Gazeteci Şenol Ateş: ''Atamızın doğduğu evde hiçbir şey yok''

Gazeteci-Yazar Şenol Ateş, Balkan turunda gezip gördüğü şehirlerde, yaşadığı tecrübeleri anadolugazete.com.tr okuyucuları ile paylaştı. Ateş, gezide son olarak, Hırvatistan, Karadağ, Arnavutluk, Kosova, Makedonya ve Yunanistan'ı ziyaret etti.

ÖZEL HABER: CANSU BALOĞLU

Tecrübeli Gazeteci Şenol Ateş, Balkan turunun son bölümünde Hırvatistan, Karadağ, Arnavutluk, Kosova, Makedonya ve Yunanistan'a ziyarette bulundu. Ateş, bu ülkelerin tarihinden, sosyo-ekonomik durumundan bahsederek Balkan ülkelerine dair genel bir çerçeve çizdi.

''HIRVATİSTAN HİÇBİR ZAMAN OSMANLI TOPRAĞI OLMAMIŞ''

Bir sonraki durağı Hırvatistan olan Ateş, bu ülke ile ilgili, ''Yine ormanların içinden Orta Doğu’yu Balkanlara bağlayan Hırvatistan topraklarına geçtik. Nüfusun yüzde 92’si Hırvat, yüzde 3’ü Sırp, yüzde 1’i ise Boşnak. Hırvatistan hiçbir zaman Osmanlı toprağı olmamış. O dönemlerde burada var olan Hırvat ve Venedik Krallıkları yerleşim yerinin büyüklüğüne göre, belirli oranlarda Osmanlı’ya vergilerini vermişler.

Adriyatik Denizi'nin kıyısından muhteşem manzaraları izlerken Dubrovnik’e geldik. Tam bir Orta Çağ şehri. Kiliseleri, kalesi, dar sokakları ile etkileyici bir kent. Daha şimdiden turist kaynıyor ve pahalı. Biraz tarih bilginiz varsa Orta Çağ’ı düşünerek kenti gezmek keyif veriyor.'' dedi.

''HALKI TEMBELLİĞİ İLE MEŞHUR KARADAĞ''

620 bin nüfusuyla dünyanın en küçük ülkelerinden biri olan Karadağ'ı ziyaret eden Ateş, bu ülke ile ilgili, ''13 bin kilometrekare. Karadağlılar Slav ırkından. O dönemde Venedikliler de var. Osmanlı vergi alarak burayı da rahat bırakıyor. Osmanlı bıraktıktan sonra Sırbistan’a kalıyor, en son Sırbistan’dan ayrılıp bağımsız bir ülke oluyor. Dağlarla çevrili ve gelirinin yüzde 70’ini turizmden elde ediyor. Halkı tembelliği ile meşhur. Ancak Sırbistan ve Bosna Hersek’e göre daha lüks yaşıyorlar. AB ülkesi değil, serbest dolaşımları var. Şu anda cumhurbaşkanları bir Sırp. Burada da bir Orta Çağ kenti olan Kotor’u ziyaret ettik. Deniz kenarına değil, dağa sırtını verecek şekilde kurulmuş. Yeni yerleşim ve şehir ise elbette denizin kenarında.'' ifadelerini kullandı.

''EN MİLLİYETÇİLERİ ARNAVUTLUK''

Karadağ'dan sonra milliyetçilikleri ile meşhur Arnavutluk'a geçen Ateş, şu bilgileri paylaştı: ''3 milyona yakın nüfusu var. Milliyetçilikleri ile tanınıyorlar. Din ve inançla deyim yerindeyse bir işleri yok. Arnavut olmak önemlidir. Katolik, Ortadoks, Müslüman… Hepsi var. Yüzde 74’ü Arnavut. Boşnak, Hırvat, Sırplar var. Müslümanların çoğunluğu ise Bektaşi. Türk yok. Bir dönem komünizmin uygulanmaya çalışıldığı ülke. Enver Hoca önemli bir isim. Hoca soyadı, mesleği ise öğretmenlik. Enver Hoca, zamanın Sovyetler Birliği ve Çin ile zaman zaman iyi olsa da iki ülke ile de bozuşmuş. Nedeni ise; 'Komünizmi yeterince uygulamamaları.' Dünyanın ilk ateist ülkesidir Arnavutluk."

''ARABALARIN BÜYÜK ÇOĞUNLUĞU MERCEDES''

"Bizim konakladığımız İşkodra şehri aynı zamanda Bektaşiliğin merkezi sayılıyor. Ayrıca, Rahibe Terasa diye bilinen ve tarihe geçmiş olan kişilik de bir Arnavut. Asıl adı Gonca Boyacı olan Rahibe Terasa isimli misyoner asla Arnavut’ta yaşamamış.

Önemli bir Osmanlı Paşası olan İskender Bey Arnavut'tur. Fatih Sultan Mehmet ile enderunda birlikte eğitim görmüş. Macaristan seferinde başarısız olunca Arnavutluk’a dönüyor ve buradaki beylikleri toplayarak Osmanlıya isyan ediyor. Venediklilerden de yardım alarak Fatih Sultan Mehmet’e tam anlamıyla bela oluyor. Osmanlı'nın buralardan geçmesine uzun süre engel oluyor.

Kuyumculuk ve dericilik yapıyorlar. İstanbul’daki Arnavutlarla çok sıkı ilişkileri var. Yeni yeni hizmet sektörüne geçiyorlar. İlginçtir, kullanılan arabaların büyük çoğunluğu Mercedes. Almanya’dan sonra en çok Mercedes kullanılan ülke."

MEHMET AKİF’İN DOĞDUĞU ÜLKE: KOSOVA

Türkiye’nin tanıdığı ancak dünya tarafından tanınmayan bir ülke olan Kosova'dan da izlenimlerini paylaşan Ateş, ''Kosova’da zamanımızın çoğunluğunu Prizren’de geçirdik. Osmanlıların genişletip geliştirdiği bir şehir. Türkçe’nin konuşulduğu, Türk tabelalarının olması dikkat çekiyor. Yüzde 91’i Arnavut. 2 milyon nüfusu var. Bizim için bu ülkenin önemli yanı, Mehmet Akif Ersoy’un burada doğmuş olması. Alt yapı yok. Meydanlar, sokaklar toz toprak içinde. Mareşal Fevzi Çakmak caddesi var.'' diye konuştu.

SAVAŞTA ÖLDÜRÜLEN İLK VE TEK PADİŞAH 1. MURAT

Ateş, Kosova'yı anlatırken sözlerine şöyle devam etti: ''Kosova, Osmanlı Padişahı 1. Murat’ın öldürüldüğü yer. 1. Kosova Savaşı’nda bir söylentiye göre savaşı kazandıktan sonra savaş meydanını gezerken yaralı bir Sırp askeri tarafından hançerlenerek öldürüldü. Bir başka iddiaya göre de; Müslüman olmak istediğini söyleyerek çadırına gelen bir Sırp, etek öpmek isterken hançerini saplayarak öldürdü. Bundan sonradır ki Osmanlıda padişahların eteğini öpmek kaldırıldı ve huzura çıkanlar iki korumanın koltuk altından tutmasıyla çadıra getirildi. Bizim izlediğimiz dizilerde de etek öpme hep gösterilmeye devam etti. Murat Han’ı öldüren Sırp, hep bir kahraman olarak anıldı ve heykelleri yapıldı. Priştina’da da bu Sırp'ın heykeli var.

İlginçtir; Murat’ın yerine padişah olan Beyazıt bir Sarp prensesle evlendi. Yıldırım Beyazıt’ın esir düştüğü Ankara Savaşı’nda Sırp askerler de Osmanlı ordusu içinde savaşmışlar. Prensesleri için.

Murat’ın türbesi Priştina’da bulunuyor. Türbenin bakımını yüz yıllardır aynı aile yapıyor. Bugün türbenin türbedarı 80 yaşındaki Saniye Teyze. Türkiye’den geldiğimizi öğrenince gözlerinin içi güldü:

'Ooo Türkiye’den. Türkiye nasıl, iyi mi? Biz 500 yıldır buradayız, sizler geldikçe daha güçlüyüz.'

Türbenin hemen yanında bir de müze var.''

''MAKEDONYA'DA GENÇLER İŞSİZ''

Yunan büyük devletlerini bir araya getiren toprakların adı Makedonya'yı da ziyaret eden Ateş, bu ülke ile ilgili geniş çaplı bilgiler verdi. Ateş, şunları kaydetti:

' Şu anda nüfusu 2 milyon civarında. 500 bini Üsküp’te. Yugoslavya’nın bir parçasıydı. M.Ö. bin 400’lü yıllarda Büyük İskender’in babası 2. Philip (Kör Philip) Yunan devletlerini bir araya getirdi. Daha sonra oğlu İskender, Hindistan’a kadar gitmişti.

Makedonlardan sonra en çok Arnavut yaşıyor. Yüzde 4 ile üçüncü büyük etnik yapı Türkler. En önemli merkez hiç şüphesiz Üsküp. Bu şehirde Osmanlıya karşı çıkan çok sayıda kişinin heykeli bulunuyor. Avrupa'dan aldıkları yardım paralarının çok büyük kısmını heykel yapımı için yine Avrupa ülkelerine vermişler. Devasa heykeller var. Başka 2. Philiip ve oğlu Büyük İskender’in olmak üzere. Halkın paralarının bu heykellere harcanmasını protesto ettiğini hatırlıyoruz. Gençler işsiz, ekonomik sıkıntı yaşıyorlar. Bu nedenle de gençler çalışmaya Avrupa ülkelerine gidiyor.

Üsküp’te Osmanlı'ya ait bir Taş Köprü var. Osmanlı'nın izlerini silmek üzere bu köprünün sağına soluna köprüler yaptırılmış ama taş köprü en çok kullanılanı. Taş Köprü, 2. Murat tarafından yapımına başlanmış ancak Fatih Sultan Mehmet tarafından bitirilmiş. Köprünün bir girişi Türk ve Arnavutlar, diğer girişi de Makedonlar var. Köprü, bu kesimleri birbirinden ayırmış. Köprünün üzerinde Roman çocuklar Türk havaları çalarak para toplamaya çalışıyor.

Türk ve Arnavut kesiminde 2. Philip’in büyük bir heykeli var. Eli havada. Çünkü, Makedonların olduğu tarafta bulunan çok daha büyük heykeli olan oğlu İskender’i selamlıyor.''

KOPAN HAN’A YAZIK OLUYOR

Ateş, sözlerine şöyle devam etti: ''Bu kadar tarih ve kültür kokan bir şehirde hayal kırıklığımız da oldu: Kopan Han. Zamanında şehre dışarıdan gelenlere 3 gün boyunca bedava kalacak yer, yemek verilen, her türlü ihtiyacının karşılandığı Han, bugün son derece bakımsız. İçinde bazı dükkanlar olmasına rağmen rezil bir şekilde. Esnaflar el atmamış ama bölgede çok sayıda cami ve türbeler için para gönderen, restore ettiren Türkiye Cumhuriyeti Devleti hükümetleri niye ilgilenmemişler, hayret edilecek bir durum.

MUSTAFA’NIN MUSTAFA KEMAL OLDUĞU OKUL

Manastır, Atatürk’ün okuduğu Askeri İdadi’nin olduğu şehir. ‘Kemal’ adını da bu okulda matematik öğretmeninden almıştı. Müze haline getirilmiş ama o yıllara ait bir bilgi ve belge yok. Sıradan bir müze yapılmış bina ve Türkiye’den Genelkurmay’dan gönderilen Atatürk’e ait özel eşyalar ve kıyafetler yer alıyor. Anlayacağınız hiçbir özelliği yok. Burada da devlet olarak duyarsız kalmışız.''

SON DURAK YUNANİSTAN-SELANİK

''Son durağımız Mustafa Kemal Atatürk’ün doğduğu şehir olan Selanik oldu.'' diyen Ateş, geziye dair açıklamalarını şu sözlerle tamamladı:

Tura katılanlar olarak Atamızın doğduğu evi görmenin heyecanı içindeydik. Türk konsolosluğu ile yan yana olan bu ev de müze haline getirilmiş. Heyecanımız müzeye girince yerini şaşkınlığa bıraktı. Atatürk’ün doğduğu ev, tıpkı Türkiye’deki Şişli’deki Atatürk Evi, Üsküp’teki Askeri İdadi gibi.

​​​​​​​

Yok aslında birbirlerinden farkı. Birisini görmek demek hepsini görmek demek. Aynı tarz, aynı fotoğraflar, aynı bilgiler, aynı eşyalar neredeyse. Atamızın doğduğu evde ne yatak, ne masa-sandalye, ne oturma odası ne çalışma odası… Hiçbir şey yok. Boş bir odanın köşesinde 'Atatürk bu odada doğdu' yazısı. Dediğimiz gibi o oda olduğuna yönelik bir iz bile yok. Sadece tabela. Annesinin ve kendisinin balmumu heykelleri. Bir kez daha yazık.

​​​​​​​

Selanik kordonuyla, yaşam kültürüyle İzmir’e benziyor. Ama bizim İzmir’imizin yanına yaklaşamaz diye düşündüm.''

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Güncel Haberleri