Ne garip değil mi hayat? Ne kadar tuhaf bir yerde yaşıyoruz.. İnsanoğlu ne kadar garip bir varlık her daim fazlasını ister, asla yetinmez, yetinmek nedir bilmez. Yaşamak o kadar güzelken bütün kötülüğü getiren tek varlık insanlar.
Bir söz okumuştum, ara sıra kenara çekilip bakmak lazım kim bizde ne kadar biz kimde ne kadarız? O kadar doğru bir söz ki kim sizde ne kadar siz kimde ne kadarsınız?
Değişmem diyen herkesin değiştiğini gördüm. Korkularımla yüzleştikçe beynimin geri adım atmasını o an bir kez daha anlamıştım. İçimdeki çocuk dur diyordu. Kimse bıraktığımız insan kalmıyordu.
Öyle bir değişir ki insanoğlu, hafızanı sorgularsın kırdım diyen olmaz herkes kırıldığı şeylere odaklanır sadece. Zaman geçtikçe, yaşım ilerledikçe bulunduğum devirden nefret ettim. Bazı şeylere katlanmak bazı şeyleri görmezden gelmek gerekmiş.
Bir çok dostum oldu, kimseyi yarı yolda bırakmadım. Menfaatim için kimseyi satmadım zorda olan düşmanım olsa bile yardım eli uzattım. Yaptıklarımın karşılığı nankörlükten daha fazlası olamazdı.
Kime iyi yanaştıysam aynı hüzünleri yaşadım. Kopmaz sandığım bağlar bir anda koptu. Herkes kendi yerini belirledi. Ne kadar çok anladıysam o kadar derine battım. İyi olmak için her şeyini verirsin işler ters gider seni kötü olmakla suçlarlar. Ve yollarına hiç yokmuşsun olmamışsın gibi devam ederler.
İnsanların neler yapacağı yada yapmayacağını önceden bilemeyiz. Beklemek gerekir zaman hükmeder. Zaman kumar masasında karşımızda oturan oyuncudur ve oyunun bütün kartları onun elindedir. Zamana bıraktıkça gerçekleri hayat sana gösterdikçe soğursun her şeyden. Ve sonra yanında insanlar olsa bile yalnız hissedersin. anlatmak istersin ama boğazında düğümlenir kelimeler ve o an yapabildiğin tek şeydir yutkunmak.
İnsanlar için değil içindeki çocuğu daha fazla üzmemek için bazı şeyleri görmezden gelirsin, insanların ne düşündükleri etkilemez artık. O kadar kötü bir durum ki İnsan olmayı beceremiyoruz. Canımı yakan herkese etmedim hakkımı helal…