İnsanların birbirleriyle kaynaşmalarında dostluk kurmalarında söz, etkilidir. Güzel söz: Gönül alan, onur kırmayan, hak ve doğruyu gösteren sözlerdir. Başkalarına dil uzatmak, lanet etmek, kötü iş yapmak ve kötü söz söylemek, Müslüman’a yakışmayan hallerdir. Kötü iş ve söz söyleyen kişi tarihi misyonumuza yakışmaz.
İnsanların önemli özelliklerden biri olan konuşmanın, usulüne göre yapılması sözcüklerin güzelce seçilmesi başarılı olmanın temel şartlarındandır. Başarılı yöneticilerin, tanınmış liderlerin, toplumda, saygın bir yeri olan kişilerin, vasıflarından biri de güzel ve etkili konuşmalarıdır. Gönül almak için, tartışmadan uzak bir konu seçilmeli, Konu ile ilgili gelecek tüm soruları teker teker cevap vermeye çalışılmalı. Hepsine tatmin edici cevaplar verilemiyorsa, daha hazır değildir demektir. Tekrar konuyu okuyup, düşünüp, sorulara, hazırlanıp, konuşmada birden bütün ayrıntılara detaylara girmemeli. Söylemek istenilenler önem ve mantık sırasına göre düzenlenmeli. Dinleyenleri canlandırmak ve konuyu önemlileştirmek adına, fıkra, özdeyiş ve ya menkıbelerle izleyenleri konuya dahil etmelidir.
Böyle insanlar düşüncelerini güzel konuşmaları ile ifade ettikleri zaman, hem kendilerini dinletmesini bilirler ve de herkesin kalbini kazanırlar.
Aristo’nun söylediği gibi ” düşündüklerinin hepsini söylemez fakat söylediklerini düşünür” Aristo’ya sorarlar üstat siz iyi konuşamıyorsunuz fakat iyi ve güzel konuşma seminerleri veriyorsunuz, Aristo ise şu cevabı verir, “Ne yani biley taşı bıçakları keskinleştiriyor ama kendisi bir şey kesebiliyor mu?
Konuşma sanatını güzel olması için, okuduklarını anlatmalı sözcük zenginliğini geliştirmelidir. Konuşma sanatını bilmeyen birisi ne kadar akıllı, değerli olursa olsun, kendisini dinletemez, muhatabını inandıramaz, etrafındakileri kendisinden uzaklaştırır, saygınlığına zarar verir. Müslüman kardeşiniz size kusurlarınızdan haber veriyorsa, ondan rencide olmayın, ona kızmayın, hatta ona teşekkür edin. Çünkü o size bir nevi ayna olmuş oluyor. Eğer o fark etmeseydi, o kusurunuz ya başkaları tarafından görülür ve ayıplanılırdı. Veya o kusur ileride size zarar verebilirdi. İnsanları, doğrudan karşılarındaki kişiyi hoşnut etmeye yönelik olmadığı gibi, herhangi bir menfaate yönelik de değildir. Tüm bu sözlerin tek bir hedefi vardır; Allah’ı razı etmek ve karşıdaki kişinin de Allah’ın razı olacağı ahlâkı yerine getirmektir.
Bir terzi kendi başına ufak yeni bir dükkân açar. Yalnız dükkânın iki tarafında da kendininkine benzer, iki tane daha terzi dükkânı vardır. Bunların girişinde kocaman bir tabela vardır.. O tabelada, birinci sınıf erkek terzisi yazar. Diğer yan tarafındaki dükkânda ise yine dev bir tabela vardır, orada da en iyi terzi yazar. Küçük dükkânın sahibi ise iki büyük tabela ortasına küçük bir tabela asar GİRİŞ.
Bayan şairlerimizden Fitnat Hanım kurban bayramı öncesi kurban almak için pazarda gezinirken, orada bulunan yeni yetme, şımarık ve ukela, zenginlerden biri Fitnat hanıma gelerek müsaade buyurunuz kurbanınız ben olayım, der. Fitnat Hanım’ın cevabı ise “Ben boynuzsuz koyun arıyorum” olur.
19 yüzyılın büyük İngiliz ressamlarından William Holman Hunt' ın, bir bahçeyi tasvir eden tablosu. Londra Kraliyet Akademisinde sergileniyordu. Hunt' ın : "Kâinatin Işığı" adını verdiği bu tabloda: Geceleyin elinde ki fenerle bahçede duran filozof kılıklı bir adam görülüyordu. Adam, serbest kalan eliyle bir kapıyı vuruyor ve içeriden cevap bekler gibi görünüyordu. Tabloyu tetkik eden bir sanat eleştirmeni Hunt' a dönerek: - Güzel bir tablo doğrusu, ama manasını bir türlü kavrayamadım! dedi, Adamın vurduğu kapı hiç açılmayacak mı? Ona tokmak takmasını unutmuşsunuz da! Hunt gülümsedi: -Adam alelade bir kapıya vurmuyor ki, bu kapı insan kalbini temsil ediyor. Ancak içeriden açılabildiği için dışarıda tokmağa ihtiyaç yoktur! dedi.
Evet alelade bir kapıya vurmamak önemli olan. O kapı öyle bir kapı ki zaten o kapının böyle şeylere de ihtiyacı yok. Oradan ancak onu anlayanlar girebilir herhalde... İnce bir mesaj veriyor, o adama... O kapının açılmasını beklemeli mi sizce? Peki ne zamana kadar bekleyecek veya beklemeli?
Seriyyu's-Sekati (rh.a) dostlarına: "İşlediğim bir hata sebebiyle tam otuz senedir tevbe etmekteyim" diye itirafta bulunmuştur. Dostlarından birisi merakla: "Bu hatanın mahiyeti nedir?" diye sorunca şu cevabı verir: "Bağdat çarşısı yanıyor diye bağırdılar. Heyecanla koştum ve benim dükkânımın yanmadığını görünce el-Hamdulillah dedim. Daha sonra kendi menfaatimi, diğer kardeşlerimin menfaati üzerine tercih ettiğimi hatırladım. Heyecanla söylediğim o söz sebebiyle tam otuz senedir. Rabbimden affetmesini ve o günahımı örtmesini dilemekteyim."
Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır. Dilim, seni dilim dilim dileyim. Söz gümüşse sükût altındır. Güzel söz söyleme sanatı varsa, bir de güzel anlama ve dinleme sanatı vardır. Kişi dış görünüşü itibariyle- yüzünün kir ve lekesini temiz bir ayna olmadan göremeyeceği gibi, manevî siması itibariyle de içyüzünün kusurlarını, kirlerini görüp temizleyebilmek için de doğruları gösteren dostlarına ve kardeşine ihtiyacı vardır. Söz biliyorsan konuş ibret alsınlar, bilmiyorsan sus adam sansınlar. Tüm güzelliklerin, o güzelliklere en çok layık olana olmasını temenni ediyorum. Kalbiniz sevgiden, huzurdan, ilahi aşktan ve mutluluktan bir an olsun uzaklaşmadan devamlı ışısın. Selam ve duayla…