Son haftalarda iyice rezilleri oynayan Türk futbolundaki kaos ortamı gün geçtikçe artıyor. Pazar akşamı oynanan Trabzonspor-Fenerbahçe Trendyol Süper Ligindeki 30. haftasının son maçında bu durum iyice ayyuka çıktı.
İlk yarısında herhangi bir nahoş olayın yaşanmaması ve Fenerbahçe’nin iyi oyunu ile ilk yarıyı 2-0 önde kapattı, ikinci yarı ise bambaşka bir şey seyretmeye başladık. Ne olduysa devre arasında kurgulandı galiba. Çünkü ikinci yarının daha birinci dakikasından itibaren sahaya sürekli su şişeleri ve yabancı madde yağmaya başladı tribünlerden. Maç önce 47. dakikada sonra, 52. dakikada, sonra 58. dakikada 3 kez durdu ve yabancı maddeler futbolcular ve top toplayan çocuklar tarafından temizlenmeye başlandı. Fenerbahçe’nin kanat oyuncuları kenarlardan içerilere doğru kaçarak oynamaya başladılar. Ve devamında meşaleler atılmaya ve saha ateş ve duman içerisinde kalmaya başladı. Hakem Halil Umut Meler’in 60. dakikada Fenerbahçe ceza sahasına atılan ve İsmail Yüksek’in eline alarak hakeme saniyelerce göstermesine rağmen oyunu durdurup müdahale etmemesi, devam edin oynayın işareti ile de had safhaya ulaştı. Anons ise tam 20 dakika sonra yapıldı. Bu kadarına da pes doğrusu.
Burada amaç şuydu: İlk yarı iyi oynayıp 2-0 üstün duruma geçen Fenerbahçeli futbolcuları durdurmak, yıldırmak, korkutmak ve oyun içerisinde sindirerek Trabzonspor’un goller atmasını sağlamaktı. Bunu da hakem Halil Umut Meler’in yardımıyla yaptılar sonunda ve maç 2-2’ye geldi.
Şimdi eğri oturup doğru konuşalım. Bu maçın 60. dakikada tatil edilmesi gerekmiyor muydu? İllaki tatil olması için birilerinin canının yanması, kan akması mı gerekiyordu. Zaten o da oldu. Kaleci Livakoviç’in yerde tedavi gördüğü sırada kale arkasından atılan madeni paranın yüzüne isabet etmesi ile kalecinin çenesi kanadı sonunda.
Bu arada TFF yetkilileri ve hatta Sayın Federasyon Başkanı Mehmet Büyükekşi’nin müdahale edip hakeme maçı tatil etmesini söylemesi gerekmez miydi? Neyi beklediler maç sonuna kadar? Çok basit: Fenerbahçe’yi futbol dışı kurallarla sindirip mağlup ettirmekti amaç. Ama Allah’ın adaleti bu işte başaramadılar. Fenerbahçe Pazar akşamı hem Trabzon’u, hem Trabzonspor taraftarını, hem hakemi, hem TFF’yi, hem de MHK’yi de yendi desek yeridir.
Tüm Avrupa ve dünya basını şimdi Türkiye’deki futbol çirkinliğini ve kaosunu yazıyor, konuşuyor. Dünyaya bir kez daha rezil olduk şimdi. Kim bu ortamda bize bir organizasyon düzenleme yetkisi verir ki. UEFA da güvenmez FİFA’da. Daha çok bekleriz bu gidişle. 2032 Avrupa Şampiyonasını İtalya ile Türkiye’nin ortak yapması kararlaştırılmıştı ama bu çirkinlikler böyle devam ederse sanırım onu da bize vermezler, İtalya tek başına yapabilir.
Geçen hafta Pendik maçında görüldü ki, bu ülkede futbol oynayarak kazanmak isteyen birkaç takımdan başka takım yok. Pendiksporlu futbolcular maçın başından itibaren sakatlık numarası ile dakika başı kendilerini yerlere attılar ve dakikalarca kalkmadılar. Hakem de buna çanak tuttu. Pendik sağlık ekibi maç boyunca 11 kez sahaya girmiş ve tüm Türkiye Pendik sağlık ekibinin yüzlerini ve tiplerini ezberlemişti. Toplam 114 dakika oynanan maçta, topun sahada kalma süresi sadece 47 dakika idi. Bu rakamlar zaten her şeyi anlatıyor.
Fenerbahçe takımı bu Pendik maçından önce ve sonra Avrupa Konferans liginde köy takımı dedikleri fakat gerçekte Liverpool’u devirmiş ve Belçika ligini 3 yıldır domine etmiş bir takımla oynadı. Her iki karşılaşmada Portekizli ve Karadağlı hakemleri izledik. Ne kadar güzel maçlar yönetiyorlar, öyle ufak tefek temaslar için oyunu durdurup, oyun akışını kesmiyorlar. Yerlere yatan vakit geçiren futbolcu gördünüz mü her iki takımda. Takır takır top oynanmasına müsaade ediyorlar. Adil karar verip ne görürse onu çalıyorlar. Tabii ki bir iki ufak tefek faul, korner, aut kararları oluyor yanlış verdikleri. Ama bütüne baktığımızda çok temiz maç yönetiyorlar. Öyle itiraz eden futbolcular, el kol hareketi yapan futbolcular, teknik adamlar, yardımcı antrenörler gördünüz mü?
İşte Avrupa’da böyle futbol oynanıyor. Fenerbahçeli futbolcular da ister istemez buna uyuyorlar ve sadece işlerine bakıp, futbol oynuyorlar. Kazanıyor ve kaybediyorlar burası önemli değil. Belçika takımı Union Saint Gillous çok iyi bir takım, elenebilirdik de bu takıma. Fenerbahçe ilk maçta çok iyi konsantre oldu ve deplasmanda akıllı bir taktikle 3-0 kazandı. İkinci maçta ise ilk maçın sonucunun tesiri ile daha temkinli oynadı ve tam konsantre olamamıştı. Rakip çok iyi bir takım, Fenerbahçe elenebilirdi de bu turda.
Şimdi Pazar akşamki Trabzon’da maç esnasında ve maç sonrası yaşanılan olaylardan sonra ne olacak. Ben size söyleyeyim. İlk önce göstermelik 15-20 taraftar gözaltına alınacak, çeşitli açıklamalar yapılacak, asacağız keseceğiz diyecekler. Sonra bu taraftarlar serbest bırakılacak ve göstermelik üç beş kişiye hafif cezalar verilecek. Sonra hedef yine Fenerbahçe gösterilecek, “Vay efendim maç sonu Fenerbahçeli futbolcular orta sahada sevindi, seyirciyi tahrik etti” diyecekler ve günah keçisi yine Fenerbahçe gösterilecek geçmişte olduğu gibi.
Yıllar önce yine bir Trabzonspor-Fenerbahçe Türkiye Kupası maçında, Trabzonsporlu taraftarlar tarafından tribünden atılan el kadar bir taşın Fenerbahçe teknik direktörü Otto Bariç’in sırtına isabet etmesi ile Bariç bir süre yerde yatmıştı ve hakem oyuncularla birlikte soyunma odasına gitmişti. Fakat ne hikmetse soyunma odasında hakemlere haber gelmiş ve çıkın maçı yönetin demişlerdi. Hakemler çıkmış fakat Fenerbahçeli oyuncuları Başkan Ali Şen çıkarmamıştı ve sahadan çekmişti.
Bunun üzerine dönemin Futbol Federasyon Başkanı Haluk Ulusoy, “Ne var bunda yahu sanki Bariç’e magnumla mı ateş edildi, adam yere yattı, sadece bir taş” demişti ve sonuçta Fenerbahçe hükmen 3-0 yenik sayılarak kupadan elenmiş ve üstelik 2 yıl üst üste kupalardan men edilmiş, bir süre sonra da bu 2 yıllık ceza 1 yıla düşürülmüştü. Trabzonspor’a hiçbir ceza da verilmemiş, hafif para cezası ile geçiştirilmişti.
Daha sonra yine Fenerbahçe kafilesi Rize deplasmanından dönerken Trabzon ili sınırlarında bir viyadükte uzun namlulu silahlarla otobüsü taranmış, otobüsün ön camı şoför hizasından patlayarak isabet almıştı. Hedef şofördü. Şoför ölsün, otobüs devrilsin ve tüm Fenerbahçe kafilesi viyadükten uçuruma uçsundu. Bu olayda da önce birkaç kişi gözaltına alınıp, sonra serbest bırakılıp ört bas edilmişti ve halen de failleri bulunamadı ya da bulmak istemediler.
Sonuç olarak bu olaylar nereye kadar böyle gidecek, adam gibi önlemler alınıp, cezalar verilmez, failler yakalanmaz ise sonunda ne olacak. Ülkede iç savaş mı çıksın istiyorlar. Anlaşılan o ki, bu olayları futbol üzerinden ülkemize darbe vurmak isteyenlerin yaptığı gün gibi ortada. Devlet bu duruma bu şekilde yaklaşmalı ve bu olayların arkasındaki şer güçlerini kararlılıkla ortaya çıkarıp gereken cezaları vermelidir.