Gömlek olmadı pantolon verelim!

Selami Mutlu

Son günlerde batağa saplanan ekonominin çıkış yolunu başka bir ekonomik modele geçişi sağlamakta bulanlar, ortaya attıkları bir ÇİN modeli ile ülkenin kalkınmasının duvara toslayan ekonomimizin çıkış yolu olacağı üzerinde üfürüp duruyorlar. Oysa bu topraklarda kurtuluş savaşı vererek aynı zamanda ekonomisini kendine yeter duruma getirmiş bir model var. Onun adı da karma ekonomik model-Kemalist Ekonomi modelidir. Kurtuluş savaşı sonrası 15 yılda ülkenin dört bir yanına fabrikalar kurulmuş, ülke demir ağlarla örülerek ulaşımı sağlanmıştı. Mustafa Kemal Atatürk o zamana kadar bilinen ekonomik sistemlerine de bağlı kalmayarak Türk milletinin ihtiyaçlarına yönelik, akılcı bir ekonomik yönetim anlayışı geliştirerek az zamanda çok işler başararak ülkenin kalkınmasını kendine yetecek duruma getirmiştir.

İçinde yaşadığımız sistemi aklın ve mantığın bile kabul etmeyeceği yöntemlerle kalbura çevirerek, ona ihanet edercesine liyakatsiz-kifayetsiz insan modellerini sadece size biat ettiği için doyurup işin başına getirirseniz ekonomi de bu kifayetsiz adamlarınızın ve sizin öngörülerinizin sayesinde duvara toslar. Durumun vahameti ortaya çıkıp etekleriniz tutuşunca da kurtuluş sağlayacakmış gibi “ÇİN MODELİ”ne geçelim diye bir modelin kuyruğuna sarılırsınız. Zihniyetiniz değişmediği müddetçe getirmek istediğiniz her model duvara toslar ülkeyi de iflasa sürükler.

Her şeyden önce model değişimi yerine kendinize biat eden bu kifayetsiz-liyakatsiz adamlar yerine aklın-bilimin-çağdaş ekonomilerin kültür yapısını içine sindirmiş, konusunda uzman liyakat sahibi adamları getirin. Kurtuluş savaşı yıllarında ülkenin hem savunmasını yapıp hem de ekonomisini yeter duruma getiren Mustafa Kemal’in yaptıklarını koruyarak ve geliştirerek yolunuza devam edin. Mustafa Kemal o yıllarda hiçbir ekonomiye benzemeyen, halkın ihtiyaç ve gereçlerine yönelik bir ekonomik sistem uygulayarak ülkesini refaha kavuşturmuştur.

Tam bağımsızlığı sağlayabilmek için tek gerçek güç, en güçlü temel kesinlikle ekonomidir. Üretimini ve Kalkınmasını planlayamayan yer üstü ve yer altı zenginliklerini yandaşa dış güçlere ihale eden bir ekonomi elbette ne uzun ömürlü olur ne de ülke kalkınmasını sağlar. Öğle lafla, yok ÇİN modeli yok, Neo liberal ekonomi-yok İslam ekonomisi diyerek halkımızı oyalayarak da ülkemizi de ele güne muhtaç duruma getirir duruma sokmayın. Girdiğiniz bir giysi mağazasından “Gömlek uymadı size pantolon verelim” diyen mağaza sahibi gibi öğle daldan dala atlayarak ekonomi yönetilmez.

Karma ekonomi-planlı devletçilik-beş yıllık kalkınma planları ile üretimi planlayarak ancak ülke kalkınır lafla değil! Ülke ithalata mahkûm edilerek borçlandırılarak kalkınması sağlanamaz. Devlet Planlama teşkilatını kaldır, Sayıştay denetimini sustur-TÜİK gibi bir kurumu TCMB gibi temel kurumların bağımsızlıklarını askıya al her yapılması gerekenin önüne maydanoz ol, hak-hukuk-adalet- demokrasi ilkelerini hasıraltı et, ülke ekonomisi duvara toslayınca da kalk bu ekonomi bize göre değil ÇİN modeline geçelim diye tuttur. Sizler bu kafayla Çin modelini bile kendinize benzetirsiniz. Mustafa Kemal gibi o zorlu yıllarda bile aklın ve bilimin yolunu izleyerek çağdaş ve bağımsız bir ülke yaratıp ülkesini kendine yeter duruma getirerek kalkınmayı sağlayabilirdiniz. Peki, siz ne yaptınız? Kendi kifayetsiz-Liyakatsiz adamlarınızı-yandaşlarınızı kollamaktan başka? Ülkenin daha doğmamış çocuklarını bile yaptığınız ihanet uygulamaları ile borca soktunuz. Ne bir iktisat kongresi ne bir Sanayi kongresi düzenleyerek ekonominin geleceğine ışık tutamadınız.

Devletin harcamalarını yapan Sayıştay’ı bile susturdunuz. Ülkeyi getirdiğiniz bu noktada halkın kafasına çay fırlatana kadar bir de halkın içine girerek halkın feryatlarını dinleseydiniz. Hiç ekonomik raporlar oluşturup TBMM’yi bilgilendirdiniz mi? Hayır! Hep hesabınıza gelen değişiklikleri sağlayıp yola devam dediniz. Hani nerde sizin kalkınma planlarınız? Hangi istihdam yaratıcı fabrikayı kurdunuz? Cumhuriyet döneminin fabrikalarını- varlıklarını satmaktan başka. O zor yıllarda bile devlet, imtiyazlı yabancı şirketlerin eline geçmiş varlıkları satın alarak Millileştirirken öte yandan özel teşebbüsün yetersiz kaldığı yerlerde büyük sanayi yatırımları yaparak ülkesine katkıda bulunurdu. Ya siz?

Şimdi de kalkmış ÇİN modeli diyorsunuz. Mağaza sahibinin “Gömlek olmadı pantolon verelim” demesi gibi.