Sakarya Destanı’nda 9.Gün (31 Ağustos 1921)

31 Ağustos’ta kuşatma ile bir sonuç alamayınca Ankara yolunu Çal Dağı-Haymana istikametinde açmaya çalışan Yunan ordusu, 1’inci ve 3’üncü Kolorduların iç kanatlarından sıklet merkezi kurarak cepheyi yarmaya teşebbüs etti.

Başlangıçta Çal Dağı’nı ele geçirerek önemli bir başarı sağladı. Ancak gece yapılan bir karşı saldırıyla Çal Dağı’nın bir kesimi Türk birliklerince geri alındı.

Duatepe-Kartal Tepe ve Karatepe bölgelerinde düşman taarruzları devam etti ve buralar kaybedildi.

Savunma; Hamam Boğazı-Basrikale Tepe Güney Sırtları-Polatlı İstasyonu 500 Metre Batısı-Karadağ Doğu Sırtları-Menteşe Ağılları hattına yerleşti.

DUA TEPE KAYBEDİLDİ

Yunan topçu atışları ile sabah bugün de muharebeler başladı. Polatlı batısında da çetin muharebeler yaşanıyordu. Demiryolu bölgesindeki Yunan 7’nci Tümeni, bugün sabahtan itibaren dört alayını da cepheye sürerek Türk mevzilerine sokuldu ve bir alayla demiryolu kuzeyindeki 1’inci Tümeni oyalarken üç alayı ile de dün olduğu gibi demiryolu güneyindeki 17’nci Tümen’e yüklendi.

Akşama kadar zaman zaman süngü muharebeleri ve yakın boğuşmalar arasında geçen şiddetli savaşlar sonunda Kartal Tepe, Beştepeler ve meşhur Karatepe düşmüş, cephe Polatlı İstasyonu’nun 500 metre yakınına kadar gerilemişti. Mürettep Kolordu Komutanı, ileride kalan 1’inci Tümeni de gerideki hatta çekerek, birliklerine çeki düzen vermeye çalışıyordu. Böylece Duatepe’deki birliklerimizi de Basritepe eteklerine çekerek mevzii düzeltmesi tamamlanmış oldu.

190’INCI ALAY 6 SAATTE YARIYA İNDİ

Çal Dağı bölgesinde dün ağır düşman taarruzları altında mevzilerini korumak için durmadan kanlı savaşlarla yorgun düşen 4’üncü Grup’un durumu, bugün de kritikti. Bir gün önce Grup, sabaha kadar olsun bir dinlenme ve yeniden tertiplenme imkânını bile bulamadan Çal Dağı bölgesinde yeniden savaşa koyuldu. Çünkü Çal Dağı’nın büyük kısmını eline geçiren 10’uncu Yunan Tümeni, gece yarısına doğru duran taarruzuna iki saat kadar sonra tekrar başlamış, 3’üncü Grup’tan takviye olarak gönderilen ve akşama doğru yetişerek Çal Dağı’nın doğu eteklerine yapışıp, burayı inatla savunan 190’ıncı Türk Alayı'nı mevzilerinden söküp atmıştı. Ama 190’ıncı Alay arka arkaya yaptığı süngü hücumları ile iki saat sonra saat 04.45’te mevzilerini tekrar ele geçirdi. Alay’ın şu altı saatlik savaş sonunda mevcudu yarıdan aza inmiş, koca alay birkaç subayla 150 erden ibaret kalmıştı.

Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, oldum olası Çal Dağı konusunda çok hassastı. Bu kilit arazinin cephe merkezindeki savunmanın bel kemiğini teşkil ettiğini ve savaşın gidişi üzerinde oynayabileceği rolü herkesten iyi biliyordu. Şimdi de kırık kaburga kemiğinin ağrısına rağmen, göğsü sargılar içinde olduğu halde muharebeleri yakından takip etmek için Çal Dağı’nın hemen kuzeyindeki bir tepeye gelmiş, yanında Fevzi Paşa ve Grup Komutanı Yusuf İzzet Paşa, durumu izliyor ve gerekli emirleri yerinde veriyordu.

TÜRKLERİN DİRENCİ KIRILAMIYORDU

Çal Dağı muharebelerinde iki taraf da ağır kayıplara uğramıştı. Örneğin 57’nci Tümen, 37’nci Piyade Alayı’nda sadece iki subay kalmış, 12’nci Yunan Tümeni’nin yalnız 41’inci Alayı geri çekilirken arkada 200’den fazla ölü bırakmıştı.

Saat 18.30'da düşman taarruzları tamamen kırılmıştı. Yunanlılar da artık tükenmişlerdi. Evet, Ankara'ya ancak 50-60 kilometre kadar bir yol kalmıştı ama işte bir türlü bu Türk Ordusu’nun direncini kıramıyorlardı.

Polatlı bölgesindeki 7’nci Tümen’in başarıları dikkate alınmazsa gelen raporlar Türklerin bugün inadına daha sert bir savunma yaptığını ve kuvvetlerinin, bırakınız emrettiği hedeflere ilerlemesini, Çal Dağı gibi en önemli bir bölgede gerilediğini ortaya koymaktaydı. Demek ki Türkler hiç de çekilmek niyetinde değillerdi ve güçlerini hâlâ korumaktaydılar. Görünüş oydu ki Küçük Asya Ordusu bir kuşatıcı manevra ile düşmanı toparlayıp imha etmeyi gerçekleştiremediği gibi, Çal Dağı-Haymana bölgesinde cepheyi yarmayı da sağlayamamıştı. Ankara'dan vazgeçtik, Polatlı veya Haymana gibi bir ilçeye bile girilememişti.


Sonradan tespit edilen şehitliklerden biri

KIT İMKANLARLA MÜKEMMEL YÖNETİLİYORDU

Polatlı'ya 500 metre, Haymana'ya 10-12 kilometre sokulduğu halde bu yerleşim yerlerine girememişti. Polatlı İstasyonu, Yunan topçu atışları sonucu hasar almış ve boşaltılmıştı.

Bir ay önce Kütahya-Eskişehir bölgelerinde kolu kanadı kırıldı sanılan Kemal’in Ordusu’nun bu beklenmeyen mukavemeti devam ettikçe ‘Constantine Ordusu’nun hem gücü hem ümit ve heyecanı azalır olmuştu. Ordu, yarın da şansını deneyecekti. Papoulas 31 Ağustos gecesi yayınladığı emirde, 1 Eylül günü “Harekâta devam edileceği”ni bildiriyordu.

Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa'nın kuşatma kanadında veya tehlike baş gösteren diğer yerlerde hareket halinde bulunarak, Başkomutan Mustafa Kemal Paşa ve Cephe Komutanı İsmet Paşa'nın cephenin bir hayli gerisinde Alagöz Köyü’ndeki karargahlarında yan yana birbirlerine danışarak, o zamanın kıt muhabere imkânlarıyla birliklerini yönetmeleri hayranlık uyandıran bir mükemmeliyetteydi. Türk yüksek komuta heyetinin birlikleri sevk ve idare edişinde, âdeta usta bir satranç oyuncusunun soğukkanlı ve iyi düşünülmüş hamlelerini görmek mümkündü.

Kadim Koç
Polatlı Belediyesi Tarihi Alanlar Tanıtım Merkezi (POTA) Koordinatörü

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Güncel Haberleri