CHP’nin içinde bulunduğu durumu özellikle 14 Mayıs seçimleri öncesiyle kıyaslarken, bugün birbirini yiyenler, dün, “Biz baba-oğul gibiyiz” diyenler değilmiş gibi geldi!
“Tek adamlık” suçlamaları yapanların, partiye kıyısından köşesinden yapışıp kalması; partinin asıl sahibi olduğu söylenenlerin kazınıp atılması; yenilgiyi galibiyet gibi göstermeye çalışanların yenilenle maddi/manevi ilişkisi gibi akla ziyan hallere akıl erdiremeyen beynim iflas etti, zihinsel faaliyetim durdu!
Bunun üzerine bir de kıymetli gazeteci ağabeyim Saygı Öztürk’ün, “DEVA Partisi ile Gelecek Partisi’nin birleşmesi için görüşmeler yapılıyor” haberini okuyunca kal geldi!
KİMİN AVRET YERLERİ?
Şoku atlatınca, durumu değerlendirdiğimiz bir dostum, “İşim çok sonra konuşuruz” diyerek şu mesajı attı:
- Fakiri çuvala koymuşlar çükü sığmamış!
Gerçi o biraz daha ‘muzırca’ yazmıştı ama ben şimdi bu sözü kime ya da kimlere uyarlamam gerektiğini düşünmeye başladım…
Millet İttifakı içinde yer alıp da oyları yüzdelik oranla bile ifade edilmeyen parti yöneticilerinin avret yerleri miydi çuvalın dışında kalan; yoksa 169 milletvekilliği kazandım diye sevinen ve fakat 39 sandalyeyi onlara hediye eden çatı parti yöneticilerininki mi?
VAY ARKADAŞ! HALE BAK!
Seçimde Ali Babacan’ın DEVA Partisi 15, Ahmet Davutoğlu’nun Gelecek Partisi 10 milletvekilliği kapmıştı. İki genel başkan açısından bir sorun olmadığına dikkat çeken haber kaynağı, Saygı Öztürk’e diyor ki:
“Bu iki siyasi partinin birleşmesi için görüşmeler yapılıyor. Bu konuda hayli yol alındı. DEVA ile Gelecek Partisi birbirine yakın. O yüzden birleşmesi sancılı olmaz. Bu partilerde eğer birleşme gerçekleşirse ‘Eş başkanlık’ döneminin yanı sıra Davutoğlu'na ‘Onursal genel başkanlık’ unvanı da verilebilir…”
Dahası var…
Öztürk, “TBMM'de güçlü bir grup oluşturabilmek için Saadet Partisi'nin de grupta yer alması amaçlanıyor. Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ile Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu arasında da bu konuda görüşme yapıldı” pekiştirmesinde bulunuyor…
Paradoks mu başka bir hal mi bilemedim! Cumhurbaşkanı yardımcılıklarını bırakın Çankaya Köşkü’nü, ‘Saray’a sığmaz sayıya ulaştıran Kemal Kılıçdaroğlu, bugün CHP’nin başında tutunmaya çalışırken; bol keseden milletvekilliği dağıttığı partilerin genel başkanları kurdukları siyaset kalesini tahkim ediyor…
PORTAKALDAN AL HABERİ!
Avret yerleriyle ilgili sözü bir yerinden tutup yüzümüze vuran biri daha çıktı ortaya: Fatih Portakal! MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, “Bir TV kanalında gevezelik yapan Portakal…” diye tanımladığı meslektaşımız, CHP Genel Başkanlığına oynayan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ile okuldan arkadaş olduğu için söyledikleri dikkate alınmalı.
Sözcü TV’de Ana Haber sunan Portakal diyor ki:
- İmamoğlu ile Kılıçdaroğlu arasındaki baba-oğul ilişkisi bitti…
Başka?
- Ekim ayında bir Kurultay bekleniyor. İmamoğlu bayrak açabilir. Kılıçdaroğlu’nun karşısına çıkabilir.
Sonra, “Gitmesini de bilin” diyor ama umutsuz:
- Kılıçdaroğlu’nun gitmesini tahmin etmiyorum…
İMAMOĞLU PARTİ KURACAK(MIŞ)
Partiden gidenleri, gelenleri; dışarıdan gazel okuyanları filan düşünürken, CHP kurultay kararı aldı. Kurultayın ekim ayında haberleri yayıldı piyasaya. Onlar adına sevindim! Peşi sıra İmamoğlu’nun bir parti kurabileceği ve partinin adının ‘Ekim’ olacağı haberini okuyunca, sohbet arkadaşımı yeniden aradım:
- Ekrem İmamoğlu parti kuracak diyorlar…
- Sana ne!
- Sen gazetecisin; her gelişmeyi bilmen ve değerlendirmen gerekmez mi? Partinin adı ‘Ekim’ olacakmış…
- Bana ne!
Üç-beş saniye sustuktan sonra ‘ekime kadar’ esprisi yapınca suratına tükürüp telefonu kapattım!
Bir dost uyarısı: CHP bir an önce toparlanmazsa, bu ülkenin ihtiyaç duyduğu hali almazsa yazık olacak.