Genç insanın merakı, arzusu, hayalleri vardır. Yaşlıların da hatıraları vardır. Bazen zaman ötesi, mekan ötesi düşleri vardır gençlerin. Bu arada sevdiklerini, kavuştuklarını mutlu etmenin yanında kendisi de kavuşamadıklarını hayal eder. Gençlerin diğer önemli özelliği de taklit etme özelliğidir. Ya beğendiği bir şeyi hiç düşünmeden enini sonunu fikreylemeden bir karar verirler. Taklit ettikleri şey önce güncel olan, herkesin arzu ettiği veya yaşadığı şeylerdir. En önemlisi de moda ve müzik”tir.
Müziğin ritmi ile yerinde duramaz. Bir yabancı şarkıcı konser için gelince önemli miktarda para karşılığı bilet alıp o konseri uzaktan bile olsa seyre doyamaz. O ritmi başka zamanlarda da o zamankine benzer bir tutumla yeniden yaşar. İşte müziğin evrenselleşmesi, cihanşumul hale gelmesi bu sebepledir. Sözlerini anlamasa da o ritme kendini kaptırıp başka alemlere yolculuk yapar. Oysa o şarkını sözlerinde belki de kaba, küfür, hakaretamiz sözler vardır. Bu özelliği başka ülkelerin gençlerini avlamak için kullananlar da vardır elbette. Siyasi muhtevalı şarkılar bunların başında gelir.
Moda da gençlerin en çok taklit ettikleri bir akımdır. Gördüğü beğendiği bir kıyafetin kendisine, kendi kültürüne, örfüne uygun olup olmadığına bakmaksızın hiç düşünmeden taklit eder. Onun kendisine de yakışacağını düşünür. Başka ülkelerde beğenilen bu kıyafet veya giyim tarzı kendi yaşadığı ülkenin törelerinde olmasa da kabullenir. Kendini haklı çıkaracak bahaneler bulur. Bu konuda Necip Fazıl’dan dinlediğim bir olayı anlatmak isterim
Japonlar Afrika’da maymun avlamaya giderler. Canlı canlı yakalayacaklar ve hayvanat bahçesinde görücüye çıkaracaklar. Bunun için tuzak kurarak yakalamak gerekir. Bunu da taklit etme kabiliyetlerinin iyi bildikleri için bu özelliklerinden yola çıkarak avlayacaklar. Maymunun en çok bulunduğu bir yere giderler. Maymunlar onları görüce ağaçların tepesine çıkarlar. Ağaçlar pıtrak gibi maymun dolu. Yukarıdan seyrediyorlar bu yeni gelen insanları. Onlar da her biri bir ağacın altına kuyu kazıp içerisine testi gömerler. Testinin boğazı dar olduğu için tercih edilir. Sonra da testinin içine önceden attıkları fındıkları alıp tek tek atarlar. Bu işi birkaç defa yaptıktan sonra saklanırlar. Olanları seyreden taklit kabiliyeti gelişmiş olan maymunlar dallardan yere inip her biri bir testinin başına geçerler. Bunun bir tuzak bir kapan olduğunu düşünmemeden. Biraz öce insanların yaptığı gibi yapacaklar. Avuçları boşken testinin boğazından geçer. Ancak fındığı alınca avucu şiştiği için dar olan o bölgeden geçemez. Hayvan aklı bıraksa boş avucu çıkacak ama bırakmamakta kararlı. Onlar ellerini çekmeye uğraşırken avcılar gelip canlı canlı yakalarlar.
İşte gençlerimiz müzik ve moda yoluyla avcılar tarafından canlı canlı yakalanmaktadırlar. Hem de grup grup kalabalıklar haline bu tuzağa düşüyorlar. Çareler aranmalıdır bu tuzağa karşı. Kendi öz kültürümüzü daha iyi daha çok anlatmalıyız. Gençlerimizin daha küçük yaşlarda av olmalarına seyirci kalmamalıyız.