Fırının çevresinde, buğday, arpa, bezelye tohumlarıyla birlikte bir avuç içi büyüklüğünde organik bir buluntu bulundu. Yapılan analizler, bu buluntunun milattan önce 6600'e tarihlenen mayalanmış ekmek olduğunu ortaya koydu.
Çatalhöyük Kazı Heyeti Başkanı ve Anadolu Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ali Umut Türkcan, yapılan arkeolojik çalışmaların sonucunda organik kalıntıların da önemli birer bulgu olduğunu belirtti. Çatalhöyük'ün tarihi ve arkeolojik açıdan önemine vurgu yapan Türkcan, bu keşfin dünyanın en eski ekmeği olduğunu ifade etti. Çatalhöyük'te daha önce de birçok ilke imza atıldığını ve bu bulgunun da bunlara eklenmesinin önemli olduğunu dile getirdi.
Gaziantep Üniversitesi öğretim görevlisi Salih Kavak da bulunan organik kalıntının tahıl kalıntıları içerdiğini belirterek, yapılan analizler sonucunda bu buluntunun mayalanmış ekmek olduğunun tespit edildiğini söyledi. Kavak, Çatalhöyük'te bulunan bu ekmek kalıntısının dünyadaki en eski ekmek örneği olduğunu belirtti.
BİTAM Müdür Yardımcısı Doç. Dr. Yasin Ramazan Eker, Çatalhöyük'te bulunan bu ekmek kalıntısının önemine vurgu yaparak, Türkiye'de yapılan analizlerin bu tür arkeolojik bulguların değerlendirilmesi açısından büyük bir adım olduğunu ifade etti. Türkiye'deki laboratuvarlarda yapılan analizlerin bu tür buluntuların daha detaylı incelenmesine ve doğru teşhisler konulmasına olanak sağladığını belirtti.
Necmettin Erbakan Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Oğuz Doğan da BİTAM'da yapılan analizlerin önemine dikkat çekerek, arkeolojik numunelerin kimyasal ve fiziksel yapısının tanımlanabilmesinin arkeoloji çalışmaları için büyük bir avantaj olduğunu vurguladı. Çatalhöyük'te bulunan bu ekmek kalıntısının, insanlık tarihindeki yerini ve insanların beslenme alışkanlıklarını anlamak açısından büyük bir öneme sahip olduğunu belirtti.