Sakarya Destanı’nda 20.Gün (11 Eylül 1921) Top başına günde 3 mermi

Sakarya Meydan Savaşı’nın en kanlı muharebeleri bugün oldu. Türk taarruzları ve Yunan karşı taarruzları devam etti. Duatepe’ye, Yunan hücumu başladı. Ancak Türk direnişi nedeniyle taarruz sonuçsuz kaldı.

57’nci Tümen, Karatepe istikametinde taarruz etti ve sabaha karşı ele geçirdi. Ancak tekrar kaybedildi. 17’nci Tümen Kartal Tepe’ye taarruz etti ancak ele geçirilemedi.

Düşmanın Çal Dağı bölgesinde yaptığı taarruzlar durduruldu ve geri çekildiler.

Yunan karşı taarruzları sonucu Türk kuvvetlerinin harekatı durdu. Yunan 1’nci ve 2’nci Kolorduları, çekilmeye başladı.

DEFALARCA EL DEĞİŞTİREN KARA TEPE

Papoulas Angora'yı çoktan unutmuş, şimdi can derdine düşmüştü. Kendisinden her yönü ile zayıf düşman ordusuna günlerce taarruz edip, bir şey beceremeyen komutan olarak tarihte yerini alacaktı. Bununla birlikte çekilirken ordusunun büyük bir bölümünü düşmana kaptıran komutan olmak istemiyordu. Çünkü bugün de iki taraf için buhranlı günlerden biri oldu. Türk Ordusu için de zaman zaman zorlu Yunan taarruzları altında güç durumlar yaşanan bir gündü.

Son iki gündür iki tarafın komuta heyetinin dikkati, cephenin kuzey kesimi olan Polatlı tarafında toplanmıştı. Onun içindir ki Küçük Asya Ordusu Komutanı dünkü emrinde, diğer kuvvetlerin çekilmesini sağlayabilmek için “3’üncü Kolordu’nun son erine kadar savunmasını” Duatepe'nin mutlaka ele geçirilmesini istemiş ve bugün de 3’üncü Kolordu’nun harekâtını yakından takip etmeye ve onu, görevini taarruzla yapması için cesaretlendirmeye çalışmıştı.

Bugün Sakarya ile Polatlı arasını bir duvar gibi kapatan Duatepe, Kartal Tepe, Beştepeler ve Kara Tepe’de can pazarı yaşanmakta, iki ordunun gözü kulağı bu tepelerdeydi.

Savaşın ilk günlerinde Haymana platosunda yaşananlar unutulmuş, bütün ümitler Mürettep Kolordu bölgesindeki başarıya odaklanmıştı.

DUATEPE YİNE AŞILAMADI

Savaş 10/11 Eylül gecesi de durmamış, yer yer sabaha kadar sürüp gelmişti. Karadağ'a (Kara tepe) taarruz eden 57’nci Tümen, dün öğleden sonraki başarısız saldırıdan sonra dün gece de harekâta devam etmiş ve mutlaka hedefini ele geçirmek gayretiyle hücum üstüne hücum tazelemişti. Nihayet Karadağ (Kara Tepe) buna boyun eğmiş ve tepe, gece yarısından sonra 02.00'de 57’nci Tümen’in eline geçmişti. Karadağ’ın (Kara Tepe) alınması Türk tarafında ümitleri artırmış, Kara Tepe’den sonra Kartal Tepe’nin de ele geçirileceği ümitleri uyanmıştı. Ne yazık ki defalarca el değiştirecek olan Karadağ, Yunan 3’üncü Tümeni’nin sabaha karşı saat 03.30'da yoğun topçu desteğinde başlattığı karşı taarruz karşısında bir saat içinde tekrar kaybedilmişti.

Sabahın 07.30'un da 57’nci Tümen ve biraz sonra da Kartaltepe eteklerinde 17’nci Tümen, birbiri peşi sıra gelen üstün Yunan taarruzları karşısında gerilemeye başlamıştı. Öğleden sonra 13.30'da, demiryolu güneyindeki 3’üncü Yunan Tümeni’nin taarruzlarını güçlükle durdurulabildiği sırada, bu sefer de demiryolu kuzeyindeki 7’nci Yunan Tümeni’nin Duatepe istikametinde taarruza kalktığı görüldü. Fakat üstün topçu birliklerine sahip Yunan birlikleri karşısında 15’inci Tümen’in, Duatepe’yi dün alan bu kahramanların, bu toprakları bırakmaya niyeti yoktu. Albay Platis’in 7’nci Tümeni ile Albay Kazım’ın 15’inci Tümeni arasında amansız mücadele başlamıştı. Duatepe mevzilerinin bazı bölümlerine düşman girmiş olsa bile birliklerimizin cesaretle mevzilerini savunmaları sonucunda süngü savaşını 15’inci Tümen birlikleri kazanmış oldu. Saat 15.00'a geldiği sıralarda Duatepe kurtulmuş, 7’nci Yunan Tümen birlikleri, ağır kayıplar vererek tekrar eski mevzilerine dönmüşlerdi.

Akşam olduğunda, bütün gün karşılıklı süren taarruz ve savunmalar sonunda hem Türkler hem de Yunanlılar yorgunluktan halsiz düşmüşlerdi. İki tarafın da kayıpları ağırdı.

TOP BAŞINA GÜNDE 3 MERMİ

Karatepe iki defa el değiştirmiş, sonunda yine başarı vaat eden ve umut uyandıran Türk ilerleyişi, bugün sürdürülememişti. 3’üncü Kolordu Komutanı General Polymenakos, cephedeki tümenlerini takviye ederek bugün Türklerden önce taarruzla insiyatifi tekrar ele geçirmiş ve çekilmenin güvenliğini sağlamıştı.

Yunanlıların bu çabaları, Sakarya Nehri’ni koruyan duvarı elde bulundurarak, birliklerinin çekilmesini tehlikeye girmeden perdelemekti. Bunu da bugüne kadar başardılar. Çünkü Türk Ordusu, Yunanlılarla birlikte yoklukla savaşıyordu. Bu günlerde topçu mühimmatı sıkıntısı iyiden iyiye kendini fazlasıyla hissettirmişti. Bazı birliklerimizde top başına günde üç mermi atabiliyorlardı. Üstün düşman karşısında, fazla bir şey yapılamıyordu.

Kuzeyde bunlar yaşanırken cephenin güney kesiminde Yunan 2’nci Kolordusu, mevzilerini boşaltarak geri çekiliyordu. Türk 5’inci Süvari Grubu, bugünü de çekilen düşman yürüyüş kollarını uzaktan seyrederek ve onlara paralel şekilde batıya doğru yürüyerek geçirdi. Düşman çekiliyordu ama bu bilinen uzak mesafelere yer değiştirme gibi bir kaçıştan çok, bir derlenip toparlanış, bir yön ve mevzi düzenlemesi idi. O halde 10 ve 11 Eylül günlerinin de gösterdiği gibi henüz büyük çaplı bir taarruz, zaten tükenmiş ve yıpranmış kuvvetlerin büsbütün elden çıkarılması gibi bir kötü sonuç verebilirdi.

PAPOULAS ARTIK ORDUYU ÇEKMEYE HAZIRLANIYORDU

Bunun farkında olan Türk Komuta Heyeti, güney kesimdeki birlikleri, Sakarya bölgesine almayı düşünüyordu. Cephe Komutanı İsmet Paşa, bir gece içinde 1’inci Grubun 4’üncü Grup gerisine ulaşabileceğini dikkate alarak, bu yöndeki emrini saat 14.00'da 1’inci Grup Komutanı’na ulaştırdı. Buna göre “Albay İzzettin (Çalışlar) dört Tümenli Grubu ile bu gece hareketle 4’üncü Grup bölgesine yanaşacak, Grup komutanları 12 Eylül sabahına kadar karşılıklı temaslarını yapmış olacaklar ve Cephe Komutanlığı’nın emrini bekleyeceklerdi. Diğer birlikler 12 Eylül günü düşmanla yakın teması muhafaza edecekler ve mevzilerini koruyacaklar” demekteydi.

Buna karşın Papoulas, ordusuna şu emri yayınladı; “Türkler, bugün 3’üncü Kolordu’ya karşı tekrar şiddetli taarruzlar yaptı ve büyük zayiat verdirilerek püskürtüldü. Ordu, Sakarya'yı geçerek nehrin arkasında elverişli bir hatta yerleşecektir. Bunun için aşağıdaki gibi hareket edilecektir:

1’inci Kolordu, bu gece (11/12 Eylül) mevzilerini terk ederek Sarıhalil-Ilıca hattına çekilecek ve bu hat bütün Türk taarruzlarına karşı kesin olarak savunulacak, 3’üncü Kolordu, işgal etmekte olduğu mevzileri kesin olarak muhafaza edecek ve savunacaktır. Bununla beraber, 11/12 Eylül gecesi sağ kanadını biraz geri çekerek Sarıhalil tepelerinde 1’inci Kolordu’nun sol kanadı ile irtibat kuracaktır. Karahamzalı civarında bulunan 2’nci Kolordu, bu gece bir tümenini Çanakçı civarına çektikten sonra, 12/13 Eylül gecesi Sakarya'nın batısında Kavuncu ile Porsuk Çayı arasındaki tepelerde savunma mevzileri keşfetmek için incelemeler yapacaktır.

YUNANLILAR HIRSINI KÖYLÜLERDEN ÇIKARIYORDU

Şimdiye kadar çekilen birlikleri, geri hizmet birlikleri şeklindeydi. Papoulas, ilk defa resmen Küçük Asya Ordusu’nun çekilmesinden bahsetmekteydi. Bu Yunan Ordusu için bir zorunluluktu. Anadolu’nun içlerine kadar yürüyen bu ordu, artık tükenmişti. Mustafa Kemal’in 18 Temmuz 1921’de öngördüğü bu tükeniş, Sakarya vadisinde gerçekleşmiş durumdaydı.

Fakat Yunanlılar, bu tükenişlerinin acısını zavallı Anadolu insanından çıkarmaktaydı. Dün çekilen Yunan 2’nci Kolordu birliklerinin, Gökgöz şereflisi ve Katrancı köylerini tamamen tahrip ettikleri, talan yaptıkları, 10-30 yaş arasındaki erkekleri beraberlerinde götürdükleri ve bunlar da yetmezmiş gibi kadınlara tecavüz ettikleri, Cephe Komutanlığı’na ulaşan haberler arasındaydı.

Kadim Koç
Polatlı Belediyesi Tarihi Alanlar Tanıtım Merkezi (POTA) Koordinatörü

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Güncel Haberleri