Günün ilk saatlerinde karşılaştığınız kişi genellikle kim oluyor?
Başınızı kaldırmadan yanından geçip gidiyor musunuz?
Yoksa “Günaydın.” diyerek içten bir tebessümle selamlıyor musunuz?
Asık suratlı insanların yanında daha gergin ve huzursuz hissederiz kendimizi.
Karşımızdaki kişi bizi dinlese bile konuşma hevesimiz kırılır.
Konuşmayı kısa kesip bu tatsız sohbeti bir an önce bitirmeye bakarız.
İçimizde zar zor toparlayabildiğimiz enerjiyi emer, sömürür böyle insanlar.
Suratsızlığın ciddiyet olmadığını, ciddiyetin prensiplerle olduğunu bilmezler.
Büyük şair Sadi Şirazi ne de güzel ifade etmiş bakın:
Asık suratlıdan bir şey isteme, onun kötü huyundan elem duyarsın
Gönlünün gamını anlatacaksan (güler yüzlü) bir kimseye anlat ki yüzünü görünce ferahlayasın
İnsanı giydikleri, sürdükleri, takıp takıştırdıkları değil tebessümü güzelleştirir.
Güler yüzlü insanların yanında huzur buluruz, yaşam enerjimiz artar.
Kendimizi mutlu hissederiz.
Bütün zor koşullara rağmen güler yüzlü olmak gerek.
Asık surat öncelikle insanın kendisine zarar verir.
Daha mutlu, daha enerjik, daha hayat dolu olmak ancak gülümsemekle mümkün.
Amerikalı yazar Ella W.Witco’un da dediği gibi;
Gülerseniz dünya güler, ağlarsanız yalnız ağlarsınız.
Unutmayın hayat bir ayna gibidir. Gülümserseniz o da size gülümser.