Şu günlerde Fransa ile ilişkilerimizin iyi gitmediğine şahit oluyoruz. Fransa bir bakıyorsunuz Yunanistan’ı kışkırtıyor. Bir başka gün Mısır ve Arapları tahrik ediyor. Onlarla bir iş çıkartamayınca kendi boyunu da aşan bir problemle karşı karşıya olduğunu fark edip Rusya’ya yalvarmakta. Sopa yiyen mahalle çocuğu gibi kendisini döveni işaret edip “işte bu beni dövdü, sen de ona vur” demeye getirmektedir.
Fransa, son zamanlara kadar sömürgecilikten para kazanan hala da batı Afrikalı eski sömürgesi devletlerden her yıl vergi almakta olan bir sömürgecidir. Adına da “bağımsızlık vergisi” diyorlar. 500 milyar dolarlık bir yılda alınan bu verginin yanında kendisi Avro kullanmasına rağmen buralara has “Benin Frankı, Nijer Frankı” gibi uydurma isimlerle Lyon kentinde bastığı paralarla buraların ekonomisini kontrol ediyor. De gol “Afrika olmasa biz şimdi üçüncü dünya ülkesiydik” demiştir.
Fransa hakkında ABD Başkanı Donald Trump şöyle demişti çok yakında, “Biz olmasak bu gün Almanca konuşuyordunuz”. Yani ikini cihan harbinde biz sizi kurtardık adam mı oldunuz” demek istiyor. Zaten daha evvel Hitler’in “Dünya tek devlet olsaydı işadamı Alman, askeri Türk, fahişesi de Fransız olurdu” dediği nakledilir. Bir de daha evveli var elbette. Şarl’ın Lui’yi esir edip alıkoyduğu zaman Lui anasını Kanuni Sultan Süleyman’a gönderdiği yardım istediği söylenir tarihçilerce. İşte biz olmasaydık bu gün Fransa’da adı Frank olanlar olmayacak yerine Hans olacaktı. İşte bu ülke bize sataşmaya da korkarak ondan bunda yardım talep etmektedir.
Fransa ile ABD’nin Marshall yardımı vesilesi ile de karşı karşıya gelmiştik. O zaman bize 50 milyon dolar, onlara da 250 milyon dolar yardım yaptı ABD. Fransa itiraz etti. “Bize niye 250 verdiniz az verdiniz” dediler. İşte o Fransa bu gün kendisini bir şey zannediyor.
Fransız kadınlarından bahsederken şöyle söylenir. Dünya kadınlarının kendisine has özellikleri vardır. İspanyol kadını hareketli, aşırı ve sınır tanımayan özelliği vardır. Raks ederken, en hareketli oyunlar oynar, dua ederken de kendinden geçer, hatta kıyafette bile en aşırısını seçer. Pembenin pespembesini seçtiği gibi “İngiliz kadını kibirli, mağrur tepeden bakan kadınlardır. Bunu kraliçenin merasimlerinde hatta düğünde halkı selamlarken bile kibirli ve mağrurdur. Fransız kadını, ahlaksızdır. Bütün porno yıldızları buradan çıkmıştır. Alman kadını akıllı ve soğuk. Merkel’e bakınız. Türk kadını temiz pak ve uyumludur. Bir kadın evinin önünden akan ırmaktan veya evdeki musluktan günde beş defa elini yüzünü yıkasa çocuğunun elini yüzünü yıkasa kir kalır mı? İşte bu kadar temiz olan kadınımızın bu özelliği maalesef çağdaşlaşma uğruna modernleşme yoluna heba edildi. Diğer bütün milletlerin kadınları özelliklerini korurken bizimkilerin o temiz pak olan özellikleri kayboldu. Yatak odasından başlayıp üstündeki elbiseye kadar her taraf perişandır dökülmektedir.