Hulusi Akar, TV100’de Hacı Yakışıklı’ya yaptığı açıklamada, sahadaki çatışmaların Türkiye dışında geliştiğini vurgulayarak, “HTŞ kendi başına hareket ediyor, ancak onlara sufle verenler olabilir” dedi. Akar, bu durumun bölgesel güvenlik dengeleri açısından dikkatle takip edilmesi gerektiğini belirtti.
“ESAD İŞ BİRLİĞİ YAPSAYDI, BU AŞAMAYA GELİNMEZDİ”
Akar, Esad rejiminin zamanında Türkiye ile iş birliği yapmamasının çatışmaları bu noktaya getirdiğini ifade ederek, rejimin hava kuvvetlerinin sahadaki dengeyi sağlamakta kilit bir role sahip olduğunu söyledi. “Esad’ın yapacakları olacaktır ancak şu an harekete geçmediği görülüyor” diyerek, rejimin atacağı adımların sürecin seyrini belirleyeceğini vurguladı.
“KİMSENİN TOPRAĞINDA GÖZÜMÜZ YOK”
Türkiye’nin güvenlik politikalarına ilişkin mesajlar veren Akar, “Bizim kimsenin toprağında gözümüz yok. Amacımız sınırlarımızın güvenliği ve yeni bir sığınmacı akınının önüne geçmek” dedi. Türkiye’nin bu konudaki tutumunu defalarca ilgili taraflara ilettiğini belirtti.
BÖLGESEL DENGE VE BÜYÜK GÜÇLERİN ROLÜ
Akar, Ukrayna savaşının Rusya üzerindeki etkilerine de dikkat çekerek, “Rusya’daki yorgunluk ve pasiflik, rejim karşıtı grupların fırsat bulmasını sağlıyor. Büyük devletler buldukları araçları kendi çıkarları için kullanıyorlar” ifadelerini kullandı. Bu süreçte Türkiye’nin dikkatli bir şekilde hareket etmesi gerektiğinin altını çizdi.
TEL RIFAT’IN ÖNEMİ
SMO’nun Tel Rıfat ilçe merkezinde kontrolü sağlaması, PKK/YPG’nin bölgedeki stratejik mevzilerini kaybetmesi anlamına geliyor. Türkiye sınırına yakın bir bölgede yer alan Tel Rıfat, hem askeri hem de lojistik açıdan kritik bir öneme sahip.
TÜRKİYE’NİN HASSASİYETİ: GÜVENLİK VE İSTİKRAR
Türkiye, Suriye’deki çatışmalara doğrudan müdahil olmadan sınır güvenliğini koruma ve bölgesel istikrarı sağlama yönündeki politikalarını sürdürüyor. Hulusi Akar’ın açıklamaları, Türkiye’nin bu süreçte izleyeceği yol haritasına dair önemli ipuçları veriyor.
Suriye’deki gelişmeler, sadece bölgesel değil, aynı zamanda uluslararası boyutta da yankı bulmaya devam edecek gibi görünüyor. Türkiye’nin güvenlik stratejisi ve diplomatik adımları, bölgedeki dinamiklerin şekillenmesinde kritik bir rol oynayacak.