Trendyol Süper Ligin 25. haftası geride kaldı. Zirvede şampiyonluk yarışında yalnız kalan iki takımdan Fenerbahçe kendi saha ve seyircisi önünde Corendon Alanyaspor’a 2-2’lik skorla takılırken, diğer zirve ortağı Galatasaray’ın, RAMS Başakşehir engelini 2-0’la kolay geçmesi ile 13 hafta sonra liderliğin Sarı Lacivertlilerden, Sarı Kırmızılılara devredilmesini sağladı.
Peki, neydi Fenerbahçe’nin ligin ikinci yarısı itibari ile kendi evindeki Samsun ve Alanya gibi düşmemeye oynayan takımlara puan kaybettiren nedenler. Diğer tarafta ise ikinci yarıdaki tüm maçlarını Galatasaray’a kazandıran nedir?
Fenerbahçe yönetimi ara transferde takımı güçlendirmek ve ilk yarıdaki stoper krizini çözmek ve sık sakatlanan Fred’in alternatifi olarak orta sahayı güçlendirmek adına bir takım mevcut yabancı oyuncular ile yollarını ayırmak zorunluluğu hissetmişti. Transferin ilk günü Bonucci, bir hafta sonra Çağlar Söyüncü hamleleri yerinde idi ve defans hattı güçlenmişti. Fakat orta saha transferi için sezon başından beri uğraşılan Krunic transferi ile de bazı futbolcular ile yollar ayrılmalıydı.
İşte Fenerbahçe yönetimi burada müthiş hata yaptı bana göre. Çünkü Krunic’in asla bir Fred olmadığı, hatta iki futbolcunun da birbirinden ayrı ayrı özellikler taşıdığını gördük. Krunic yumuşak ve al gülüm ver gülüm tarzında oynayan bir oyuncu. Mücadele gücü yüksek değil, etliye sütlüye karışmayan ve nazik oynayan bir tarzı var. Gösterişsiz oynayan ve asla bir bağlantı oyuncusu değil. Peki burada canını dişine takan, çok koşan, mücadele gücü yüksek ve rakibi bozan bir Crespo’nun ne suçu vardı. Krunic’in aksine takıma daha faydalı bir oyuncuydu.
Diğer tarafta Emre Mor gibi her girdiğinde faydalı olan ve maça hareket getiren bir adamı da kolayca vermek niye. Umut Nayir’i neden gönderdin, Serdar Dursun gibi yedek bile yazılamayacak bir adamı tekrar almak neden. Hatta Bartuğ gibi genç ve gelecek vadeden bir orta saha elemanını vermek bile bence büyük hatadır. Lincoln Henriqe’ye gelince. Bir yıldır adamın iyileşmesini bekledin, takıma dönsün diye. Çünkü çok yönlü ve iyi bir oyuncu. Adam tam iyileşti takıma girdi. Formayı giydiği ilk maçta da hem iyi oynadı hem gol attı. Sonra aniden adama yol verdin. Bunlar artık kimin hatası bilinmez. İsmail Kartal’ın mı, yoksa yönetim ve Ali Koç’un mu?
Kısacası, Fenerbahçe, bu ara transfer döneminde orta sahasını ve yedek kulübesini bir hayli zayıflatmıştır. Her ne kadar Çağlar ve Bonucci transferi ile defans bloğunun güç kazandığı zannedilse de bu bir yanılgıdır. Çünkü Becao ve Djicu’nun sakatlığı döneminde buraya monte edilen Janden Osterwolde gibi genç ve hızlı bir oyuncuyu kesmek zorunda kaldın. Üstelik stoper oynamaya alışmış ve çok formda bir döneminde.
Alanya maçında görüldü ki, İsmail Kartal Hoca, bir bocalama dönemine girmiş ve kendi içerisinde stres yaşamaktadır ve bu da ona hata yaptırmaktadır. Ayrıca İsmail Kartal artık Fenerbahçe’nin oynadığı oyunun şifrelerinin rakipler tarafından çözüldüğünü görmelidir ve ona göre hem oyun sistemini, hem de ilk 'onbir' oyuncu grubunu tekrar gözden geçirmelidir. Galatasaray’da Okan Buruk’un yaptığını yapabilmeli ve o cesareti göstermelidir.
Okan Hoca'nın ve Galatasaray’ın yaptığı nedir diyecek olursanız, şöyle açıklayabiliriz. Bir kere Okan Buruk her ne kadar Fenerbahçe gibi bu yılki transferlerinden tam randıman alamasa da elindeki futbolcuların özelliklerini iyi bilmekte ve bunları değişik varyasyonlarda kullanma cesaretini göstermektedir. Bir bakıyorsunuz Barış Alper Yılmaz diye bir adamı bir maç sol bek, bir maç sağ açık, bir maç santrafor, bir maç sol açık oynatıyor. Kerem Aktürkoğlu’nun bazen sol açık, bazen 10 numaraya koyuyor. Bunu rakibe göre dizayn edebiliyor. Mertens’i bazen yedek bırakabiliyor. İsmail Hoca cesaret edip, Tadic ve Syzmanki’yi kesemiyor. Buralarda farklı isimler kullanamıyor. Hep aynı oyuncu ve aynı şablonla oynuyor. Rakipler bunu çözdü İsmail Hoca, sen de artık bunun farkına var ve değişik kurgular yapmaya cesaret et. Tadic ve Dzeko’yu, Syzmanski’yi kesip, Cengiz-İrfan, King, Batshuayi grubunu farklı bir sistemle oynatabilirsin. Lincoln Henriqe’den orta sahada veya sol kanatta yararlanabilirdin. Sen cesaret edemedin.
Okan Buruk Zaha’yı, Tete’ye, Ziyech’i, İcardi’yi bile yedek bırakabiliyor. Kaan Ayhan’ı, Kerem Demirbay, Barış Alper’i, Kerem Aktürkoğlu’nu farklı farklı şekilde oynatabiliyor ve bu cesareti göstermesi ile Galatasaray’ın her maçını rahat kazanmasını sağlayabiliyor.
Bir de kaleci faktörüne değinmeden geçemeyeceğim. Galatasaray’ın kalede hiçbir sorunu yok. Fernando Muslera maşallah 10 yıldır aynı çizgi ve başarı ile kalesinde devleşmeye devam ederken. Fenerbahçe ve İsmail Kartal ayrıca bir de kaleci sorunu ile uğraşıyor. Aslında İsmail Hoca burada da cesaret gösteremiyor. Çünkü Dominik Livakoviç asla iyi bir kaleci değil. O Dünya Kupasında izlediğimiz kaleci bu değil, herhalde onun benzerini yutturdular Fenerbahçe’ye.
Yediği her hatalı gol Fenerbahçe’ye puan kaybettiriyor. Samsun maçında da yedi hatalı gol 2 puan gitti. Alanya maçında yediği ikinci gol tam bir fiyasko. Hem kapadığı köşe, hem tıngır mıngır giden bir top. Sadece dönüp bakıyor, adam topa atlayamıyor. İnanın bu golü ben bile yemezdim.
İrfan Can Eğribayat iyi bir kaleci ve çok formda. Yedek kalmayı da asla sorun etmedi. Bence şu anda Milli Takımı bile hak eden bir performans gösteriyor. Bu yıl iki penaltıya maruz kaldı oynadığı maçlarda ve ikisini de kurtardı. Ayrıca maç içerisinde çok konsantre ve iyi motive olduğunu gösteriyor. Çok maç oynamadı sezon başından beri ama oynadığı her maçta da iyi ve güven veren bir performans gösterdi. Ne olur İsmail Kartal, biraz cesaret, hem kalede hem de ilk 11’inde bazı değişiklikleri ve oyun sistemindeki radikal kararları al artık. Batshuayi’ye göre bir sistem ile oynayabilirsin, çift santroforlu bir sistemle oynayabilirsin. Tadic, Syzmanski ve Dzeko’yu bir süre dinlendirsen bir şey kaybetmezsin inan. Fred’in yokluğunda başka bir sistem ile ve başka bir kadro ile (kupada kullandığın kadroda fena değil, onunla da devam edebilirsin) kazanan hem sen olursun hem Fenerbahçe.
Dünkü Alanya maçında oyun 2-2’ye gelince çok riske girdin, İsmail Yüksek’i orta sahadan çıkarıp çift santrafora döndün ama buna 10 dakika zor sabrettin. Dzeko’yu çıkarıp aylardır hiç düşünmediğin, kupa maçında bile şans vermediğin ve açık alan oyuncusu olan Ryan Kent’i almakla ne düşündün. Adamın önünde alan mı vardı da alsın gitsin topu. Çok yanlıştı. Hem doldur boşalt yapıyorsun, hem en uzun ve üstelik bu maçta kafa ile gol atmış santroforunu çıkarıp, kenar adamı alıyorsun.
Eğer, şifresi çözülmüş bu oyun sistemi, bu başlangıç 11 ve bu oyuncu grubu ile aynı şekilde yola devam etmeye çalışırsan, çok değil 3-4 maç sonra şampiyonluktan tamamen koparsın ve Galatasaray’a rahat bir şampiyonluk daha kazandırmış olursun. Ama aklını başına devşirir de radikal kararlar alıp, elindeki oyuncu grubunu gerektiği gibi değişik varyasyonlarda oynatmayı becerirsen şampiyonluğu sonuna kadar kovalayabilirsin, yoksa şimdiden geçmiş ola.