Değerli okurla siz siz olun vitrinlerde kapatıyoruz yazılarına inanmayın.
Yeni model bir üçkâğıtçılık diyelim.
Tüm esnaf kardeşlerimiz değil tabii ki, bazı üçkâğıtçı esnafın aç gözlüğü, çabuk para kazanma, zengin olma hırsı, her türlü sahtekârlığı kazanç görüyor.
Son yılların modası oldu kapatıyoruz, kalan malları ucuza satıyoruz reklâmıyla tüketiciyi yanıltıyorlar.
Bu ve buna benzer esnaflar, ticari ahlakı yitirmişler bugün bu ilde, yârin bir başka ilde ticaretini sürdürüyorlar.
İnsanların bir birlerine güveni kalmıyor.
Halk yöneticilere, seçmen seçilmiş siyasetçiye, işçi patrona, tüketici esnafa, kadın kocasına güven duymuyor.
Kıymetli değerlerimizden olan güveni kaybediyoruz.
Kaybediyoruz diyorum ama maalesef kaybettik bulamıyoruz.
Yeniden bu değerimizi kazanmaya nerden başlayacağız o bile bilinmiyor.
Böyle geldi böyle gider diyenlere de kızıyoruz.
Aslında böyle gelmedi, bugünkü aç gözlü doyumsuz insanların bir ürünü oldu.
Okullarımızda, üniversitelerimizde, işyerlerimizde, evlerimizde, mahallerimizde, caddelerimizde, sokaklarımızda kaybettiğimiz değerleri arıyoruz.
Halk arasında güven değeri çok önemli...
Biz küçükken her şeyi kaybederim ama itibarımı ve güvenirliğimi kaybetmekten korkarım diyen esnaf amcaları tanıyoruz.
Kaybettiğiniz değerler geri kazana bilirisiniz fakat itibarı ve güveni kaybettiniz mi, bir daha zor kazanırsınız derlerdi.
Bugün öylemi etrafınıza şöyle bir bakınız.
Sizleri yöneten siyasetçilerden kaç kişi toplum yanında itibarlı ve güvenilir...
Sivil toplum kuruluşların başında olan şahıslardan hangisi adam gibi adam diye biliyorsunuz.
Sizlere hizmet sunan esnafların içerisinde kaç kişiye güvene biliyorsunuz.
Üretim yapan fabrikatörün paketlediği ürünlerin hangisine güven duyuyorsunuz.
Tarım sektöründe uğraşıp, cifçilik yapan, benim ürünüm doğal diyen kaç kişiyi tanıyorsunuz.
Ne oldu da insanlarımıza güven duyulmaz oldu
“İzmir’de bir mobilyacı…
Vitrinde devasa boyutlarda pankartla “Kapatıyoruz” yazıyor.
Kapatıyor uz’u gören içeri dalıyor.
Batan geminin malları hesabı, piyasanın en uygun fiyatı olsa olsa mağazasını kapatan mağazadadır diye düşünülüyor.
Bir ay geçiyor, iki ay geçiyor.
“Kapatıyoruz” yazan mağaza hınçça hınç doluyor, şakır şakır mal satıyor, biz açığız diyen mağazalar sinek avlıyor.
Üç ay geçiyor, dört ay geçiyor.
“Kapatıyoruz” yazan mağazanın kapattığı mapattığı yok, aksine ciro rekoru kırıyor, şehrin en ünlü mobilya mağazası oluyor.
Konu komşu birbirine anlatıyor, fırsat bu fırsat, aman kapatmadan gidin sandalye sehpa filan ne lazımsa kapın deniyor.
Öbür mağazaların şikâyeti ayyuka çıkınca mobilyacılar odasından bir heyet, “Kapatıyoruz” yazan mağazaya gidiyor…
“Kardeşim, kapatıyoruz kapatıyoruz diyorsunuz, kapattığınız mapattığınız yok” deniliyor.
“Kapatıyoruz” yazan mağazanın sahibi ne diyor biliyor musunuz? “Kardeşim, benim mağazamın ismi Kapatıyoruz, yoksa kapattığımız mapattığımız yok” diyor!
Meğer…
Uyanık esnafın işyerinin adı kapatıyoruz muş.
Üçkâğıtçı esnaf yeni bir yol bulup tüketiciyi kandırmış.
Yani aslında, kapattığı mapattığı olmadığı gibi, kapatmaya mapatmaya da niyeti yokmuş.
İş iyi kapatıyoruz yazıları yetiyor, niye kapatsın.
Kendisini uyanık zanneden, ucuza aldığını zanneden sayın gariban tüketici hep kazığı yiyen oluyor.
Siz siz olun kapatıyoruz tabelalarına, vitrinleri dolduran yazılara kanmayın, etiketlere bakın, günü dolmuş modası geçmiş mamulleri almayın.
Güvensiz esnaflara da güvenmeyin.