Başkanın köşesinin konuğu Göz Dokturu Dr. Sibel Şalvarlı’yı tanımanızı istedim. Dr. Şalvarlı göz hastalıkları ve cerrahisinde Ankara da bir otorite ve bir göz uzmanı. TÜSİAV’ın da aktif bir üyesi olan Dr. Şalvarlı ile göze dair her şeyi konuştuk.
Veli Sarıtpoprak: Bize kısaca kendinizden bahseder misiniz? Op. Dr. Sibel Şalvarlı kimdir?
Sibel Şalvarlı: Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi 1993 mezunuyum. Göz hastalıkları ve cerrahisi uzmanıyım.
Veli Sarıtoprak: Uğraştığınız alanı, branşınızı, gözü bize nasıl tanımlarsınız?
Sibel Şalvarlı: Göz dünyaya açılan penceremiz, içinde sihirler barındıran küçük mucizemiz. Henüz hiçbir ileri teknoloji, hiçbir kamera, hiçbir göz içi mercek gözümüzün sahip olduğu müthiş özelliklere, çözünürlüklere ulaşamadı. Bize hediye edilmiş bu küçük mucizeyi korumak, kollamak, ona en iyi şekilde bakmak da göz hastalıkları uzmanlarının yani bizim görevimiz.
Veli Sarıtoprak: Sizce tıbbın temeli nedir?
Sibel Şalvarlı: Tıbbın her alanında olduğu gibi göz hastalıklarında da en önemli olan koruyucu hekimlik, erken tanı ve doğru tedavidir.
Milattan önce 6. yüzyılda Sun Tzu tarafından yazılan Savaş Sanatı kitabında ‘En büyük zafer savaşarak elde edilen değildir, en büyük zafer düşmanın direncini savaşmadan kırmaktır ‘ der. Tıpta da aslında benzer bir savaş var. Mikroorganizmayla, hastalıkla, yaşlanmayla, çevresel faktörlerle, tümörlerle savaşıyoruz. O halde tıp alanında da düşmanımızın direncini savaşmadan kırmalıyız, bunu da koruyucu hekimlikle, erken teşhis ve tedavi ile yapmalıyız.
Veli Sarıtoprak: Hekim bu savaşın neresinde olmalı ve ne yapmalı?
Sibel Şalvarlı: Hekim sözcüğü Arapça hakimden gelir bilge, bilim adamı, filozof, tabip ile eş anlamlıdır. İyi hekim toplumu kendi
Uzmanlık alanında bilgilendirmelidir, bu sayede koruyucu hekimlik ve erken teşhis - tedavi ile sağlıklı toplumlar yaratılır.
Veli Sarıtoprak: O halde bir göz hastalıkları uzmanı olarak bizi nasıl ve hangi konularda bilgilendirmek istersiniz?
Sibel Şalvarlı: Gözde yaş gruplarına göre farklılık gösteren, sık karşılaşılan ve önlenebilecek olan göz hastalıkları vardır.
Sizin desteğinizle bugün bu konularda bilgi vermek isterim.
Veli Sarıtoprak: O halde yaş gruplarına göre dediniz, bebeklerden başlayalım. Bebeklerde görmeyi tehdit edebilecek göz hastalıkları var mıdır?
Sibel Şalvarlı: Bebeklerde mutlaka acil teşhis edilip, tedavi edilmesi gereken durumların başında prematüre dediğimiz erken doğan, küvezde kalan bebeklerde görülen retinal damarlarda gelişim eksikliğine bağlı kanamalar ve yeni damar oluşumlarıyla ortaya çıkan prematüre retinopatisi, görüş alanını kapatacak kadar fazla olan göz kapağı düşüklüğü, tek veya çift taraflı doğuştan kataraktlar, doğumsal göz tansiyonu, ileri derecede şaşılık, çok nadiren de göz tümörleri gelir.
Veli Sarıtoprak: Bebeklikte göz tansiyonu nasıl belirti verir? Ne olursa şüphelenmek gerekir?
Sibel Şalvarlı: Bebekte ışığa aşırı hassasiyet vardır. Gözün önündeki saydam olması gereken kornea tabakası normalden oldukça büyük, bulanık hatta mavimsi renkte olabilir. Tek tedavisi cerrahidir. Doğuştan kapalı olan gözün boşaltım kanalları erken evrede acil ameliyat edilip açılmazsa kalıcı sinir hasarı yani körlükle sonuçlanır.
Veli Sarıtoprak: Göz kapağı düşüklüğü dediniz, bu neden tehlikeli bir durumdur?
Sibel Şalvarlı: Göz bebeğini kapatacak kadar fazla kapak düşüklükleri de göze dış uyaran gelmesine engel olduğundan erken tedavi edilmelidir, aksi halde gözde görme gelişmez ve göz tembelliği gelişir.
Veli Sarıtoprak: Doğuştan katarakt ne zaman tedavi edilmelidir?
Sibel Şalvarlı: Kataraktın her yaş grubunda tek tedavisi cerrahi yani ameliyattır. Ancak bebeklerde özellikle tek taraflı ise o gözde görme gelişimine engel olup tembellik gelişeceği için acil ameliyat edilmeli katarakt alınarak gözün görmesi sağlanmalıdır aksi halde yine tembellik gelişir ve görme gelişmez çok zayıf kalır.
Veli Sarıtoprak: Çocuk yaş grubunda ideal muayene yaşı kaçtır?
Sibel Şalvarlı: Çocukluk çağında ise mutlaka en geç 3 -3.5 yaşında tekrar bir muayene yapılmalıdır. Bu yaşlarda yapılacak muayene ile her iki gözde yüksek derecede kırma kusuru olan veya iki göz arasında 3 derece ve üzeri fark olan ve numarası yüksek olan gözde görmenin gelişmemesine yol açan göz tembelliği adını verdiğimiz durumun erken tesbit edilmesi sağlanır. Göz tembelliği 6-7 yaşından sonra tesbit edilse bile bu yaşlarda beyinde görme gelişimi artık tamamlandığından maalesef gözlükle veya başka bir yöntemle tedavisi mümkün olmayan bir durumdur.
Veli Sarıtoprak: Ergenlik çağında hangi hastalık sık görülüyor? Riskli gruplar kimlerdir?
Sibel Şalvarlı: Ergenlik döneminde alerjisi olan kişileri tehdit eden keratokonus adı verilen kornea hastalığı ülkemizde sık görülüyor.
Bu hastalık genelde alerji nedeniyle gözünü çok kaşıyan, ovalayan ve bunu göze çok bastırarak yapan kişilerde görülür. Gözümüzün en ön kısmını oluşturan kornea adı verilen saydam tabakanın incelmesi, sivrileşmesi, dikleşme sonucu hastada sürekli miyop ve astigmat artışı ile ortaya çıkan ve erken teşhis ve tedavi edilmezse kornea nakline kadar ilerleyebilen bir hastalıktır. Hastada gözlük numaraları çok sık değişir ancak gözlük değişse de görme netleşmez, ışık saçılmaları, hareketlenmeler, bulanıklık, bazen çift görmeye bile yol açar.
Veli Sarıtoprak: Göz tansiyonu hangi yaş grubunda sık görülür ve önlenebilir mi?
Sibel Şalvarlı: 40 yaş ve üzerini tehdit eden gizli tehlike glokom dediğimiz göz tansiyonudur.
Glokom ne yazık ki genellikle sinsi seyreden, son evrelere yani ciddi ve geri dönüşü olmayan görme kaybı gelişene kadar belirti vermeyen bir hastalıktır. Gözde ağrı, sızı, kanlanma vs yapmaz, yavaş yavaş görme sinirlerini harap eder. Tanı konduğunda genelde sinirde ciddi derecede ve geri dönüşü mümkün olmayan hasar gelişmiştir.
Teşhisi göz muayenesi esnasında göz hekimi tarafından konulabildiğinden, 40 yaş üzerinde düzenli göz kontrollerini yaptırmak ve ihmal etmemek erken teşhis açısından hayati önem taşır.
Veli Sarıtoprak: Son yıllarda tablet akıllı telefon gibi teknolojik aletlerin kullanımı sıklaştı. Bunlar göz sağlığını etkiliyor mu?
Sibel Şalvarlı: Son zamanlarda akıllı telefon ve tabletlerin çocuk yaş grubunda sıkça ve uzun süreli kullanımı maalesef tüm dünyada çocukluk çağında miyopinin daha sık görülmesine ve miyopinin çok hızlı ilerlemesine yol açtı. Daha da tehlikelisi miyopi derecesi arttıkça retina dediğimiz gözün ağ tabakasında incelme, hücre kayıpları, yırtık ve deliklere ve ciddi görme kayıplarına yol açan yüksek dejeneratif miyopinin de artmasıdır. Bu durum toplumda görme engelli birey sayısının artması tehlikesini doğurmaktadır.
Veli Sarıtoprak: Teknolojik aletler, tablet, akıllı telefonların sebep olduğu başka göz problemleri de var mı?
Sibel Şalvarlı: Tablet, akıllı telefon, klima, bilgisayar kullanımı kısaca teknolojik cihazlar ayrıca göz kuruluğunu da tetikliyor. Çağımızın sık rastlanan bir diğer göz problemi de göz kuruluğu. Eskiden ekran başında çalışan genç ve orta yaş grubunda sık rastladığımız kuru göz artık çocuk yaş grubuna kadar indi. Neredeyse bebeklikten itibaren çocukların ellerinde gördüğümüz akıllı telefon ve tabletler kuru gözün bu yaş grubunda en önemli nedeni ve ekran süresi azaltılarak, hem kuru göz hem miyopiyi önlemek elimizde.
SORU: Göz Hastalıkları branşının bir de cerrahi kısmı var. Göz cerrahisi denince mikrocerrahi işlemleri uygulamak hiç şüphesiz ki, çok uzun ve meşekkatli bir eğitim süreci sonunda kazanılan tecrübenin ve oldukça ileri teknolojilerin bir harmanı .
İyi hekim koruyucu hekimlik yapar dedik, erken teşhis dedik, toplum sağlığı ve bilgilendirme dedik.
Veli Sarıtoprak: Sizce iyi bir cerrahta olması gereken meziyetler ne olmalı?
Sibel Şalvarlı: Bence tıbbın tüm branşlarında en temel ilke Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesindeki ilk dersimiz olan deontoloji yani tıp etiği dersinde rahmetli hocamız Fuat Aziz Göksel ‘in bize öğrettiği ve miras bıraktığı PRİMUM NON NOCERE yani ÖNCE ZARAR VERME ilkesidir. Bir hastaya verilecek tedavi veya yapılacak ameliyatla hasta daha iyi olmayacaksa yani zararı faydasından çok olacaksa bu tedavi veya ameliyat hiç yapılmamalıdır.
İyi cerrah nasıl ameliyat yapacağını bilendir. Daha iyi cerrah ne zaman ameliyat yapacağını bilendir. En iyi cerrah ne zaman ameliyat “YAPMAYACAĞINI” bilendir.
Bunlar benim bir hekim ve bir cerrah olarak rahmetli hocama olan sevgimin- saygımın, verdiğim sözün, vefamın bir karşılığı ve de benimsediğim etik ilkelerimdir.