Fenerbahçe eskiye döndü

Ömer Aydos

Trendyol Süper Ligde 13. hafta maçları milli aradan sonra bu hafta yeniden başladı. Milli takımlara en çok futbolcu veren Fenerbahçe, milli aradan 2 hafta önce evindeki Trabzonspor maçı ile inişe geçmiş, hatta son 2 maçında gol dahi atamamıştı. Bu yüzden milli ara ilaç gibi gelecekti Sarı Lacivertlilere.

Pazar akşamı gördük ki milli ara Fenerbahçe’nin oyununda geriye gitmeyi engelleyememiş, hatta daha da geri atmış. Ligin ilk 10 haftasındaki Fenerbahçe’den eser yok. Aslında son oynadığı Adana Demirspor maçında gol ile buluşamasa da fena oynamamıştı Kanarya. Fakat Karagümrük karşısında gördüğümüz Fenerbahçe 2 sezon önce gördüğümüz takım ile aynı seviyeye gerilemiş vaziyetteydi.

Vavacars Fatih Karagümrük ise gerçekten iyi bir takım. Bakmayın puan sıralamasındaki yerine. Ligde Galatasaray ve Fenerbahçe’den sonra en az gol yiyen takım. İyi oyuncuları ve iyi bir teknik direktörleri var. Her ne kadar toplama bir takım olarak gözükse de iyi pas trafiği yapıyor, sakin oynuyor ve iyi organize oluyorlar. Golü atan Can Keleş’in Avusturya çıkışlı bir oyuncu ve iyi bir kumaşının olduğu gözüküyor. Büyük takımlarda hiç sırıtmadan oynayabilecek bir futbolcu. Güven Yalçın da Beşiktaş’taki günlerinden örnekler veriyor ve Karagümrük’ün gol yükünü sırtlıyor.

Fenerbahçe’de sakatlık problemi bir türlü çözülemiyor, neden acaba? Sakatlanan bir daha dönemiyor ve uzun süre alıyor iyileşmeleri. Luan Peres örneği adam 1,5 senedir ortada yok, bir türlü iyileşemiyor. Bir sakatlandı bir daha düzelemedi, Lincoln Henriqe de öyle. Kulüp sağlık ekibinde bir problem olduğu belli. Acilen bu sağlık ekibinin değişmesi gerekir. Sayın Koç buna neden el atmıyor, bu problemi neden çözemiyor. Ayrıca mesele sadece sakatlık problemi mi, Fenerbahçe’de neden mevcut futbolcuların performansı düştü, birden bire neden isteksizleşti futbolcular, neden eskiye döndü Fenerbahçe. Farklı bir problem mi var Sarı Lacivertliler’de.

İsmail Kartal hocayı herkes sezon başından beri öve öve bitiremedi. Şimdi neden bu duruma düşürdü takımı. Hocanın A planından başka planı yok mu, B planı ve C planı olmaz mı bir hocanın? Geçen yıl 10-12 hafta iyi giden Jorge Jesus’un daha sonra nasıl şifreleri çözüldüyse, şimdi de İsmail Kartal’ın şifreleri mi çözüldü. Peki bu şifreden başka şifresi olmaz mı şampiyonluğa oynayan bir hocanın.

Galatasaray’a bakıyoruz. İlk 10 hafta Fenerbahçe ile başa baş yarışı götürse de, bir takım problemleri vardı, yeni transferlerin uyum süreci uzamış, takıma uyum sağlayamamış gözüküyor ve takım şansı ile zar zor ama kazanarak ilerliyordu. Milli aradan sonra Galatasaray daha iyi gözüktü. Yeni transferler uyum sürecini atlatmış gibi döndüler. Özellikle Willfried Zaha daha bir alıştı takıma ve ağırlığını koymaya başladı.

Galatasaray’da sakatlık problemleri oluyor ama Sarı Kırmızılılarda sakatlanan futbolcu çok çabuk takıma dönüyor, hatta Mauro İcardi sakat iğne ile oynuyor, dinlendirilmeli deniliyordu. Adam hiç dinlenmeden kendini toparladı ve yine ağırlığını koymaya, yine goller atmaya başladı. Fenerbahçe’nin tam tersine burada sakatlananlar çok çabuk dönüyor takıma. Demek ki Galatasaray’ın sağlık ekibi rakibine fark atıyor.

Milli ara sonrası itibariyle Sarı-Kırmızılılar şampiyonluktaki rakibi Sarı Lacivertlilere oyun olarak üstünlüğü ele geçirmiş pozisyonuna geldi. Şimdilik yarış bu iki takım arasında geçecek gibi görünüyor. Sıralamadaki diğer takımların ne yapacağı belli olmaz tabi. Fakat Beşiktaş son iki maçında Rıza Çalımbay’ın takımın başına getirilmesiyle hafif de olsa bir kıpırdanma gösterdi. Fakat eski bildiğimiz o Beşiktaş’tan henüz eser yok, ama toparlanabilir ve ilk 2 takımın puan kayıpları gerçekleşirse yeniden yarışa ortak da olabilir. Rıza Çalımbay Türk futbolunu, futbolcusunu ve futbol kamuoyunu iyi bilen bir hoca. Ağırlığını koyabilirse ve futbolcularına o inancı aşılayabilirse olmaz diye bir şey yok. Bu köprülerin altından daha çok sular akar. Ligin daha 3’de 1’i oynandı. Her şey değişebilir.

Vincent Aboubakar’ın yeniden takıma girmesi, Cenk Tosun’un gol atmaya başlaması iyiye işaret. Fakat Gedson Fernandes’in tekrar eski formuna ulaşması gerek. Salih Uçan’da da bir düşüş vardı, o da toparlanırsa Beşiktaş devre arası yapacağı iyi transferlerle tekrar yarışa ortak olabilecek potansiyeli de gösterir. Diğer takımların bu yarışta artık başa oynaması zor gözüküyor. Trabzonspor Abdullah Avcı ile biraz hareketlense de kadro gücü ve yapısı itibariyle yarışa dahil olsa bile sonuna kadar götürecek potansiyeli gözükmüyor. Adana Demirspor ise iyi bir takım, fakat onun da şampiyonluk yarışında henüz tam olarak diğer 3 takım kadar oluşmuş bir ortam ve havası henüz yok. Demirspor ancak sıralamanın 3 ile 6’ncı sıralarda yer alabilecek kapasitesi var şu an için.

Sonuç olarak şu an itibari ile sezon başı mutlak favori gösterilen Fenerbahçe’nin haftalar ilerledikçe performansının düşeceği zaten belliydi. Sakatlık problemleri de bu düşüşe ilk yol açan neden oldu. Fazla maç trafiği ile takımın yorgunluk yaşayacağı da aşikardı ve bu da gözükmeye başladı. Galatasaray ise yine her zamanki gibi psikolojik üstünlüğü ele geçirdi ve şampiyonluk için favori sıralamasında yine başa oturdu. Şampiyonluk şansları olarak ezeli rakipleri Fenerbahçe’yi 2. sıraya, Beşiktaş’ı da 3. sıraya itiverdi. Şimdi bekleyip göreceğiz. İlerleyen haftalarda hangisi daha fazla hata yapıp, hangisi kendini toparlayacak ve yarışı önde bitirecek.