Vatana tatile gitmiştim... Aslinde tatil sayılmazdı. Her gün haberleri dinliyor, kendi kendime düşünüyordum: “Evet, biz resmen savaş ortasındayız”. Çünkü her gün Ermenistan Ordusu yaşlı, kadın, çocukları hedef alarak gün erzinde 145, 149 defa Azerbaycan bölgelerini ağır silahlarla adeta tarıyor, köy sakinlerini, tarlasında çalışan insanlarımızı öldürüyor. Bunu Minsk Barış Grubu ve dünya basını da sakince izliyordur. Fakat dünya devletlerinden, kendilerine “demokrasi”, “çağdaş devlet” ismini takmış İngiltere, Fransa, Almanya, ayrıca dağılmakta olan Avrupa Birliği ve NATO devletlerinden ise tık ses çıkmıyor, haber bile yazılmıyor. Ve üzücü tarafı şu ki, ırkçı, totaliter devlet sayılan Ermenistan’ı hiç bir dünya devleti kınamıyor da? Ağustosun 7-de Ermenistan Ordusu, işgal ettikleri bölgelerden Tovuz reyonunun Ermenistan’la sınır ilçemiz olan Garalar’ı uzun namlulu ağır silahlarla gün boyunca ateşe tutmuştur.
ERMENİSTAN ÇOCUK KATİLİDİR
Aralıksız ateş sonucu ilçe sakini, 2004 doğumlu 13 yaşlı çocuk Yusifov Ramin Sabir oğlu mermi parçalarından ağır yaralanmış ve hala da hastanede yoğun bakımda tutuluyor. Dinç ahaliyi ve çocukları öldürmeyi hedef almış gaddar, terörist ve çirkin ruhlu düşman olan Ermenistan Ordusu aralıksız olarak hemen-hemen her gün çevre reyon ve ilçelerimizi ağır silahlarla ateş altında tutuyor. Ay yarım sürecinde her gün haberlerde 145, 149, 141, 152 defa ateş ettikleri hakkında resmi bilgileri radyo ve Az.TV-den duyuyordum. Silahlı Kuvvetlerimiz elbette ki cevap ateşiyle düşmana gereken dersi veriyordur. Ama düşman susmuyor…
Ermenistan açık-aşkar savaş istiyor, aksi halde işgal ettikleri doğma topraklarımızdan sınır reyon ve ilçelerimize her gün, aralıksız neden ateş ediyor? Dünya Ermenistan’ın tecavüzkâr devlet olduğunu evvel-ahır anlamaya başlamıştır. Amerika’nın pek çok eyalet Meclislerinde Hocalı’da soykırım yapıldığı kararı alınmıştır. Kanada, Meksika ve pek çok Latin Amerika’sı devletlerinde de benzer kararlar alınmaktadır. Fakat hakiki terörizmi sürdüren Ermenistan Ordusu daha vahim katliamı gerçekleştirdi…
2017 yılı 4 Temmuz günü Ermenistan’ın terörizmi sergileyen Ordusu, Fuzuli reyonu Alhanlı ilçesinin yoğun nüfuslu bölgesini, devlet kurumlarını, evleri, okulları ağır silahlarla ateşe tutmuştur. Bilançosu yine ağır oldu. 1967 doğumlu yaşlı kadın Allahverdiyeva Sebihe ve 2 yaşlı kız torunu Guliyeva Zehra anında helak olmuşlar. Diğer sivil kadın 1965 doğumlu Guliyeva Selminaz ağır yaralı olarak hastanede yoğun bakıma alınmıştır ve durumu ağırdır.
YAŞLI NENELER, DEDELER, ÇOCUKLAR ÖLDÜRÜLÜYOR
Ermenistan bir kere savaş taraftarıdır ve bunu terörist davranışlarıyla açıkça dünyaya sergiliyor. Ayrıca bozuk, gaddar, zalim, neo-nasist davranışlarıyla Uluslararası humaniter hukuk normlarının taleplerini hiçe sayıyor ve dünyada terörist devlet olduğunu ispatlıyor. Şimdi düşünüyorum da Araplar Gazze’de İsrailli kadını ve torunlarını öldürmüş olsaydı neler olacaktı? Bir kere dünya devletleri hemen ayaklanmıştı, seferber olmuştu. Amerikan Başkanı Tramp, mutlaka beyanatla kınama yapmış, İsrail’i destekleyecekti. Almanya Başbakanı, hanım Merkel mutlaka beyanatta bulunacaktı. Fransa ve İngiltere de kınama ve tehditlerde bulunacaktı. Ayrıca İsrail de haklı olarak belki yüz, beş yüz, hatta çoklu Arap’ı içeri takmıştı. Azerbaycan toprakları işgal altında, insanlarımız hala da öldürülüyor ve dünya devletleri susuyorlar.
Dünyaya “demokrasi dersi” veren devletler, AB ve NATO Ermenistan’ın terörist devlet olarak bu haince, hünkârca savaş davranışlarına neden susuyorlar acaba? Azerbaycan petrolü ve gazı için Bakü’nün kapısında sıra bekleyen bu dev devletlerden neden kınama beyanları, objektif yaklaşım yoktur? Bu ülkeler ile sıcak ilişkilerin kurulmasının ben de taraftarıyım, fakat istedikleri gazın ve petrolün pazarlığı karşılığında bu devletlerden derdimize çare neden aramalıyız. Azerbaycan petrolü ve gazın kokusunu almış dünya devletlerden kınama beyanları yanında baskılar yapılmalıdır. Ayrıca işgalci, neo-nasist Ermenistan’ın Silahlı Kuvvetleri işgal ettikleri Azerbaycan topraklarımızda mevcut bütün tarihi, medeni, dini abideleri yok etmiş, evler, mukaddes mescitler, okullar yakılmış, yerle yeksan edilmiştir. Bölgenin ormanlarında bulunan nadir ağaçlar kesiliyor ve yurt dışına taşınıyor; yeşillikler, mahsuldar ovalar, tarlalar yakılıyor. Kısaca verimli topraklara da tecavüz ediliyor, resmen yararsızlaştırılıyor.
ÇAĞIMIZDA KATLİAM VE SAVAŞ VARDIR
Böyle katliama tarihin hiçbir kademesinde rastlanmamıştır; bu adi bir davranış değildir, bu hainliğin, düşmanlığın, gaddarlığın ötesinde bir gayri insani durumdur. Neo-nasistler bile böyle rezalet yapmamışlar ikinci dünya savaşında. Ermenistan hem insanlığın, hem de tabiatın, doğanın katili rolüne üstlenmiştir. Fakat ne yazık ki çağımızda böyle rezaletler yaşanmaktadır ve dünya susuyor...
Beni bilim ve sanat adamı, yazar olarak rahatsız eden husus şu ki, Türkiye ve dünya devletlerine hukuk dersi vermeye üstlenen ve bir zamanlar nasistleri koynunda besleyen, üreten, dünya devletlerini korkuya salan, daha sonra dünya devletleri tarafından hüsrana uğrayan Almanya (II. Dünya savaşı döneminde); terör mikroplarının “üreticisi” İngiltere, havadarları Hollanda, Fransa, Belçika, güçlü devlet sayılan ABD ve diğer devletler, Ermenistan’ın işgalci, totaliter, insanlığa ve Tanrının yaratmış olduğu tüm güzelliklere karşı zalimce, haince, gaddarca isyankâr tutumuna neden suskunlar? Azerbaycan’ın 20 faiz topraklarını 25 yıldır işgal etmiş ve yüz binin üzerinde Azerbaycanlıları öldürmüş, milyonlarca soydaşlarımızı dede-baba topraklarından, İrevan Hanlığı arazisinden ve Garabağ’dan zor kullanarak sürmüş, göçkün duruma sokmuş, tüm insani hukuk normlarını bozarak cinayetler türetmiş Ermenistan’ın Hocalıda soykırım yaptıklarına dünya devletleri hala da göz yumuyor ve suskunluğunu sürdürüyorlar. Öyle ise akla şu gelir: önce Libya, Irak ve şimdi de Suriye dâhil Azerbaycan’da yapılan soykırım - bir Müslüman Hıristiyan karşı durması değil midir? Vatikan Papası ile Rus Patriğinin bin yıl sonra bir araya gelmelerine sebep ne oldu acaba? Gündemde Arap baharı denildi, ama… Ölenler sadece Müslümanlar değil mi? Orta Doğu’daki savaş sonuçları ortadadır. Başka ne düşünüle bilir ki?
BÜTÜN DİNLER SAVAŞA KARŞI DURMALILAR
Evet, uluslararası camia çocuk ve kadınlara yönelik askeri harekâta göre Ermenistan’ı uyarmasına rağmen Ağustos’un 7-de yaşlı kadın Ramin Yusufova’nın yaralanmasıyla sonuçlanan cinayeti türetmiştir. Ermenistan açıkça savaş istiyor ve her gün yüz defalarca sınır bölgelerindeki köy ve ilçelerimize ateş etmeye davam etmektedir. Ve bütün Katolik ve Hıristiyan devletleri Ermenistan’ın açıkça savaş yapmasına susuyorlar ve ikiyüzlülük yapıyorlar. Bu gün Azerbaycan topraklarında, özellikle Bakü’de 39 bine yakın Ermeni yaşıyor. Azerbaycan halkı dünyada en adil, hoşgörü ve barış sergileyen tavırlarıyla seviliyordur ve ülkemizde bütün küçük halklar barış ve huzur içinde yaşamlarını sürdürüyorlar. Fakat gaddar, neo-nasist Ermenistan’da tek bir soydaşımız yaşamıyor…
Azerbaycan Cumhurbaşkanı, Sayın İlham Aliyev dünya basını önünde açıkça şunu ifade etmiştir: “Biz Barış yoluyla topraklarımızın geri almayı hedefliyoruz. Ama gerekiyorsa güç kullanmaya da hazırız. Silahlı Kuvvetlerimiz topraklarımızı geri almaya hazır durumdadır…” Elbette, öncelikli hedefimiz barıştır. Tüm Katolik ve Hıristiyan dünya devletleri bilmeli ve anlamalılar ki Azerbaycan devleti ta başından beri barış taraftarıdır. Çünkü biz adaletin, uluslararası hukuk normlarının tarafındayız ve adalet arıyoruz. Karşı Ermenistan tarafı adaleti, barışı değil, savaş istiyor. Burada görev dünya devletlerine, özellikle Avrupa Birliği, NATO devletleri ve BM düşüyor. BM almış olduğu 4 kararı vardır ve Ermenistan bu kararlara uymuyor. Bana göre dünya devletleri adaletin, hukukun üstünlüğünü savunmalı, topraklarımızın geri almamız için bütün gayretlerini, güçlerini ortaya koymalıdır. O zaman uluslararası hukuk normlarına uyulacaktır ve dünyada savaşın önü kesilecek ve bölgeye huzur ve adaletin zaferi ebediyen yerleşecektir. İki komşu halk ileride barış ve huzur içinde yaşamlarına devam edecektir. Hakkın, hukukun, adaletin gerçek yolu bu olmalıdır.