Rus Çarı II. Pyotr (lakabı ‘Deli
Petro’ olarak anılmakta) zamanında
öyle bir tuzak kurgulamıştır ki
aşağı yukarı 300 yıldır Garabağ
sorunu çözülemiyor. Sebebi yine
de Rusya’dır. Orta Asya toprakları
azmış gibi Azerbaycan’ın tarihi
ezeli toprakları sayılan Derbent-
Mahaçkala’yı da elimizden almışlar.
Bu yetmiyormuş gibi bir de
Ermeni zalimlerini Garabağ topraklarına
göç ettirerek başımıza
bela açmışlar. Kendi Hıristiyan
ırkından, ‘Çingenelerden dönme’
(Veliçko) Ermeni göçebelerini yılan
gibi boğazımıza sarmışlar.
1803 yılında ilk akın İran topraklarından
başlayan göç dalgası
daha sonralar 1813, 1815, 1828
yıllarında yüz binlere ulaşmıştır.
Buna rağmen Azerbaycanlıların
Garabağ’da çoğunlukta olduğunu
Ermeni tarihçileri kendileri
bile yazıyorlar. Bütün bu tarihi
gerçeklerin ilmi, siyasi, politolojik
tahlili akademik Ramiz
Mehdiyev’in fevkalade ehemmiyetli
kitabında vardır.
ERMENİLERİN GARABAĞ’A
GELİŞİNİN 150 YILI ANITI
Ermeni yalanlarını tarihten silecek
nitelikte bir açıklaması vardır
yazar R. Mehdiyev’in. Okuyoruz:
“Günümüz Ermeni yöneticileri
Garabağ’da “Türk Müslüman göçebelerin”
bölgeye gelişleri anısına
dikilen bir anıt zor bulurlar. Oysa
1978 yılında, eski Dağlık Garabağ
Özerk Bölgesi’nin (DKOB) Akdere
ilçesine bağlı Marguşevan (Marağa)
köyünde düzenlenen törenle Ermenilerin
İran’dan Garabağ’a gelişinin
150. yıldönümü anısına dikilen
anıtın açılışı yapılmıştır. Ancak
1980’li yılların sonlarında Ermeni
bölücüler, atalarının göç etmelerinin
yıldönümü anısına dikilen
anıtı yok etmişler, çünkü aşırı
milliyetçiliğin kabarması, Ermenilerin
bölgeye göç ettiklerine işaret
eden tüm kanıtların yok edilmesini
gerektirmiştir” (s. 100) Bununla
ilgili öten sayfa yazılarımda geniş
yazmışımdır. Dünya halkların
arasında Ermeniler kadar gaddar,
ikiyüzlü, yalancı ikinci bir millet
tanımıyor (Veliçko). Yalan söyleyerek
tarihi yok ediyorlar, kaynakçaları
hiçe sayıyorlar kendi egolarıyla
dünya insanlarını aldatıyor, kandırıyorlar.
Yalan söylemek onlar için
sıradan bir olay gibidir. Örneğin,
Başkanları Sarkisyan? Utanmadan
“Müslümanlar Garabağ’a göç
etmişler” diyor! Bilakis Müslümanlar
Garabağ’ın ezeli sakinleri olmuşlar.
Bunu tarihi kaynakçalar
yazıyor. Örneğin bunu, Emenilerin14
Mayıs 1805 tarihi Kürekçay
Antlaşması teyit etmektedir: “Bu
belgenin imzalanması sürecine her
hangi bir Ermeni Meliki veya din
adamının katılımına ilişkin kayda
rastlanmamaktadır, çünkü antlaşma
Garabağ ve Şuşa Hanı İbrahim
Halil Han ve Rus İmparatoru temsilcisi
General D. Sisianov ratafından
imzalanmıştır” (s.100). Ermeni
bilim adamı V. A. Parsamyan toplu
göç dalgasının, yazar not açıklıyor,
başlamasından sonraki dönemde,
Rusya İmparatorluğu’nun
istilasından önce sözde “Kafkasya
Ermenistanı’nın 169 bin olan nüfusunun
% 34’ünü (57 368) Ermenilerin,
%50’sini (84 500) Azerbaycanlıların,
%16’sını (27 040) ise
Kürtlerin oluşturduğunu belirtmiştir”
(Parsamyan V. A., Ermeni
Halk Tarihi, Er,van, 1972, s. 12).
Başka bir Ermeni bilim adamı G.
A. Galoyan şöyle yazmaktadır:
“…1828-1829 yılları Rus-Osmanlı
Savaşı’ndan sonra ise Anadolu’nun
doğu bölümünden 90 bin Ermeni
getirilmiştir” (s.102).
Bütün bu tarihi belge ve kaynakçaları
Ermeni bilim adamları
yazmış olsa bile S. Sarkisyan, yalan
beyanlarıyla insanların kafalarını
karıştırıyor.
RUSLAR, ERMENİLERİ
PİYON OLARAK KULLANIRLAR
Ermenilerin göç ettikleri
Garabağ’da onların güvenliğinden
Ruslar sorumluydu. Onların can
güvenliğini Ruslar kadar koruyordu.
Bağımsız Ermeni devletini kurmak
için Ruslar her türlü tedbiri
alıyorlardı. Bunu akademik Ramiiz
Mehdiyev de kitabında kaynakçalara
istinaden tastık ediyor: “1896-
1897 yıllarında Ermeni şövenist
örgütlerinin faaliyetleri daha çok
ideolojik ve manevi desteğin geldiği
Rusya’da yoğunlaşmıştır… Osmanlı
zulmünden kurtulmak için
Ermeni halkının mücadelesinin
sürdürülmesi… Ermeni devletinin
kurulmasında mali kaynağın
sağlanması önemli mesele olmuştur…
Programda silah ve mühimmatın
satın alınması Hıncak
(Çan) ve Taşnaksutün partilerine
her türlü desteğin sağlanması…
terör eylemlerinin gerçekleştirilmesi…”
gibi faaliyetlerde Ruslar
tüm desteklerini vermişlerdir. Rus
İmparatorluğu’nun üst düzey yetkilileri
bunu açıkça ifade etmiştir:
“Bize Ermenistan (Osmanlı) gerekli,
Ermeniler değil. Kısaca “Rusya
ihanet yolunu seçmiştir”(s. 103).
Rusya Osmanlıya karşı her cepheden
silahlı dövüşler genişletiyor,
bu arada Ermenileri de piyon olarak
kullanmaya devam ediyordu.
Ta XIV. yy. başlayarak Rus Prensleri
ve Çarları dönem-dönem Azerbaycan
topraklarına ve Kafkas’a
göz dikmiş, her fırsatta topraklarımızdan
parsel- parsel elde etmişler.
Nihayetinde de Ermeniler için ezeli
dede-baba topraklarımızda devlet
kurmaya kalkmışlar. Yeni kurulan
Sovyet döneminde bile Ruslar
Kafkas bölgesinden el çekmemiş,
uydurma Garabağ “problemini” günümüze
dek taşımışlar.
RUSLAR GARABAĞ’DA
BARIŞ İSTEMİYOR
Akademik Ramiz Mehdiyev’in
kitabının her sayfasında bu konu
üzerine onlarca kaynakçalar gösterilir.
Örneğin: “Azerbaycan Sovyet
devletinin bir parçası olduktan
sonra Haziran 1920’de Orconikidze,
Rusya Sovyet Federatif Sosyalist
Cumhuriyeti Dışişleri Halk
Komiseri G. V. Çiçerin’e çektiği
telgrafta şöyle yazmaktaydı: “Garabağ
ve Zengezur’da Sovyet yönetimi
kurulmuştur ve yukarıda bahsi
geçen bölgeler kendilerini Azerbaycan
Sovyet Cumhuriyeti’nin
bir parçası olarak görmektedirler…
Azerbaycan Garabağ ve
Zengezur’suz olarak düşünülemez…”
Başka bir kaynakçada
Azerbaycan’dan N. Narimanov ve
A. Mikoyan, Ermenistan’dan A.
Nuridjanyan, Rusya Kafkas Bürosu
üyesi B. Mdivani’nin Çeçerin’e
göndermiş olduğu telgraf bu konuya
nokta koyuyor: “Artık Sovyet
Azerbaycanı’nın parçası olan sözde
tartışılır Zengezur ve Garabağ’a
gelince, bu bölgelerin tartışmasız
olarak Azerbaycan sınırları içerisinde
bulunmaları gerektiğini
kesinlikle ifade etmek isteriz”(18
Haziran 1920, kitapta s. 133). Aslinde
konu bitmiş sayılıyor gibi,
çünkü her üç taraf razılığa gelmiş
ve nokta koyuyorlar bu çelişkiye.
Fakat çok geçmiyor, Ruslar tansiyonu
yeniden ateşliyorlar. Bu sefer
de Azerbaycanlıların diktatör Stalin
tarafından göçü başlıyor ve ezeli
topraklarımızdan sürülüyoruz. Bin
yıllarca dede-baba topraklarımız
Ermenilere peşkeş ediliyor. Sebep
yok, ama sürülüyoruz Hıristiyan
ırkının fitneleri sonucunda… Daha
sonra 1988-1992 yılları… Garabağ
ve Hocalı’da soykırım başlandı ve
Azerbaycanlılara verilen zulüm ve
işkenceyi Nazi Hitleri bile yapmadı
II. Dünya Savaşında insanlara…
Ruslar istemedikleri süreçte
Garabağ sorunu çözülemez,
bunu idrak etmeliyiz. Ordusunu,
ağır silahlarını Ermenistan’a ve
Garabağ’a yerleştirmiştir. Sadece
Ruslar Garabağ’dan çekildikten
sonra bölgeye barış ve istikrar gele
bilir. Bunu ise zaman gösterecektir.