ÖZEL HABER: AYBALA ALMİNA MELEK
Yükseköğretim Kurulu tarafından hazırlanan ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu'nun Ek 44 üncü maddesine dayanarak "Yükseköğretim Kurulu Tarafından Doktora Programlarına Kayıtlı Öğrencilere Verilecek Burslara İlişkin Usul ve Esaslar" programı, 2016 yılında hayata geçirildi. Bu bağlamda, küresel rekabet açısından önemli 100 bölümden 2000 doktora öğrencisine burs bağlandı. Bugün, doktora öğrencileri, sigortasız bir şekilde hayatlarını sürdürdüklerini ve akademik bir kariyer uğruna çalıştıkları için herhangi bir çalışma deneyimlerinin olmadığını bu yüzden de farklı alanlarda çalışamadıklarını belirterek, verilen istihdam sözünün yerine getirilmesini talep ediyor.
Bu bağlamda, Ticaret ve finans alanlarda dijital dönüşüm tematik alanında YÖK 100/2000 bursiyeri Mehtap Baysal, Orman Ürünleri Teknolojisi alanında çalışma yürüten ve YÖK 100/2000 bursiyer mezunu Dr. Özlem Yıldız Kadam ve İktisat Anabilim Dalı üzerine doktorasını sürdüren Burak Saykal ile YÖK 100/2000 doktora öğrencilerinin güncel sorun ve talepleri üzerine röportaj gerçekleştirildi.
"MARKETTE İŞE GİRMEYE BİLE KABUL EDİLMİYORUZ"
Mehtap Baysal: Sıradan bir bursiyer değilim/değiliz. Sigortamız olmadığı için bizlere burs adı altında maaş veriliyor. Projeye çok güzel vaatler ile başladım/başladık. Devletimize güvendik fakat şu an gelecek kaygısı yaşıyoruz. Bizler 30 yaşlarını geçmiş doktoralı gençleriz. Asgari ücret altında kalmayacak burs sigortasız okullarımızda çalışma karşılığında istihdam vaadiyle programa başladık. Her birimiz program süresince bulunduğumuz üniversitelerde kendi tematik alanımızda çalışma dışında üniversitelerimizde bizlere verilen işleri severek yapıyoruz. Gerçekten Araştırma Görevlileri ile iş yükümüz birebir aynı. İşlerimizden şikayetçi değiliz, zaten akademisyen olma yolunda çıktığımız bu süreçte iş anlamında halimizden memnunuz, seviyorum seviyoruz.. Elimizden ne geliyorsa daha fazlasını yaparız ve yapmaya da hazırız.. Bütün bunların sonucunda burs adı altında verilen maaş ise 12 bin TL (Asgari ücret 17.002 TL) ve mezunlarımız işsiz ve geleceğimiz belirsizdir.
Bu yaşımızdan sonra sıradan yerlere bile bizleri iş deneyimimiz olmadığı için almazlar, almıyorlar. Sıradan bir markete bile başvurduğumuzda deneyimimiz olmadığı için kabul edilmiyoruz. Bilseydik bu durumlara düşeceğimizi bu kadar masraf yapıp okullarımızda zaman kaybetmezdik. Markette işe girmek için lise mezunu olmamız yeterliyken şu an ona bile kabul edilmiyoruz. En güzel yıllarımız kitaplar arasında geçti.
"HAKKI OLANA HAKKINI VERMEK GEREKLİDİR"
Dr. Özlem Yıldız Kadam: İklim Değişikliği ve Sürdürülebilirlik alanında kanıtlanmış bir akademik çalışma geçmişine sahip; danışmanım. YÖK 100/2000 doktora mezunum. Belirlenen öncelikli alanım ise “Orman Ürünleri Teknolojisi”dir. Şu anda doktora tezimi yazarken geliştirmiş olduğum karbonayakizi ölçümü ve endüstriyel simbiyoz ağ tasarım modellemeleri üzerine ülkemizdeki bir teknopark ve yurtdışındaki firma ile yazılımı geliştirmekteyim. Aslında hedefim akademide bu çalışmaları yapmak idi. Atamamız henüz gerçekleşmediği için farklı opsiyonlara yönelmek durumunda kaldık her birimiz.
Doktora eğitimim boyunca tıpkı kadrolu akademisyen gibi çalışıyordum. Programın sadece bir burs programı olarak yansıtılması oldukça üzücü. YÖK tarafından belirlenen öncelikli alanlarda, doktor olmak ülkenin nitelikli insan kaynağına olan ihtiyacı karşılamak üzere eğitilmesi mezunlarının istihdam edilmesinin gereği değil midir? Ben bu programa alınan ilk öğrencilerden biriyim bana vaat edilen ülkemin gelişimi için var gücümle çalışmam ve sonraki süreçte güçlenen akademik yönüm ile kariyerime devam etmemdir. Türkiye Cumhuriyeti yüzyılına yakışan en büyük yeniliklerden biridir bu atama... Hakkı olana hakkını vermek gereklidir. İstihdam edilmek, YÖK 100/2000 programına tabii herkesin hakkıdır.
"TEK AMACIMIZ MEMLEKETİMİZE FAYDALI BİRER BİREY OLMAK"
Burak Saykal: Proje başlatıldığında bizim aldığımız ücretler asgari ücretin üzerindeydi. Lakin zaman geçtikçe projeye verilen önem azaldı ve aldığımız ücretler giderek düştü. Bu projede başladığımız ilk günden beri normal bir araştırma görevlisi gibi görev aldık. Proje kapsamında vaat edilen en büyük sözün üniversitelerde hak ettiğimiz kadroların olduğunu söyleyebilirim. Çünkü proje akademideki doktoralı insan ihtiyacını karşılamak üzere başlatılmıştı. Ben ve benim gibi bir çok arkadaşım bu söze inanarak bu projeye dahil olduk.
Projeye verilen önem azaldı. Proje sadece 4 yılı kapsıyor. Hepimizin bir çok dergide yayımlanmış akademik çalışmaları mevcut ve çoğumuzun ileri seviyede yabancı dili var. Lakin projedeki bizler 4 yılımızı bu projede harcadığımızdan yaşlarımız da ilerliyor ve bu bizim için büyük bir handikap. Çoğumuzun özel sektör deneyimi yok. Son olarak mevcut YÖK başkanımızdan projenin geliştirilmesi ve iyileşmesine yönelik (burs artışı dışında o da şu an 12 bin TL) başka bir açıklamasını duymadım ama bizleri mağdur etmeyeceklerine inancım tam.
Bizler bu projeye seçilmiş, çeşitli derecelerde becerileri olan bu ülkenin öz evlatlarıyız. Tek amacımız memleketimize faydalı birer birey olmak. Akademik alanda daha fazla çalışma yapıp bu çalışmaları geliştirmek. Öğrendiğimiz ve edindiğimiz bilgileri bir sonraki nesillere daha sağlıklı bir şekilde aktarmak. Hepimiz ailelerimizle çok emek verdik hak ettiğimiz akademik kadroları istiyoruz.