Eski aklın çöküşünü izliyorsunuz

Ali İnandım

Türkiye’nin bir günlük gündemi başka ülkede olsa haftasına toplu intiharlar haberi alırdık. Gerçekten insan aklı ve sabrını son zerresine kadar zorlayan, hiç freni tutmayan bir gündemimiz var. Millet de şerbetli, hayatın normal akışı sıkıcı geliyor.

14 Mayıs birinci tur ve 28 Mayıs ikinci tur genel seçiminden sonra kendi ayağına dolana dolana ha düştü ha düşecek, muhalefet partilerinin savrula yıkıla tökezlemesiyle meşgulüz. İktidara seçenek, millete umut olacak partiler, zaten olamayacaklarını tesciller gibi, yün yumağına dolanmış kedi misali çırpınıyor.

BİR DENGEYE GELDİK

İktidar, devleti kemiren semirmiş kurtları ayıklayamadığı için ihtiyacı olan yönetme gücüne tam anlamıyla vakıf olamıyor. Sandığa gidenin yarısı kızgın, gitmeyen 3’te 1’lik kesim küskün, seçmenle siyaset arasında bir eşgüdüm, ortak hedeflere yöneliş ve siyaset birliği sağlanamıyor.

Yalnız şöyle bir noktaya geldiğimizi söyleyebiliriz; daha önce dışarıdan alınan akılla yönetmeye alışmış, maddi manevi karşı konulmaz baskın gücüyle ülkeyi yöneten siyaset tarzı ile millici ya da ulusalcı olarak tanımlayacağımız siyaset tarzı, bir dengeye gelmek üzere. Hatta “Geldi” bile diyebiliriz.

İFŞA ÇAĞINA AÇILIYORUZ

Bu denge ile bir ‘ifşa çağı’na açılıyoruz sanki. Ülke ve toplum çıkarlarına aykırı girişimler, kendiliğinden ifşa yani açık oluyor. Dışarıdan içimize uzanan eller, o ellerin kullandığı kuklalar, o kuklaların yediği haltların çok geçmeden açık edilip gündemimize düşmesi, bir yol aldığımızın da göstergesi.

İktidarından muhalefetine, yargısından kolluk güçlerine, iş camiasından medyasına, bir süzgeçten geçiyor gibiyiz. Ülkenin ve milletin binlerce yıllık geleceği, bu süzgeçten kalanlarla kurulacak. Sancılı ama hayırlı bir süreçten geçiyoruz yani.

Eski akıllar, eski siyasetler, eski aydın edebiyatları çöküyor. Kabullenmemek için çırpınıyor, mukavemet gösteriyor ama bize sadece zaman kaybettiriyorlar.

BECEREN GEMİSİNİ YÜRÜTECEK

O 40 yıllık emanet akıllarla geldik, karaya oturduk. Aklı verenin umurunda değil, gemiyi kendimiz yüzdüreceğiz o aklın kölesi olmadan varoluşumuzu sürdürmek istiyorsak. Bütün dünya ülkeleri, aynı sınavla karşı karşıya. Beceren, gemisini yürütecek, beceremeyenin binlerce yılına mal olacak.

Hala yok genel yok yerel seçim diye kuyruğumuzu kovalıyoruz ama bir kez daha ‘kurtuluş’ta birleşmeliyiz, din, dil ve ırkla, şucu bucu olmakla ilgisi yok bu gidişatın. Bizi bu güne getiren siyaset, ekonomi ve edebiyat bitti, yep yeni bir çağ açılıyor önümüze.

FERASET MİLLETTE VAR

Sabit fikirlerimizden sıyrılıp, önümüzü açmalı, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundaki gibi önümüzü açanın arkasında durmalıyız. Bu feraset bu millette var ve 2007 yılından beri her engelin üzerinden atlamayı becerdi şimdiye kadar.

Tarihi bir döneme, hem dünyada hem ülkemizde, en az 250 yıldır hakim aklın çöküşüne şahitlik ediyoruz. Yenisine, herkes kendi aklıyla çıkacak, yeni dünyayı, kendi irade ve kişiliği olanlar kuracak.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.