"Oturduğun yeri pak et, kazandığın lokmayı hak et," demiş Hacı Bektaş-ı veli.
Gerçekten öylemi şimdi…
Anadolu’nun mayası Selçuklunun, Osmanlının cengâver yetiştirdiği Hacı Bektaş’ın uzun yıllar yaşadığı ve ömrünü verdiği küçük ilçe bakımsız.
Bugün gezen gören bakımsızlığa nasıl bakıyor dersiniz.
Seçilmişler bu güzel ilçemize niye sahip çıkmıyorlar dersiniz.
Sorsanız sahip olduklarını söylerler.
Buda yetmiyormuş gibi birde Bektaşi sevdalısı olduklarını dilendirirler.
Bektaşi sevdalısı olmak bu mu?
İlçeye girdiğinizde manzara hiç hoş değil.
Şehrin içerisinde geçen uzun, ince bir yol, yolun etrafına dizilmiş dökülen konutlar ve işyerleri.
Uzun, ince yolun her yeri köstebek yuvası gibi, araçlarıyla şehre gelen ziyaretçilerin ön takımları bozmadan, lastiklerini yarılmadan giderse seviniyor.
Kırşehir’e yakın olan bir zamanlar ilçesi olan Hacı Bektaş bugün Nevşehir il sınırlarında.
Ne kadar Nevşehir ilimize bağlı olsa da Hacı Bektaş’ın havası her zaman Ahi diyarı Kırşehir’de hissedilir.
Hafta sonu uzakta gelen misafirlerimle Hacı Bektaş’ın mekânını ziyaret gittiğimde ilçenin bakımsız olduğuna bir kere daha şahit oldum.
Hacı Bektaş’ın hoşgörüsü ilçede yok olmuş.
Türk dünyasına mal olmuş, Türkî ülkelerde namı duyulmuş, Türkmen şehri böyle olmamalı.
Buraya uzaktan yakından, dışardan içerden, birçok ziyaretçi geliyor.
Geldiklerinde gördükleri ilçenin bu bakımsız manzarası yakışmıyor.
İlçenin ana yoları ara yoları bir an önce yapılmalı.
Yoların etrafında çirkin görüntüde olan konuklar ve işyerleri göze hoş görünecek mimariden inşa edilmeli.
Ankara’da Hacı Bayram’ın etrafını, Tacettin Dergâhı’nın bulunduğu yerleri, Hamamönü’nün etrafı, Ulucanlar’ın ve kalenin çevresinin son aylarda görenleriniz vardır.
Eskimiş dökük çevreye ve etrafa hoş gelmeyen gece kondular gitmiş yerine Osmanlı, Selçuklu Ankara’sı gelmiş.
Tek ve çift katlı konaklar yeniden diriltilmiş.
Konaklara girdiğinizde geçmişe yolculuk yapıyorsunuz.
Bu tür konaklar Hacı Bektaş’ın etrafını neden süslemesin.
On ikinci ve on üçüncü yüz yılların Hacı Bektaş-ı niye olmasın.
Hacı Bektaş’a gelen misafirler, geçmişe dayalı o güzelim iman kokulu, Hz. Ali aşkıyla yanan, Hz. Hüseyin şahadetiyle tüten, havayı niye koklamasınlar.
Yapılmayacak bir işler değil bunlar önemli olan seçilmiş insanlar.
Seçilmiş insanlar nasıl bakarsa öyle görüyor.
Seçmende onun gibi bakınca ilçe bu halde ileriye gitmiyor.
Bugün Selçuklu ve Osmanlı yadigârları eserler hemen hemen her ilimizde yapılıyor Konya’da Mevlana’nın türbesinin etrafı, Eskişehir’de eski konaklar, Kırşehir’de Ahi külliyesi.
Anadolu’nun her ilinde Selçuklu ve Osmanlı tarzı konaklar yeniden tarihi dokuya uygun inşa ediliyor, eski çarşılar yeniden kuruluyor.
Hacı Bektaş’ın etrafı da biran önce bu tür yapılarla süslenmeli.
İlçeye seçilmiş insanlar bira an önce siyaset değil hizmet vermeli.
Hacı Bektaş siyaset yeri değil Anadolu’nun mayası.
Kim ki bu mayayı ayrıştırıyorsa, başkalaştırıyorsa buna dur diyecek Hacı Bektaş da yaşayanlar olmalı.
“Bir olalım, iri olalım, diri olalım”, diyen dergâhın kurucusu ne güzel söylemiş.
Güzel ilin güzel insanları, Hacı Bektaş’ın felsefesine, yaşam tarzına uymayanlara neden evet diyorsunuz.
Güzel ilçemiz bakımsızsa bunda siz yaşayanlarında vebali var unutmayınız.
Büyük ozan Neşet Ertaş erenlerin ocağı Hacı Bektaş’a ne güzel söylemiş.
Gördüm güvercin donunda oturur,
Gördüm seyreyledim Hacı Bektaş’ı
Asasını Horasan'dan getirir,
El aman, el aman, el aman,
Bahreyledi ummanına daldırdı,
Dağı taşı cırnağı ile kaldırdı,
On iki öküzü bir kazana doldurdu,
Gördüm seyreyledim Hacı Bektaş'ı,
Can hatayım kork Allah’ın işinden,
Uğradım geçtim delikli daştan,
Tas almış eline ser çeşmesinin başından,
El aman, el aman, el aman,
Gördüm seyreyledim hacı Bektaş’ı.