Yaşadığımız hayat, her insanın üzerine bir misyon yükler. Kısacası herkes bu dünyaya geldiğinde, özel bir görevi vardır.
Amaç o misyonu, o gizli görevi ortaya çıkarmaktır. Çünkü verilen o gizli görev, net olarak belli değildir. Çünkü verilen o gizli görev, net olarak senin görevin şudur, demez. Genel hatları belli olsa da detayları bizim bulup çıkarmamız lazım.
Yüce Allah’ımızın bize armağan ettiği şu kâinat üzerinde, o kadar muammalar yaşanıyor ki; şöyle bir düşünürsek bazılarını çok rahatça görebiliriz.
Hani yüce Rabbim birçok ayetinde siz hiç düşünmez misiniz, siz hiç akıl etmez misiniz, diyor ya! Tamda öyle işte!
Dünya dönüyor zaman geçiyor. Hayat çocukluktan yaşlılığa giden bir ırmak gibi, denize ulaştığında o yolculuk bitiyor.
İşte bizler, hepimiz birer ırmak gibiyiz. Geçtiğimiz her yere bereket sunmak, oraları bereketlendirmek bizim elimizde. Akan su kaynağı, aklımız, zekamızdır. Bizler hayatı okuyarak, öğrenerek alacağımız bilgileri hayata geçirmek, o ırmağın suyuna bir katkıdır.
Önemli olan o bilgiyi, görgüyü eğitimle alarak, geçtiğimiz bakir toprakları aç olduğu bilgiyle sulamaktır.
O bilgi ne kadar saf, ne kadar temiz, ne kadar verimli ise çorak topraklara bir huzur bir nefes ve bereket getirecektir.
Taşıdığımız o şeyler zararlı şeylerden oluşuyorsa geçtiğimiz her yere zarar veririz. Başak vermiş toprağa gelen sel gibi, baraj kapaklarının aniden açılması gibi bütün güzellikleri alır götürür.
Birilerinin var etmeye çalıştığını, maalesef bizler yok ederiz.
Bizler hepimiz birer ırmağız desem de aslında kimimiz ırmak, kimimiz güneş, kimimiz toprağın içindeki mineralleriz.
Ancak herkes güneş olmayabilir. Irmakta olmayabilir. Ancak faydalı bir şey olmak önemlidir.
Yüce Allah"ımız yüce kitabımız Kuran-ı Kerim'in Kıyame-36 ayetinde Yoksa insan başıboş bırakılacağını mı sanır? Derken, başıboş olmayın hayatta bir bir amacınız olsun diyor.
O zaman dünyayı var da edebiliriz, tarumar da. Siz siz olun her zaman var edin.
Var eden, var olur. Tarumar eden, belayı bulur.
Güneş olabiliyorsan güneş ol, güneş olamazsan ay ol, ay da olamazsan mum ol, baktın mumda olamıyorsun.
Ünlü filozof Diyojen’in büyük İskender’e dediği gibi;
''Gölge Etme, Başka İhsan İstemem.''