Eşkıyanın bayrağı Türk semalarında dalgalanamaz.

Selami Mutlu

Kuzey Irak bölgesi aşiret lideri Mesut Barzani’nin gelişinde İstanbul hava limanın da göndere çekilen korsan bayrak Türk halkını derinden yaralamıştır. Bu hata siyasimidir yoksa idarimidir diye kafa karıştırmaya gerek yok. Bu tür resmi davetle yapılan ziyaretlerde siyasi kabul olmazsa davet gerçekleşmez. Davet üzerine gelen Barzani’nin dış işlerince ve Başbakanlık sonra Cumhurbaşkanlığınca protokol düzenlenmesi yapılır. Günler öncesinden yapılan program düzenlemesi siyasi davet sahiplerinin onayına sunulur. Bu düzenlemede, saat kaçta kiminle nerede olunacağından tutun, nerede ne yenileceğine kadar tespiti ve programı yapılarak uygulanacağı gün ve saate kadar güvenlik gerekçesiyle gizli tutulur.

Bu bilgi ve düzenlemenin bilinmesine rağmen, daha bağımsızlığını bile ilan etmemiş Birleşmiş Milletlerde de kabul edilen bir devlet konumunda olmayan, üstelik Türk hükümetince defalarca Irak’ın toprak bütünlüğüne saygılıyız diyerek, Irak devleti içinde toprak işgal eden, PYD-YPG-PKK dayanışması içersinde olan bir aşiret liderinin korsan sayılacak bayrağını resmi kabul göstererek ağırlamak, sözde bayrağını Türk bayrağının yanına asarak dalgalandırmak kabul edilir bir durum değildir.

Yapılan yanlış karşısında siyasi muktedirlerin hiçbir şey olmamış gibi duyarsız davranmaları, konuya ilişkin yalan yanlış savunma içersinde olmaları Türk halkını derinden yaralamıştır. Önümüzdeki referandum da oy kaygısı ile yapıldığı varsayılan bu davetin olumsuz yansımaları da sandığa yansıyacaktır. Böyle bir durumda aynı menzile koşarak yer alan Büyük Türk Milliyetçisi Sayın Devlet Bahçeli’nin esip gürleyerek, alayına posta koyarak köşeye sinmesi yeterli kabul görmemiştir. İcraat gerek, somut sonuç gerek, tavır gerek. Bağırıp çağırmak yanlış icraatların sonucunu değiştirmiyor.

Ülkenin nereye sürüklendiğini bu zihniyetle gidişin yarın ülkemize nelere mal olacağı üzerine her kesimin derin endişeleri vardır. Girdiği ittifakın yeniden değerlendirilmesi ya da kendi grubunu toplayarak alınan karar ortaklığını gözden geçirmesi gereği vardır. Bu tutum Türk milliyetçilerini –ülkücüleri derinden yaralamıştır. Yıllardır PKK terörüne karşı verdiğimiz savaşta ölen şehitlerimizin asker-polis-sivil ruhlarının azap duyduğudur. Bunca şehidimizi biz sonunda Türk düşmanı olan Türklere verecek bir kedim bile yok diyen teröristin korsan bayrağını Türk semalarına çektirmek için mi verdik diyeceklerdir. Daha bu günlerde bu hataları yapan siyasi muktedirlere dinimizi siyasi açmazlarınıza alet etiniz Milli duygularımızı da alet etmeyin diyeceklerdir. Milli iradenin ve ülke geleceğinin tek kişinin iradesine, vicdanına, tasarrufuna ve onun yapacağı yanlışların sonucunda doğacak maliyetin ülkeye mal olacağını söyleyeceklerdir.

Babası gibi Türk düşmanı olan Osmanlı’ya da bayrak açmış aşiret lideri teröristin, dünya ülkelerince de kabul görüp doğrulanmış olmasını bazı odaklar neden bu kadar öfkeyle karşılıyor, neden bu kadar tepki gösteriliyor denebilir. PYD-YPG-PKK gibi iç içe olan terör odaklarının Irak toprakları üzerinde yer edindiği toprak sahibi oldukları, Meclislerinin olduğu, liderlerinin, vekillerinin silahlı güçlerinin olduğu bir bayrağa sahip oldukları söylenmektedir. YPG lideri Salih Müslim de Türkiye’ye resmi davetle kabul edilip korsan bayrağını Türk bayrağının yanına asacak mıyız?  Elbette ki hayır.  Peki, o zaman Barzani gibi bir aşiret liderinin bayrağını niye astık semalarımıza?

Bu terör liderlerinin bağlı oldukları devlet Irak devletidir. Irak’ın bağımsızlığına, toprak bütünlüğüne baş kaldırmışlardır. ABD’den yani sözde müttefikimizden güç ve silah alarak savaşmaktadırlar. Hem Irak devletinin toprak bütünlüğüne saygılıyız diyeceksiniz. Hem de Türk düşmanı olan ve PKK terör örgütü aracılığı ile ülkemizden de toprak koparmaya çalışan bir teröriste resmikabul göstereceksiniz. Bir taraftan Irak Anayasasında da yeri var diyerek olmadığı halde gerçekleri gizleyeceksiniz. Üstelik Kuzey Irak Kürdistan Bölgesel yönetimi özerk bir yapıdır, Parlamentosu, Başbakanı bayrağı vardır, dünyada böyle tanıyor diyeceksiniz. Örneğin Almanya bir federe Devlet, diyelim ki Bavyera eyaleti başkanı Türkiye ye geldi. Almanya’nın mı yoksa Bavyera bayrağını mı asacaksınız Türk semalarına.

Sorun terör odaklarıyla sınırı olmayan ülkelerin sorunu değil. Onlar şehitte vermiyorlar bizim gibi sınırlarını korumak için. Sadece emir verip silahlarını satmaya o topraklarda ikinci bir İsrail yaratmaya ileri bir karakol edinmeye bakıyorlar. Var olan sorun Kürt kardeşlerimizle ilgili bir sorun değildir. Kimse onlar adına laf ebeliği ve ırkçılık yapmasın! Misak-ı Milli sınırları içersinde kalan her Türk vatandaşı gibi eşit haklara sahiptirler. Barzani aşiretinin var olduğu Güneydoğu bölgemizde Kürt oylarını devşirmek ya da akçeli işler için Kürt kardeşlerimizi emellerimize alet etmememiz gerekir. Ülkemizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu ülkenin adı Türkiye Cumhuriyetidir. Yapısı da üniter yapıdır. Kürt-Laz-Çerkez-Arap-Boşnak-Ermeni hepsi bu yapının birer ayrılmaz bütünüdür. Ayrıştırılamaz, çatıştırılamaz.

Ben Kürtlere bağımsızlık sağlayacağım, ayrı devlet kuracağım, adına da Kürdistan diyeceğim. Bunun için savaşıyorum. ABD ve diğer Emperyalist güçler benimle diyenlerin lideri yargılanarak hapse atılmış içerde cezasını çekmektedir. Türk düşmanlarının bu ülkeden toprak koparmaya çalışan ırkçı ve kafatasçıların buna destek veren dış güçlerin maşası olunmamalıdır. Bunların bayrağını göndere asıp resmikabul göstermeyiniz! Kendi yönetimsel beceriksizliğinize kılıf yaratmayınız! Türk milletini bu yanlışlarla yaralamayınız!

Uygulamada ki yanlışlarla Türkiye’yi uçuracağım derken kendiniz uçmayınız!