman esaretinden ebediyen kurtarmış oldu.
SAYIN, İLHAM ALİYEV, ERMENİSTAN ORDUSU’NUN SIRTINI PARÇALADI…
Bu tarihi zafer, Türk tarihinde bir ilk olarak daima yaddaşlarımızda kök salacaktır. Neden mi, dersiniz? Çünkü Türk tarihinde Oğuz Kağan’dan sonra, Cumhurbaşkanımız, Sayın, İlham Haydar Oğlu Aliyev, Türk topraklarını düşman esaretinden kurtarmış oldu ve Türk tarihine ismini ebediyen yazdırdı. Asırlar ötecek ve kahraman evladımızın ismi kurtarıcı olarak Türk tarihine yazılacaktır. Bu tarihin başka özelliği de bu işte!
Öyle bir anda Savaş başladı ki, dehşet verici bir olay tüm basına sızmış oldu: Ermenistan, Türkiye’den Güneye dağılan PKK terör destelerini Garabağ’a yerleştirmeye başlamış bulunuyordu. Pek çoğunu Ermenistan vatandaşı yapmış ve ateşin kökünü dede-baba topraklarımıza yerleştiriyor ki, bu çok korkulu ve vahim olay idi. Ta Osmanlıdan başlayan düşmancılık, Naziler zamanında Adolf Hitler’in safhasında devam etmiş ve Sovyetlerin çöküşüyle günümüze dek vahşileşerek, hainleşerek devam etmekte idi. Bu bakımdan Savaş tam zamanında ve beklemedikleri anda başlamış oldu. Bu sebebpten de 44 günlük Savaşın başka bir özelliği de işte budur.
Zalım, vahşi ve gaddar naziler gibi bu vahşi Ermeniler Hocalı’da tarihin en acımasız katliyamını yapmışlardır. 1992 yılında, Şubat’ın 25-i 26-na geçen gece, tüm Hocalı sakinleri uyurken, tırnağa dek silahlanmış asiler gibi aniden-uyuyan insanlara-çocuklara, ihtiyar insanlara, Hasatalara gurşunlar yağdırarak-hünharca, vahşice, acımasızca topyekun öldürmüşlerdir. Böyle katliyam tarihin hiçbir sayfasında yapılmamıştır…Bilancosu çok ağır oldu: 613 insan öldürüldü… 487 yaralı kalmıştır… 1275 insanımız giröv götürüldü… Girovlardan hala da haber alınamıyor. Ayrıca öldürülen insanlarımızı yaralı Hocalı sakinlerine taşıttırmışlar ve sonuçta toplu mezarın da izini yitirmek için onları da öldürmüşler… Ben her yıl bu acı olayları köşemde yazarken şunları da hep düşünüyorum: Evet, Ermeniler zalimler, acımasızlar, vahşiler, gaddarlar. İşte bu sebepten onlar bir zaman Hindistan’dan topyekun kovulmuşlardır.
İÇİMİZDE HALA DA ERMENİ HAİNLERİ ÇALIŞIYORLAR…
Artık bıçak boğaza sıkılmak üzere iken, Azerbaycan Cumhurbaşkanı, Sayın, İlham Aliyev, muzaffer Ordumuza emir verdi.... Ve 44 günlük adaletli Savaş sonucunda, 30 yıl düşmanın esaretinde inildeyen vatan topraklarımız ebediyyen azat olundu…
Peki, neden biz Azerbaycan Türkleri, hala da bu vahşı, gaddar, acımasız Ermenileri Bakanlıklarda, Başbakanlıkta yüksek görevlerde tutuyoruz??? İşte size somut örnek-Ramiz Mehtiyev! Ermeni olduğu belli oldu…Babasının adı Andranikdir. Gerçek adı Aramis Cindayan. Eşinin ismi -Karina…Kızı - Kamilla Sumbatyan Cindayan. Oğlu Teymuri Cindayan. Onun manevi babası-Anastas Mikoyan olmuştur ve Aramise babalık yapmıştır. Aramisi görevinde devamlı yüksek görevlere itiyordu…Aramis ise çevresine sadece Ermenileri toplamış, onlara Azerbaycan Pasaportu ile temin etmişdir. Örneğin, Artur Rasizade – aslen Ermenidir ve tüm çevresindeki çalıçanlar Azerbaycan Pasaportu daşıyan Ermenilerdir.
Peki, neden biz hala da düşmanlarımızı böyle yüksek görevlerde tutuyoruz? Sadece bunlar mıdır, derseniz. Hayır! Ben bu listeyi daha da uzada bilirim…
Buradan vatanımda her vicdanlı insanlarımıza sesleniyorum! Çevrenize iyi bakın, çünkü düşmanlarımız kapımızın arkasında, komşulukta, idarelerde, Bakü’nün ve başka şehirlerimizin idare ve Okullarında saklanmışlar ve düşmanlıklarına devam etmekteler… Necmeddinler gibi hainler, güzelim ülkemizi az kala dümana teslim edeceklerdi. Onu işten attılar da, çevresindekiler hala da iş başındalar…
Aman, dikkat edelim, halkımızı sağlıklarını koruyalım, lütfen, lütfen. Biz, adil, iyi niyetli, mağrur ve insanperver halkız. Düşmanlarımızı hala da Bakü’de, Bakanlıklarda, idare ve Sanaye fabriklerinde çalıştırıyoruz. Aman, yapmayalım, aman dikkat edelim!
Gazetelerde okudum-Elmler Akademisi Coğrafya Enstitüsü’nde Şübe Müdürü çalışan Ermeni kadını, Azerbaycan’ın etnik Coğrafi-Haritasını alıp, Ermenistan’a kaçmıştır. Neden bunu görmediniz, neden bu ifrite kadını böyle ciddi olağanüstü önemli Şübe’de tutuyordunuz?
Devamı vardır…