Fırsatçılık

Bahattin Demiray

Kuran ahlakının hakim olduğu bir toplumda, en önemli özelliklerinden biri fedakarlık olup, en büyük değer Allah'ın rızasıdır ve Allah'ın rızasını kazanmak için itikadı düzeltme, ibadetleri takvalı yapma, temizliğe, kerahiyet (hoş olmayan) ve istihsana (güzel olan şeylere), yasaklarından kaçınma, salih amel işleme, güzel huy ve ahlaka ait hükümler ile karzî hasen (Hiçbir maddi çıkar düşüncesi gözetmeksizin sırf Allah'ın rızasını kazanmak ve din kardeşinin sıkıntısını gidermek amacıyla karşılıksız borç verme), infak ve her türlü iş alanında ticarette fedakarlık yapılarak uygulanır. Fertler, kendi şahsi menfaatlerini değil, yaşamı kolaylaştırıcılığı ile umumun genel menfaatlerine göre davranırlar. Ahlaki yozlaşmanın en belirgin özelliği olan fırsatçılık hem kazancında helale dikkat etmeme, topluma zülüm yüklemektir. Çıkarcı ve bencil bir karaktere sahip, stokçuluk yapan fırsata çeviren eski fiyattan aldığı ürünleri dövizdeki artışı bahane ederek vatandaşa yüksek fiyatta satamaya çalışanlar, param ölüyor diye piyasanın anormal artışına sebep olması olan döviz satın alanlar, karaborsacılığa, haksız kazanca, sebep olmasından dolayı, ahret gününe inanmama olup, İslam'ın alışveriş ve ticaret ahlakına da uymamaktadır. "Dünyaya bir kere gelinir" zihniyeti kişilerde Allah korkusunun bulunmamasından kaynaklanır. Bu anlayışın uyanıklık olarak tanımlandığı ve daha fazla dünya nimeti edinmeyi hedefleyen çıkar yarışı, insana üstün ve saygın bir karakter yerine basit ve güvenilmez bir karakter kazandırır.

Fıkıh kitaplarında, stokçuluk ve karaborsacılığa “İhtikâr” denilmekte ve haramdır. İslam da Alışveriş ve ticaret ahlakına dair birtakım ilkeler koyduğu; dövizde yaşanan artışı ve piyasalardaki dalgalanmayı fırsata çevirmenin stokçuluk, karaborsacılık, alışverişte hile gibi haksız kazanç yolları içinde bulunamaz. Bu zor günleri sabırla, birlik ve beraberlik içinde dayanışmayla atlatmaya çalışmalıyız. On iki Eylül öncesi tüp yağ gibi kuyrukları kaos ortamı oluşmasına ve teröründe azmasına neden olduğu da bilinmektedir. Zorlaştıran değil kolaylaştıran olmalıyız. Gemisini kurtaran deyimine uygun bakış sergileyemeyiz. Din kardeşine kötülük yapmak olur. Bu tür ticari yaklaşımlar, Komşumuza, çarşımıza, pazarımıza ve insanımıza gönül rahatlığı ile bakabilecek bir hal de sergiletmez.

Geçmişte Irak lideri gidecek, ırak'a demokrasi gelecek diyenler liderlik değil ülkeyi parçalamak olduğu bilinmektedir. Ülkemiz ve insanlarımıza bu türlü gayri ahlaki harekete sebep olan ekonomik savaş, içimizdeki cahil hak hukuk tanımazlara fırsatçılık yapmaya sebep olmaktadır. Dış güçlerin isteğini yerine getirenler, kendi üretimimiz olan ürünlerin yerine, markalı diyerek, batı mallarını piyasaya sürenler, Ülke ekonomisine gelişmesine katkı sağlayan nitelikli ve girişimci insanların çalışma azmini de yok etmiş olurlar. Bu süreci hep beraber zorlaştırmadan kolaylaştırarak, yardımlaşma ve dayanışma içerisinde geçirelim. Osmanlıda diğer dinleri yaşayanlara ayet hadis ışığında çok güzel ticari örneklerimiz bulunmaktadır. Bu örneklere uygun yaşamaya gayret edelim.

Hadisi şerifte : "Birisi gelerek Resulullah .s.a.v. Bir soru yöneltti. Allah’ın ayıplarımı kusurlarımı örtmesini istiyorum? Kardeşlerinin ayıplarını örtersen Allah’da senin ayıplarını örter. " , "Sana sıkıntı veren şeylere karşı sabretmende bir çok hayır vardır.", "Muhakkak öyle günahlar vardır ki, onları ne namaz, ne oruç, ne hac, ne de umre temizler buyurdu. Onları ne temizler, yâ Resûlallâh! dediler. (Helâl rızık için) Maîşet yolunda çekilen sıkıntılar" buyurdu. (Taberânî )

Hadiste: İnsanların senden alacağı üç nasibi olursa o zaman Muhsinlerden olursun: 1- O’na faydan dokunmuyorsa zararında dokunmasın. 2- O’nu sevindirmen mümkün değilse bari onu üzmeyesin. 3- O’nu övmen mümkün değilse hiç olmazsa kötülemeyesin. Şu üç kimsenin duası kabul olunmaz: 1- Haram yiyen. 2- Devamlı gıybet eden. 3- Müslümanlardan birine, kalbinde haset besleyen. Şu üç şey Allah Teâlâ’yı çok üzer. 1- Vakti boşa geçirmek. 2 - İnsanlarla alay etmek. 3- Gıybet etmek.

İslami değerleri sadık olan kanaat sahibi bir tüccar, kaliteli kumaşları gemiye yükleyip, Endonezya'ya yerleşti. Kazancı az olsun, temiz ve helal olsun düşüncesindeydi. Bir gün sabah geç geldiği iş yerine, çırağı iyi bir kârla mal sattığını söyledi. Sordu: - Hangi kumaştan sattın?

-Şu kumaştan efendim.

-Metresini kaça verdin?

-On akçeye.

-Nasıl olur?" diye hayret etti,

-Beş akçelik kumaşı on akçeye nasıl satarsın? Bize hakkı geçmiş adamcağızın. Görsen tanır mısın onu?

Eleman hemen koşarak çıktı dükkandan gitti, müşteriyi buldu, getirdi. Dükkan sahibi müşteriyi karşısında görür görmez, helâllik istedi ve fazla parayı müşteriye uzattı. Müşteri şaşırmıştı. Böyle bir durumla ilk defa karşılaşıyordu.

-Ne demekti hakkını helâl et?

Olay kısa sürede dilden dile dolaştı. Çok geçmeden kralın kulağına kadar vardı. Sonunda kral kumaş tüccarını saraya çağırdı. Kral sordu:

-Sizin yaptığınız bu davranışı daha önce biz ne duyduk, ne de gördük. Bunun aslı nedir?

-Ben, dedi tüccar, bir Müslüman'ım. İslâm dini böyle ticaret yapmayı emreder. Müşterinin bana hakkı geçmişti. Dolayısıyla kazancıma haram girmişti. Ben sadece bir yanlışı düzelttim.

Kral,

-İslâm nedir, Müslümanlık nedir? gibi peş peşe sorular sordu. Birer birer sorularını cevapladı. Kral ilk defa duyuyordu böyle bir dinin varlığını. Fazla zaman geçirmeden İslâm'ı kabul etti. Daha sonra kısa süre içinde de halk Müslüman oldu.

250 milyonluk nüfusa sahip olan bugünkü Endonezya'nın Müslümanlığı kabul etmesindeki sır sadece beş akçelik kumaştı. Yapılan tek şey vardı sadece: İnandığı gibi yaşamak, sahip olduğu güzellikleri çevresiyle paylaşmaktı. Efendimizin müjdesi herkese açık: "Doğru ve güvenilir tüccar, kıyamet gününde peygamberler, sıddıklar (doğrular) ve şehitlerle beraberdir." Yani, asıl etkili olan söz dili değil, hal diliydi. Konuşmaktan çok yaşamaktı. Anlatmaktan ziyade davranış dilinin devreye girmesiydi. Peygamber Efendimizden bir dua: "Allahım! Kederden ve üzüntüden, acizlikten, tembellikten, cimrilikten, korkaklıktan, borç yükünden ve insanların kahrından sana sığınırım…" Selam ve duayla.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.