Yeşilçam Sineması belli bir yaş üstündeki herkesin malumudur. Özellikle Cüneyt Arkın filmleri. Kendi zamanının jönlerinden olarak Arkın, filmlerinde hayır! olamaz! yerine "Nayır Nolamaz" demeyi tercih ederdi. Bir gün bir röportaj esnasında muhabir sorar: "Sayın Arkın, neden hayır, olamaz değil de Nayır Nolamaz diyorsunuz?" Cüneyt Arkın cevap verir: "Nalışkanlık!"
Referanduma aylar kala herkes aynı konuyu konuşur oldu. Evet mı hayır mı? Evetçiler, hayırcıları vatan haini olmakla suçladı, hayırcılar evetçileri koyun! Her halükarda kutuplaşmayı becerebilen halkımız referandumu fırsat bilerek birbirlerini taşlamaya başladılar bile.
Bu ortamda bir de tarafsızlar var ki bunlar genel itibarla konuya hakim olamamış, başkanlık sisteminin artı ve eksilerini tarafsız bir ağızdan dinlememiş olanlar ve aramızda kalsın da belki de en samimi olanlar. Ben bu işten bir şey anlamadım arkadaş diyebilenler. Çünkü genel olarak başkanlık konusundaki fikirlerimizi gönül bağı kurduklarımız belirliyor.
Bu ortamda günlerdir düşünüyorum evet mi, hayır mı? Katılmasam mı referanduma derken az önce fark ettim ki ben nalışkanlıklarından vazgeçemeyen bir nayırcıyım...
Referanduma koşar adım yaklaştığımız şu günlerde evetçiler ve hayırcılar birbirlerine akla gelmeyecek ithamlarda bulunuyorlar. İşin içine karışmayan ne şeytan kaldı ne Hz. Adem. Biz farklı kültürlerle yoğrulmuş bir medeniyetin evlatlarıyla iki şık arasında tercih yaparken bile geçinemez olduk sonumuz hayrolsun!
Sonuç ne çıkar bilemiyoruz ama temennimiz Allah'ın hakkımızda şeyleri hayra tebdil etmesidir.
Bir süre siyasi arenadan uzak kalayım, fikrimi içimde tutayım diyorum olmuyor. Ne yaparsınız N'alışkanlık...
Sulh ve selamette kalınız...