Trendyol Süper Lig’de 7’inci geride kalırken zirve yarışı nefes kesiyor. Fenerbahçe ve Galatasaray rakiplerinin adeta kabusu oldu. Lider Fenerbahçe rakiplerine gol yağdırırken şampiyonluğun en büyük favorilerinden birisi olduğunu bir kez daha ortaya koydu.
İsmail Kartal yönetimindeki Fenerbahçe’nin geçen yılki oyun anlayışı, sahaya dağılışı, sistemi, teknik adam anlayışı ile bu yılki arasında dağlar kadar fark var.
Geçen sezon başlarında herkesin öve öve bitiremediği Jorge Jesus ve Fenerbahçe takımını biz daha ilk Ümraniye maçında eleştirmeye başlamıştık. Evet Fenerbahçe çok gol atıyordu ama kalesinde de hem çok gol görüyor hem çok pozisyon veriyordu.
Başkan Ali Koç, takımın başına Portekizli Jorge Jesus’u getirmiş fakat transferde ise Jesus’un istediği takımlarında oynamayan oyuncuları almakla hata etmişti, üstelik bu oyuncular sıradan ve asla birinci Kalite oyuncular değillerdi.
Jesus’un sistemi ile Fenerbahçe takımında bulunan oyuncuların uyuşmadığı apaçık ortadaydı. Çünkü Jesus’un oynattığı sistem 3’lü savunma ile orta çizgiye kadar çıkıp, kaleci Altay ile defans bloğu arasında 30-40 metre boşluk oluşuyordu. Bu sistemde ileride ise forvetlerin sürekli pres yaparak top kapıp gol bulmaya çalışmasıydı. Jesus’un başka bir planı hemen hemen hiç yoktu. Bu sistemde Sarı-Lacivertli takım evet önceleri çok gol pozisyonuna giriyor ve çok gol atıyordu. Fakat gerideki boşluğu bir türlü kapatamayan Jesus sistemi çok da gol yiyordu. Bu sistemi, ligde bulunan tüm takımlar kısa zamanda çözmüş ve önlem almaya başlamışlardı.
Ayrıca Fenerbahçe’nin elinde bulunduğu orta saha ve defans oyuncuları 3’lü sistemde ağır oldukları için ani atak yemelerinde geriye dönemiyordu, stoperlerin hepsi ağırdı ve geriden oyun kurma alışkanlıkları yoktu. Ayrıca kaleci Altay’ın bir çizgi kalecisi rolünde olması, libero kaleci özelliğinin olmaması rakip karşı ataklarında birebir yakalanmasında başarı oranı çok düşük olduğu için bol gol yiyordu.
Bu sezon İsmail Kartal’ın teknik direktör olması ile birlikte Fenerbahçe’nin oyuncu kadrosunun % 85’i değişti, bu sefer hem hazır ve takımlarında oynayan oyuncular hem de üst düzey oyuncular alındı. Ayrıca bu oyunculara uyacak sistemi yakaladı İsmail Kartal. Bu çok büyük bir artı idi.
Resmi maçların başlaması ile birlikte Sarı-Lacivertli takım tüm maçlarını hem Avrupa kupasında hem de Süper Ligde kazanmaya başladı. İlk maçlarda takım tam oturmamıştı ve hafiften sallanır gibi oldu özellikle Gaziantep maçında.
Fakat haftalar ilerledikçe hem oyuncular birbirlerine alıştılar hem de hocalarına. Buradan İsmail Kartal’ı tebrik etmek istiyorum. Çünkü oyuncularını çok iyi tanımış ve kalplerini kazanmış görünüyor. Küskün ve oynamaya korkan İrfan Can Kahveci şimdi harikalar yaratıyor, tam anlamı ile kendini buldu. Geçen yıl çoğu maçta yedek kalan, maça girdiği andan itibaren de sağa sola saldıran, sürekli sarı ve kırmızı kart gören, asık suratlı ve sinirli İrfan Can’ın içinden bir “futbol canavarı” çıktı adeta. Umarız bu çizgisini bozmaz ve hem Fenerbahçe hem milli takımımız kazanır.
Yeni transferlere gelirsek, dünya markası Bosnalı Dzeko, Tadic, Fred ve özellikle de Polonyalı dünya yıldızı olmaya aday Sebastian Syzmanski tam isabet. Defans bloğuna monte edilen Djiku ve Becao ise bize Uche ve Högh ikilisini hatırlattı. Tam uyum içerisindeler, özellikle Djiku’yu çok beğendim. Hem hızlı, hem ayağına hakim, hem iyi yer tutmasını bilen ve oyun da kurabilen, ileriye isabetli pas çıkartabilen bir stoper. Becao da tam bir savaşçı ve hava hakimiyeti iyi bir stoper. Kaleci Livakovic’i zaten konuşmaya gerek yok. Fenerbahçe bu kaleciyi nasıl alabildi inanın hiç ummuyordum. Tam bir dünya markası, Katar’da yapılan Dünya Kupası finallerinde kendini tüm dünyaya ispat etmiş ve turnuvanın en iyi kalecisi seçilmişken Manchester United’in bizim Altay’ı alıp, Livakovic’i hem de 6 milyon Euro gibi bedele almaması olacak iş değil. Bu da bizim şansımız herhalde. Diğer transferler Ryan Kent, Cengiz Ünder, Mert Müldür, Umut Nayır, Bartuğ ve Mert Müldür benim gözümde vasat futbolcular, fakat bu kadar iyi takım içerisinde onlar da sırıtmayacak ve takıma uyum sağlayacaklardır.
Eski futbolculardan Ferdi, Osayi zaten takımın en iyileriydi. Ayrıca geçen sezon devre arası gelen Oosterwolde önceleri pek gözümüz tutmamıştı, fakat bu sezon İsmail Kartal ile birlikte o da çok gelişim gösterdi ve takıma faydalı olacağını kanıtladı. Müzmin sakatlardan Luan Peres ve Lincoln Henriqe’nin bu takıma girmesi artık çok zor. Hele hele Zajc, Mert Hakan, Cengiz Ünder ve Emre Mor da kendilerini bulup form grafiklerini artırırlarsa takımda kalmaları zor gözüküyor.
Özetlersek ve özellikle Fenerbahçe’nin son iki maçı RAMS Başakşehir ve Çaykur Rizespor’a karşı oynadığı oyunu da göz önüne alırsak bu takımı ve İsmail Kartal’ı durdurmak gerçekten zor. Ne Avrupa’da ne de Türkiye’de.