ÖZEL HABER: ALİ DEMİRASLAN
Sosyal Politikacı ve Yazar Özgür Hüseyin Akış, mülteci ailelerin genellikle yoksulluk sınırının altında bir yaşam sürdüklerini ve çocukların çalışma yaşamının bir parçası haline gelmek zorunda kaldıklarını ifade etti.
MÜLTECİ MAHALLELERİNDE ZOR KOŞULLAR
Büyükşehirlerin gettolaşan mahallelerinde yaşayan mülteciler, genellikle sanayi bölgelerine yürüyerek ulaşabilecekleri mesafelerde konumlanıyor. Bu yerleşim alanlarında kendi yaşamlarını inşa eden mültecilerin, kasap, manav ve market gibi ihtiyaçlarını karşıladıkları bir altyapı oluşturduğu görülüyor. Ancak uzun mesai saatleri boyunca çalışan bireyler, genellikle asgari ücretin altında gelir elde ediyor.
ÇOCUKLAR OKUL YERİNE İŞE GÖNDERİLİYOR
Akış, savaşta ebeveynlerinden birini ya da her ikisini kaybederek Türkiye’ye gelen çocukların, hayatta kalabilmek için çoğu zaman her türlü işte çalışmak zorunda kaldığına dikkat çekti. Mülteci ailelerin tek bir bireyin geliriyle geçinemediğini belirten Akış, bu nedenle çocukların ailelerinin yönlendirmesiyle okula gitmek yerine çalışmaya başladığını ifade etti.
“Bir buçuk milyondan fazla Suriyeli çocuğun en az yarısı zorunlu eğitimden yararlanamıyor” diyen Akış, eğitim sistemindeki ücretli uygulamaların ve ailelerin eğitime verdiği önceliğin düşük olmasının bu sorunu daha da büyüttüğünü belirtti.
KIZ ÇOCUKLARI BAKIM HİZMETİNDE
Özellikle kız çocukların durumuna dikkat çeken Akış, bu çocukların genellikle ev işleri, küçük kardeşlerin veya yaşlı bireylerin bakımı gibi görünmez bir çalışmanın parçası haline geldiğini ifade etti. Bunun dışında tekstil ve tarım sektörleri başta olmak üzere birçok sektörde çocuk emeğinin kullanıldığına işaret etti.
ÇOCUKLAR İÇİN ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
Akış, çocukların emeğinin görünmez kılınması yerine tamamen ortadan kaldırılması gerektiğini belirtti. “Çocukların hangi ulusa ait olduğuna bakılmaksızın, temel ihtiyaçları devlet tarafından karşılanmalı ve çocukların bugünü ve geleceği için yeni politikalar geliştirilmelidir” diyen Sosyal Politikacı ve Yazar Özgür Hüseyin Akış, çocukların öncelikli yararının gözetilmesinin hayati bir gereklilik olduğunu vurguladı.