Efsanelere göre, Sümer Kralı Gılgamış ölümsüzlük otunu bulduktan sonra bir derede yıkanırken bu otu tanrılar çaldı. O dönemde genç kızlar tanrıyla evlendirilmek için sarı nehre atılırlardı. Hindular ise suyu her zaman kutsal görüp günahlarından arınmak için tapınaklarını su kenarına yaparlardı. Museviler, hamamların kutsadığı bir havuzda yıkanarak günlerini bitirirlerdi. Hristiyanlar ise kutsal suda yıkanarak tüm günahlarının yok olduğuna inanırlardı.
Hamam kelimesi Arapça Hamma kelimesinden türedi. Isıtmak ve sıcak olmak anlamına gelen hamam, tarihte ilk Dravidler tarafından kuruldu. Aynı sürede Hititlerinde hamam yaptıkları biliniyor.
Tipik hamam mimarisinin başlangıcını Klasik Yunan döneminden kalan yapılarda görüyoruz. Bu mimari, Roma ve Bizans döneminde gelişti ve kendine has bir tarz aldı. Sonrasında ise Osmanlıda da gelişerek Türk hamamının stiline ulaştı.
Osmanlının hamamları Roma hamamlarını kısmen andırırdı. İstanbul’da 78 tane tarihi hamam bulunuyor. Türk hamamını kısaca özetleyecek olursak; giriş, camegah, camegahın etrafında soyunma odaları, kurnalı soğukluk, göbek taşı ve kenarlarda kurnaları olan sıcaklık odaları var.