Gereğini arz ederim…

H. Yıldız Bayrak

Haber sitelerini karıştırırken bir haber dikkatimi çekti. Siz buna algıda seçicilik dersiniz ben fahri Filistinli olmak derim.

​Eskişehir’de üniversite okuyan Filistinli genç, Milli Savunma Bakanlığı’na dilekçe vermiş. Dilekçenin içeriği ise şöyle: “6 senedir Türkiye’deyim. Bu ülkenin bana verdiği bursla okuyorum. 6 yıldır bu ülkenin ekmeğini yiyorum. Bir vefa borcu olarak her Türkiye vatandaşı gibi askerlik görevimi yerine getirmek istiyorum. Gereğini arz ederim.” Şimdi bunda ne var diyebilirsiniz. Ben çoğu Filistinlinin üzerine sinen izzeti görüyorum bu dilekçede. Neden mi? Bir dönüp ülkemize bakalım. Bu memleketin tüm imkânlarını kullanan, devlet bursuyla okuyan, devlet kurumlarında çalışan ama saçma bir Kürdistan hayaliyle yine memleketin evlatlarına silah doğrultanları görürsünüz.

Milletvekili olup vekil maaşı alan, halktan alınan vergilerle ödenen maaşı ile işgal ettiği o koltuğun tüm yetkisini bölücü terör örgütlerinin lehine kullanan haysiyetsizleri görürdünüz. Faturalar Kürtçe yazılmazsa ödemem diye yaygara yapan ama kaçak elektrik kullanan haramileri de gördünüz değil mi? Yıllarca devletin kaymak tabakasında bulunmuş, insanların dini duygularıyla prim yapmış darbeci karaktersizleri de görürsünüz. Bırakın ülkenin ekmeğini yemeyi tabiri caizse deveyi hamutuyla götürenlerin ülkeye en fazla zararı verdiklerini görürsünüz.

​Hep aşağılık örnekler görmezsiniz elbette. Hiçbir vekilin evladı doğuda askere gitmiyor diye bağrı yanan bir şehit babası da görmeniz mümkün, bu ülkeye bin ayağım feda olsun diyen şerefli gazileri de. Kurban bayramında ihtiyaç sahiplerine et dağıtırken PKK tarafından vahşice şehit edilen Yasin Börü’yü de görürsünüz, Gazze’de insanlık ölmesin diyerek yola çıkan Mavi Marmara yardım gemisinde İsrail tarafından şehit edilen 19’unda Furkan Doğan’ı da. Ülkenin ambulansı kirlenmesin ayakkabılarımı çıkarayım diyen göçükten canını zor kurtaran bir maden işçisini de görürsünüz, darbeciler ülkesinin dinine ve namusuna zeval getirmesin diye tankın altına yatanları da.

Hasıl-ı kelam bu iki cenah da ülkenin ekmeğini yiyip, suyunu içenlerden. Güzel yurdumun güzel insanları başımızın tacıdır. Diğer taraftan, sadece 6 yıl bu ülkenin imkânlarını kullandığı için kendini borçlu sayan izzetli bir adam görürsünüz. Ülkesi zaten bir savaş bölgesiyken, O; Türkiye’de yan gelip yatmak ve sükûnetin tadını çıkarmak yerine canı pahasını 6 yılın bedelini ödemek istiyor.  Gönül ister ki ilk saydığımız gruptaki haysiyet yoksunlarına bakın izzet, şeref böyle olur, asalet ırktan değil yürekten gelir diyelim ama ne fayda.  Eşeğin kulağına Yasin okumak deyimi var ya, hah işte tam da bu!

​Sulh ve selamette kalınız…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.