CHP Grup Başkanı Özgür Özel, Habertürk'te Mehmet Akif Ersoy moderatörlüğünde Habertürk TV Ankara Temsilcisi Fevzi Çakır ve Yazar Şükrü Küçükşahin'in sorularını yanıtlıyor...
CHP Grup Başkanı Özgür Özel'in açıklamalarından öne çıkanlar:
"YENİLGİDEN SONRA TRAVMA YAŞADIM"
Genel başkanla istişare ederek adaylığa karar vermedim. 'Eğer aday olacak olursam önce ailemle, sonra genel başkanımla konuşup, sonra kamuoyuna açıklama yapacağım' dedim. Eşimi, kızımı, annemi, babamı aradım 'Kemal Bey'le görüşmeye gidiyorum, aday olacağımı kendisine bildireceğim' dedim. Adaylık için müsaade istemedim, aday olduğumu kendisiyle paylaştım. Gayet demokrat, centilmen bir tepki verdi. O görüşmeden 2 ay önce kendisine belli noktalarda ayrıştığımızı, gazetede benim değişimi savunan röportajımdan bahsettim. 14-28 Mayıs seçimlerinden sonra travma yaşadım. Ciddi bir özeleştiri, geçmişe yönelik hesap verme ve partide bundan sonra seçim kaybetmeme üzerine hepimizin partinin önünü açacak adım atması gerektiğini düşünüyordum.
"HİÇBİR ŞEY OLMAMIŞ GİBİ DAVRANILDI"
2014'ten beri PM ve MYK'dayım. Oraları yıllardır biliyorum. Arkadaşlarda şöyle bir görüş hakim oldu. 'Genel başkan devam eder, bu işi toparlarız' diye. Ben partide değişimin önünün açılması gerektiğini söylüyorum. Baktım ki öyle gitmiyor. Hiçbir şey olmamış gibi davranılınca ayrıştım. Ben "kaybeden takımda santrafor oynamak yerine şampiyon takımda her mevkiye talibim" demiştim. Sorumluluk almaya da fedakârlık almaya da hazırım dedim. Sonunda bana bir sorumluluk düştü.
"SÖZÜN BÖYLE KALMIŞ OLMASI İYİ DEĞİL"
Bence genel başkan da o tanımlamayı yaptığından memnun değildir. Bu sözün böyle kalmış olması sayın genel başkanın siyasi tarihinde iyi bir şey değil onun için. 'Bulun bagajı olmayan birisini' sözlerini kast ediyorum. Parti tarihini bilen, parti kültürüne sahip, bagajsız arkadaşların yüzleri, binleri bulduğunu biliyorum. Ben de onlardan biriyim. Ben röportajımda kararlı ve vefayı değişim diyorum. Bugüne kadar vefasızlık yapmadım. Biz de bir siyasi lidere rakip çıkınca ağzına geleni söylüyor. Ben onu yapmam. Ama içerik olarak en sert şekilde eleştiririm. Ben CHP'yi daha iyi yönetirim diyorum. CHP'de hiçbir görevimi eksiksiz yaptım. Şimdi CHP'yi Türkiye'de yönetilen en iyi kurumu yaparım.
"İŞİ YÜKSEK MOTİVASYONDA YAPARIM"
Harbiye'ye kaydolan asker bir gün genel başkan olması ister ya. CHP'de de herkes partiye kaydolduğu gün, kayıttan önce bir gün Atatürk'ün koltuğunda oturan genel başkanın görevini yapmayı ister. 29 Mayıs sabahı böyle kalkmadım, hiç takatim yoktu. Hangi işi yapıyorsam yüksek motivasyonda yaparım. Bütün enerjimi, birikimimi, zekamı oraya veririm. Bu çok iyi bir şey değil; mesela dinlenmeyi bilmem, ailemi ihmal ederim. Bu oda başkanlığında, genel sekreterliğinde, milletvekilliğinde, grup başkan vekilliğinde de böyleydi.
"BU SEÇİMİN AHLAKİ MEŞRUİYETİ YOK"
Biz kazanmamız gereken seçimi kaybettik. Erittikleri, yok ettikleri Türk Lirasından daha çok değer kaybetmiş iktidara kaybettik. Seçimle ilgili ahlaki meşruiyet açısından sorunları vardı. Deniyor ki, 'bunlar dağdakilerle video çektiler' diyor. Bunu 24 televizyonda canlı yayınlatacaksın, her gün mitingte yayınlatacaksın. Ahlaki meşruiyeti yok bu seçimin. Genel başkanın, CHP'lilerin, o seçimi yaşayan herkes biliyor ki büyük ahlaksızlıklara rağmen mücadele ettik. Ama bu CHP'nin Cumhuriyetin 100. yılında kaybetmenin mazereti olamaz.
"MAZARET ÜRETMEYİ ZUL SAYIYORUZ"
Devletin uçağını kullandılar, açılışları kullandılar, valileri il başkanları gibi kullandılar. Bu başka bir şey. CHP'nin öz eleştiri yapması başka şey. Ömer Çelik, 'Kılıçdaroğlu dışında herkes meşru görüyor' diyor. Görmüyoruz kardeşim. Dünyaya rezil ettiniz beni. Muhalefet seçmeni de kendisini de böyle bir seçimi kaybetmeye mazaret üretmeyi kendine zul sayıyor. Bu seçimdeki bütün pisliklerini muhaleetin kendi özeleştirisi üzerinden yıkayamaz. Eğer ahlaken iyi seçim yapıldığını savunan varsa çıksın karşıma tartışalım. Ömer Çelik fırsatçılık yapıyor. Siyasi yankesicilik yapıyor.
"ATATÜRK GELSE ŞANSI YOK" YORUMLARI
Sayın İnce'nin söylediği söz ileri söz. Atatürk'ü bugünkü siyasi söylemde kullanmayı hiç doğru bulmuyorum. Benim yönettiğim CHP'de bir daha delege ile genel başkan seçmeyeceğiz. Üyelerimizle seçeceğiz. Hatta Cumhurbaşkanı adayını bile bütün üyelerimizle yapacağımız teamülle belirleyeceğiz. Ben önseçim rekoru kırmasaydım bugün karşınızda oturamazdım.
"BU DELEGE BU PARTİNİN EVLADIDIR"
Genel merkez il seçimlerine taraf oluyor. Bunlar doğru işler değil. Genel başkanın 'örgüt bataklıktır' deyimi de talihsiz bir tanımlama. Üyeler delege seçiyorlar. Bu delege bu partinin evladı. Bu delegenin nesi var? Bir sorumluluğu var. Bir bakalı, manavı, komşusu, dünürü, çocuğu, berberi var. Berber traş yaparken diyor ki 'değişim olmazsa kimse oy vermeye gitmeyecek bilgin olsun'. O delege nasıl asker delege olacak?
"MANİSA'DA PIRIL PIRIL 2 ADAY YARIŞTI"
İl kongrelerindeki blok liste meselesi gerginlik yaratıyor. Hem genel merkez hem biz bu gerginliğin doğru olmadığını söylüyoruz. Manisa'da çok heyecanlı kurultay yaptık. Pırıl pırıl iki aday yarıştı. Şimdi 'Özgür Özel Manisa kongresini aldı' diyorlar. O kongre gayet medeni yapıldı. Manisa kongresinde bir konuşma yaptım. 'Sizin evladınızım yürü derseniz yürür, dur derseniz dururum' dedim. Gönülleri hangi adayda olursa olsun, hepsi bana destek vediler.
"BİR HATA VARSA HEPİMİZE AİTTİR"
Süreç boyunca sayın genel başkan, biz, ittifak ortaklarımız çok yanlış yaptık. Bu seçim kaybedilecek seçim değildir. Bugünden baktığınızda 'daha garantili adaya gidilemez miydi?' sorusu meşru sorudur. Hepimizin bildiği anketler vardı. Geçmişte bana gelen tepkileri biliyorum. 81 ilde çağrıldığım her yere, beldelere, köylere gittim. Biz Kemal Bey'i aday gösterdik mi, gözerdik, arkasında durduk, ter döktük. Bir hata varsa hepimize ait.
"SEÇMENİ DOĞRU ANALİZ ETMEK LAZIM"
Birçok şeyde yanlış yapıldı. Birisi diyor ki, 'AK Parti'ye, Tayyip Erdoğan'a vermeyecektim. Bir tane yuvarlak masa var. Masanın başına bile oturmamış, yarın bir gün Türkiye'yi nasıl savunacaksın?' diyor. Seçmen davranışlarını doğru analiz etmek lazım. En büyük kusurumuz; 1 yıl boyunca hep şunu söyledim; 2300 maddelik ortak mutabakat metni var. İttifak ortaklarının nasıl aday belirleyecekleri, parlamento seçimlerinde ittifakın iç hukuk belgesi yok. 6 partinin imza attığı iç hukuk olmadan parlamento seçiminde ortaklaşma olmaz dedim.
"SON GÜNE SIKIŞTIRILDI"
Ankete göre CHP 4 çıkarıyor, 5. sıra ittifak ortaklarına verirsen doğru bir şey. Ama 4. sıraya verirsen yanlış bir şey. İç hukuk yok, ölçme değerlendirmeye değil müzakereye dayanılıyor, son güne sıkıştırılmış. 8'li masa gecenin bir yarısında kaç vekil verildiğinden haberdar oluyor. Manisa'da 4. sırayı vermek Konya'da 1. sırayı vermek arasında fark yok. Çıkaracağın emeği olan, ter akıtmış yerine senin oyun bir başkasına gidiyor.
"HESABI KEMAL BEY DEĞİL İŞSİZLER ÖDÜYOR"
Bir hesap ödeniyorsa, maalesef Oğuz Bey kusura bakmasın ama hesabı işçiler, işsiz gençler, ezilen herkes, Akbelen, Soma ödüyor. Öyle yemek memek yemedik. Bir seçim kaybettik. Maalesef hesabı Kemal Bey, Özgür Bey falan ödemiyor. Güvencesizler, motokuryeler ödüyor hesabı.
GÖREVİNDEN NEDEN İSTİFA ETMEDİ?
1 Ekim'de Meclis kendiliğinden toplanıyor. Grup, başkansız olmaz. Arkadaşlarla görüşüp bir adım atacağız. Özgür Özel'in farkı bu, arkadaşlarına, kurullarına danışıyor. Çok sayıda milletvekili arkadaşımızın görüşünü aldık, almaya devam ediyoruz. CHP tarihinde genel başkan olmayan ilk grup başkanı benim. Kemal Bey de milletvekili olmayan ilk genel başkan. Seçimi kaybettik, grup başkanlığına aday oldum. Grup başkanlığına başka aday çıkmadı. Bugün gelinen noktada 'Kemal Bey atadı' deniyor. Kemal Bey atamadı. Bugün de varsa rakip yarışmaya razıyım. Kararım kendime kalsa 1 Ekim'den sonraki kongreye kadar 35 günde, grubun yoğunluğu yüküyle meşgul olmak istemem. Kendi kararım bırakma yönünde. Ama bir çok arkadaşımız grup başkanlığının niçin bırakılmaması gerektiğini söyleyen fikirleri alıyorum. Bizim ekip anlayışımız kararı birlikte almak. Genel başkanımızın öyle bir derdi yok. Ben zaten grup başkanlığının genel merkezin verdiği kararları gruba iletilmesi noktasında bir eksikliğimiz yok.
"HASTALIK DERECESİNDE MECLİS'E BAĞLIYIM"
Delegelerin grup başkanıyla meşguliyeti olmaz. Bugüne kadar yaptığımız görevler bizi yeterince güçlü kılıyor. Son 35 gün grup başkanı olsan ne olacak, ne olmayacak? Ben hastalık derecesinde Meclis'e bağlıyım. Genel başkan olduğumda Ecevit gibi olurum. Anadolu'dan dönerken 'Bir meclise uğrayalım' dermiş. Parlamenter sisteme inanıyorsan kalbin orada atıyor olacak.
"KAFAYI TAKTIĞIM İLLER VAR"
Seçilirsem şunu yaparım; çok kafamın takık olduğu iller var. Mesela Samsun, hak ettiğimiz yerde değiliz. Samsun'da yatarım. Gaziantep o kadar güçlü olduğu il, şu andaki duruma üzülüyorum. Bir gece Samsun'da bir gece Gaziantep'te yatarım. Durmam çalışırım. Ankara'da kalırım. Kırıkkale'den buraya gelirken Meclis'e uğramadan geçmem diyorum.
"YÖNETİM KADROLARI DEĞİŞECEK"
Çok etkin, yetkin, genç, dinamik kadrolarımızla değiştireceğiz. Kadrolarından güç alan, kadrolarına güç veren bir genel başkan. Tayyip Bey'den daha uzun boylu, daha çok bağıran, daha çok hakaret eden bir genel başkan adayı aramıyoruz. Tutum belgemizde bunların izleri var. Elbette genel başkanı değiştireceğiz, yönetim kadroları, partinin tüzüğü elbette değişecek. Genel merkez tüzükte taahhütlerini yerine getirmedi.
"3 DÖNEM KURALI GETİRİLMELİ"
Tüzükte önceliğimiz ön seçim. 'İttifak yapılıyorsa önseçim yapılmaz' maddesini kaldırmak. İl ve ilçe başkanlarını siyasetin öznesi haline getirmek. 3 dönem kuralının işletilmesi önemli. Meslek örgütlerinde de görüyorum bunu. 3 dönem kuralını mutlaka getirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Hatta ve hatta yeniden aday gösterilmede performans ölçütünün net olarak yazılması gerektiğini savunuyoruz. Tüzüğü sıkıştırmamak lazım. Hem örgütlerden, dünyadaki örneklerden, akademinin katkılarıyla program ve tüzük kurultayının doğru bir tartışma ortamında yapılması gerektiğini söylüyoruz. Keşke söz verildiği gibi tüzük kurultayı önce olsaydı.
"SEN BU İŞİ YAPARSIN" DEYİNCE SORUMLULUK ALDIM"
Sosyal demokrat yapılar bir şeye kendini layık gömez. Her türlü iyiliği başkasına layık görür. Görüşmem gereken herkesle görüştüm. Önceki genel başkanlarımızla, mevcut genel başkanımızla görüştüm. Partimizde görevde bulunmuşlarla, örgütten insanlarla, il, ilçe başkanlarımızla görüştüm. Gördüm ki, 'sen bu işi yaparsın' diye talep var. Onun üzerine sorumluluk almaya karar verdim. Biz şöyle bir şey aramıyoruz; karizmatik, herşeyi bilen, herşeyi yapan, telgrafı ayakta dinlencek birini aramıyoruz. Ben Meclis'ten geçerken polisler ayağa kalkar, 'gözünüzü seveyim ayağa kalkmayın' derim.
"ÜZÜM ÜZÜME BAKA BAKA AĞARACAK"
Özgür Özel gibi genel başkanlar olunca öteki genel başkanların da demokratlaştığını göreceksiniz. Üzüm üzüme baka baka ağaracak. Evde eşinizle kavga ettiniz. Kızdı, vurdu kapıyı çıktı gitti. O kapıyı niye vuruyor; gittiğimi bil diye vuruyor. 'Gel peşimden döndür beni' demek istiyor. Kapıyı vurdular gittiler, 'kapıyı aralık bıraktık' geldiler. Duygusal kopuş başka. Evde bir şey yaşandı, kapıyı duymayacak şekilde çekip karanlık sokakta kayboluyorlar. Benim duygusal kopuş dediğim bu. Kırgın, sessiz, küskün ve sokakta kaybolmak üzere. İstediğin kadar koş, nereye girdi bulamazsın. Ben o karanlık sokağa girenin peşinden koşuyorum. Onu geri getirmeye çalışıyorum.
"BÜYÜK PARADİGMA DEĞİŞİKLİĞİ ŞART"
Seçimin üçüncü günü çadır yok diyorlardı, 33. gününde çadır yok diye bağıranlar var. Yine de seçim kaybettik. Büyük paradigma değişikliği olmadan biz o seçmeni ikna edemeyiz. Bir kere lider değişikliği, kadro değişikliği, siyaset yapış biçimin değişmesi şart. Vatandaşın bu değişimi içselleştirmesi şart. Özgür Özel gibi birisi başaracağına inanırsa, örgütünü de seçmeni de inandırır diye düşünüyorum. O yüzden büyük bir paradigma değişikliği şart. Değişim insanlarda en büyük heyecan yaratacak kavramdır. Başarabileceğimize inanıyorum. Bizdeki bu heyecanın seçmene, üyeye geçeceğine yürekten inanıyorum. Büyük bir başarı elde edebiliriz, tam öyle bir yerdeyiz.
"KAZANAMAZSAM TER DÖKMEYE DEVAM EDERİM"
Kazanacağıma yürekten inanıyorum. Bütün delegeler sahadan bu hissi ölçerek, deneyimleyerek geliyorlar. Duygusal kopuş yok diyenler, sokakta tepki yok diyenler çıksın karşıma. Bu kırgınlığı gören delege gelip de buraya 'devam' diyemez. Değiştirme yönünde oy verecek. Olmazsa partimde mücadeleye devam edeceğim, yerel seçimde yine ter akıtacağım.
"TOGG'A SAVUNMA SANAYİİNE OLUMLU BAKIYORUM"
Yerel seçimlerde işimiz daha kolay. Genel seçimler için tutum belgemiz incelendiğinde görülecek. İyi ekiplerle çalışıyoruz. Ben CHP'nin önemli eksik olarak gördüğüm hususlar var. Mesela TOGG meselesine, savunma sanayi meselesine çok olumlu yerden yaklaşan birisiyim. Dış politika en önemli birikimimiz. O birikimi özellikle CHP'nin muhalefette iktidarın önüne ışık olabilecek önerileri koyması gerekiyor. Benim yönettiğim CHP'nin gölge kabinesi olacak. Esas meselemiz, bügüne kadar emeği sömürülen, işsiz, esnafla, geniş kitlelerle. Onların derdi krema takımıyla. Yoksullardan zenginlere transfer edilebilecek koşulları sağlamak onların derdi.
"DİJİTAL EMEK VARSA EMEK 4.0 DİYE BİR ŞEY DE VAR"
Özgür Özel'in yönettiği CHP iktidar olduğunda. Uzaktan çalışanlar var. Avukatı bile uzaktan çalıştırıyor. Veriyor işi bitirene kadar sabahlara kadar uzaktan çalıştırılıyor. Bankacı uzaktan çalışıyor. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı yok mu? Gece mi talimat verdi? Hafta sonu mu çalıştırdın, bayramda mı çalıştırdın? Hakkını vereceksin. Uzaktan çalışanın emeğinin sömürülmesinin derdi benim. Emek 4.0'ı ben konuşacağım. Dijital emek diye bir şey varsa emek 4.0 diye şey var. Onu da ben savunacağım.
"HER TÜRLÜ ÖRGÜTLENMENİN YANINDA OLACAĞIZ"
Tutum belgemizde örgütlü toplumu teşvik etmekten bahsediyoruz. Biz emek örgütlenmesinden geliyoruz. Muhalefeti ve siyaseti kürsüye mahkum etmiyoruz. Meclis salonuna ya da meclis koridorlarına mahkum etmiyoruz. Sokaktan korkmuyoruz. Dünyanın hiçbir yerinde protesto edilmeyen Meclis yok. Her türlü örgütlenmenin, mücadelenin içinde olacağız.
"LİDER HESAP VERİLEBİLİR OLMALIDIR"
CHP kayıt dışı siyaete teslim olmamak durumundadır. Liderin hesap verebilir, denetlenebilir, yetkilerinin sınırlanabilir olması önemlidir. Dönem içinde yetkilerinin denetlenebiliyor olması son derece önemlidir. Bazı itirazlar var ki sonradan aleniyet kazandı. Dokunulmazlıktan tutun, ittifak siyaseti varsa oraya iç hukuk yazılmalıdır dediğime kadar pekçok şeyi söyledim. Eğer genel başkanımız Cumhurbaşkanı olsaydı. Genel başkanı parti seçecekti.
SEZGİN TANRIKULU'NUN AÇIKLAMALARI
Sezgin Tanrıkulu'na şu haksızlığı yapmayalım. Tanrıkulu bir yayına bağlandı. 6,5-7 dakika konuştu. 32 saniyelik bir yerden Ömer Çelik de Tanrıkulu'na saldırdı. Maalesef parti sözcümüz de benzer tavıra girdi. Tanrıkulu 6,5 dakikada bir vaka söylüyor. Vaka 1982 yılında yaşanıyor. Helikopterden köylüler atılmış, Türkiye tanımış, tazminat ödemiş. Vaka o vaka. Tanrıkulu 'ben bu tip soruları TSK töhmet altında, şaibe altında kalmasın diye soruyorum' diyor.
"ÇELİK'İN PEŞİNE TAKILIP MİLLETVEKİLİMİ LİNÇ ETTİRMEM"
TSK bizim gözbebeğimiz. Uzman çavuşun, polisin hakkını savunan yine CHP. Bir bakın bakalım polis forumlarında neler yazılıp, çiziliyor. Bu mevzularda bir tane terörist cenazesine giden CHP'li milletvekili yoktur. Bir tane teröristin mahkemesini gören CHP'li yok. Herkes aklını başına alacak. Partide milletvekilim yanlış yaparsa hesap sorulur, soruşturma açılır. Ömer Çelik'in peşine takılıp da kendi milletvekilimi linç ettirmem.
"EKREM BEY'LE ÇOK İYİ DOSTUZ"
Hepimiz emanetçiyiz. Kemal Bey Atatürk'ün emanetini taşıyor. Delege bana verirse emaneti ben taşırım. Ben Ekrem Bey'in 'İstanbulla mühürlüyüm' anlayışını doğru buldum. CHP'nin başarılı olması, iktidar olması, yapılacak ilk seçimde Türkiye'yi yönetmesi hayalinde Ekrem Bey'le birleşiyoruz. İkimiz de fanatik CHP'liyiz. Ekrem Bey'le çok iyi arkadaşız, çok iyi dostuz. CHP'nin iyiliği içerisinde herkesle işbirliği ve fikir birliği içindeyim.
"İTTİFAK DOĞRU, YÖNTEM YANLIŞTI"
Geçmişteki ittifak doğruydu ama yöntem olarak yanlıştı. 6 koşucu bellerinden zincirle birbirine bağlı. Biri ileri gidiyor biri geri gidiyor, tek başına koşamıyorsunuz. İttifa yapılacaksa günü geldiğinde. Nasıl ki parlamenter sistemde seçimden sonra koalisyona ihtiyaç varsa, sanki bu seçimde de 40 gün önce görüşülsün. CHP hem geçmişte ittifak yaptığı partilerle hem de aday çıkarmayan partilerin seçmeniyle bir doğal ittifak süreci oluşturuldu. Ben genel başkan olduğumda herkese beyaz sayfa açtığımızı, geçmişte hatalarımızdan ders aldığımızı söyleyeceğim.
YEREL SEÇİM İÇİN İTTİFAK GEREKLİ Mİ?
Öyle yerler var ki, ittifak yapmamanın sonucu harakiri yapmak. Ankara'da, İstanbul'da bambaşka anketler görüyoruz. Çok becerikli, başarılı, toplumla bütünleşmiş, Mansur Bey gibi destek gören, Ekrem Bey gibi başarılı belediye başkanları var. En geniş ittifakı zorlamak lazım. Siyaset birlikte kazanma işi, kaybettirme işi değil.