Olay, S.N.A. ile dini nikahlı eşi Y.A. arasında sokakta başlayan tartışmanın kavgaya dönüşmesiyle yaşandı. İddiaya göre, Y.A., S.N.A.'yı bir çay ocağının önünde yakalayarak sopayla defalarca vurdu. Y.A., çevredeki vatandaşların linç girişimi sonrasında olay yerine gelen polis ekipleri tarafından gözaltına alındı. Tutuklanarak cezaevine gönderilen Y.A., suçunu kabul etti ve S.N.A.'nın kendisinden ayrılmak istemesi nedeniyle sinirlendiğini, bu nedenle şiddet uyguladığını itiraf etti.
"ÇOCUĞUMUN GÖZÜ ÖNÜNDE DAYAK YEDİM"
S.N.A., olayın ardından yaşadıklarını anlatarak, "Y.A. ile ayrıldık, ancak beni köye götürmek istediğinde bunu kabul etmedim. Oğlum babasını görünce yanına koştu, ben de çocuğuma zarar gelmesin diye peşinden gittim. O sırada Y.A. beni yumruklamaya başladı. Yere düştüm, elimdeki poşetler her yere saçıldı. Dayak yerken 'Hamileyim, yardım edin' diye bağırdım ama kimse yardım etmedi, herkes sadece izledi. En çok çocuğumun gözü önünde bu olayın yaşanmasına üzüldüm." dedi.
"ÇOCUĞUMU ALDIRMAYI DÜŞÜNÜYORUM, KORKUYORUM"
S.N.A., 5,5 haftalık hamile olduğunu ve yaşadığı travma nedeniyle çocuğunu aldırmayı düşündüğünü belirtti. Y.A.'nın cezaevinden çıkıp tekrar kendisine ve çocuğuna zarar vermesinden korktuğunu dile getiren S.N.A., "Daha önce de defalarca şiddet gördüm ama çocuğum var diye hep göz yumdum. Ancak artık bu duruma katlanamayacağım. Çocuğumu aldırmayı düşünüyorum çünkü yaşadıklarımızın etkisinden kurtulamıyorum. Y.A.'nın cezaevinden çıkıp bize zarar vermesinden çok korkuyorum" ifadelerini kullandı.
Bu olay, kadına yönelik şiddetin ne kadar büyük bir toplumsal sorun olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. S.N.A.'nın yaşadığı travma, güvenlik endişeleri ve çaresizliği, toplumda bu tür olaylara karşı duyarlılığın ne kadar önemli olduğunu gösteriyor.