HAZIRLAYAN: CANSU BALOĞLU
Üzerinde yaşadığımız Anadolu coğrafyası, tüm dünyada tanınan ve bilinen birçok değerli isme ev sahipliği yaptı. Türbesi Konya'da bulunan Mevlana, tüm insanlığa örnek olacak birçok eser vererek, adını yaşadığı yüzyıldan bugüne duyurmayı başaran biri oldu.
BELH'DEN KONYA'YA UZANAN BİR HAYAT
Mevlana Afganistan'ın Belh kentinde doğdu. Yaşadığı kentten siyasi olaylar neticesinde göç eden Mevlana, göç sırasında Nişabur'da Mutasavvıf Ferîdüddin Attar ile karşılaştı. Attar, Mevlana'nın manevi gücünü hemen fark etti. Hac ziyaretini de tamamlayan Mevlana, Anadolu'da birçok kenti ziyaret ettikten sonra Karaman'a yerleşti ve burada Mevlana'nın ününü duyan Selçuklu Sultanı Alâeddin Keykubad, onu başkent olan Konya'ya davet etti ve burada yaşamasını istedi. Yaşamının geri kalan kısmını bu kentte geçiren Mevlana'nın türbesi de bu şehirde bulunuyor.
HER DAİM İNSAN SEVGİSİNİ ESAS ALDI
Mevlana, ayrıca Şems-i Tebrizî ile karşılaşınca 'mutlak kemâlin varlığını' cemalinde de 'Tanrı nurlarını' onda gördü. Ancak beraberlikleri fazla uzun sürmedi. Şems neden ve nasıl olduğu kesin olarak bilinmeyen bir biçimde ölünce Mevlana uzun yıllar inzivaya çekildi.
Mevlana, Mevlevilik Tarikatı'nın da kurucusu sayılır. Yaptığı toplantılardaki dini sohbetler ve semalar, civarda birçok kişinin dikkatini çekti ve Mevlana'ya yönelmesini sağladı. Mevlevilik, o günlerden bugüne büyüyen bir düşünce yapısı olarak gelişti. Mevleviliğin temelinde insan sevgisi ve hoşgörü felsefesi esas alındı.
Hayatı boyunca yüksek bir maneviyata sahip olan Mevlana, yaşadığı süre boyunca insanlığa faydalı olabilecek Mesnevi, Divan-ı Kebir, Mektübat, Fihi Ma Fih gibi çok sayıda eserler üretti. Ölümü yeniden doğuş olarak adlandıran Mevlana için, her sene Aralık ayında 'Şeb-i Arus' törenleri düzenlenmektedir ve UNESCO tarafından Mevlana’nın 800'üncü doğum yılı olan 2007 yılı 'Mevlana Yılı' olarak ilan edilmiştir.